İl hukuk müşavirliği kadrosuna atanan vali yardımcısını Danıştay haklı buldu

Danıştay 2. Dairesi, Vali Yardımcısı olarak görev yapmakta olan davacı; 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 2 ve 3. maddeleri uyarınca Konya İl Hukuk Müşavirliğine atanmasına ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğuna karar verdi.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 29 Mart 2025 00:10, Son Güncelleme : 20 Mart 2025 10:53
İl hukuk müşavirliği kadrosuna atanan vali yardımcısını Danıştay haklı buldu

Davacının vali yardımcılığı görevinden, mevzuatta görev tanımı belirtilmemiş olan il hukuk müşavirliği kadrosuna atanmasını gerektirecek somut bir tespitin davalı idareler tarafından sunulamaması karşısında, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığını belirtti

3 sayılı CBK'da sayılan kadrolara ilişkin görevden işlemleri yargısal denetime açıktır

09/07/2018 tarihinde yürürlüğe giren Anayasa değişiklikleri ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilerek yönetim ve hukuk sisteminde önemli değişiklikler yapılmış; ancak, anılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ne ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde yer alan kadrolarda, pozisyonlarda ve görevlerde bulunan personel hakkında yapılacak tasarruflara ilişkin olarak, farklı bir yargısal denetim yapılmasını gerektiren yasal bir değişiklik yapılmamıştır.

3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ne ekli (II) sayılı cetvelde yer alan unvanlarda görev yapan kişilerin atanmaları ve görevden alınmalarında Cumhurbaşkanının takdir yetkisine sahip olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Ancak, Cumhurbaşkanının sahip olduğu bu yetki, mutlak ve sınırsız nitelikte olmayıp, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlıdır ve bu açılardan idari yargı denetimine tabidir. Aksine bir yorum, Cumhurbaşkanınca tesis edilen bu tür işlemlerin, yargı denetiminin dışında bırakılması sonucunu doğuracak olup, bunun da, aksi Anayasa'da düzenlenmediği sürece, bir hukuk devletinde kabulü mümkün değildir

İşlem sebep unsuru açısından hukuka aykırıdır

Bu anlamda, hakkında idari işlem tesis edilenlerce hukuka aykırılık iddialarının etkin bir biçimde ileri sürülebilmesi ve yargı mercii tarafından idari işlemin hukuki denetiminin gerçekleştirilebilmesi için idarece, tesis edilen işlemin maddi ve hukuki sebeplerinin açıkça ortaya konulması gerekmektedir.

Öte yandan, "idarenin sahip olduğu takdir yetkisi" bir idari işlemin sebebi olamaz. Takdir yetkisi; diğer unsurları ile birlikte sebep unsuruna da sahip bir işlemin tesis edilip edilmeyeceği noktasında idareye tercih hakkı tanıyan yetkidir. Kısacası, idarenin takdir yetkisinden söz edilmeden önce, idarenin "bu yetkiyi kullanmasının sebebi" açıklanmalıdır.

Bu durumda, davacının vali yardımcılığı görevinden, mevzuatta görev tanımı belirtilmemiş olan il hukuk müşavirliği kadrosuna atanmasını gerektirecek somut bir tespitin davalı idareler tarafından sunulamaması karşısında, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

T.C.

DANIŞTAY

İKİNCİ DAİRE

Esas No: 2023/2425

Karar No: 2023/6014

İSTEMİN KONUSU:

Samsun Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 28/04/2023 günlü, E:2023/167, K:2023/385 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava Konusu İstem: .Vali Yardımcısı olarak görev yapmakta olan davacı; 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 2 ve 3. maddeleri uyarınca Konya İl Hukuk Müşavirliğine atanmasına ilişkin 12/08/2022 günlü, 31921 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 11/08/2022 günlü, 2022/392 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararının iptali istemiyle dava açmıştır.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

Tokat İdare Mahkemesince verilen 20/12/2022 günlü, E:2022/593, K:2022/986 sayılı kararla; 16/07/1986 günlü, 19166 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Mülki İdare Amirleri Atama, Değerlendirme ve Yerdeğiştirme Yönetmeliği düzenlemelerine göre, meslek mensuplarının grup hizmetinde geçecek toplam hizmet süresinin 25; Eşdeğer Görev Cetvelinin (I) numaralı grup hizmetinde geçecek hizmet süresinin 5 yıl olduğu, bu süreyi tamamlamış olanlardan üstün başarılı olanların, hizmet gerekleri ve ihtiyaçlar gözetilerek, yine (I) grup hizmetinde yer alan eşdeğer bir göreve atamasının yapılabileceği, bununla birlikte, bu süreler de dahil olmak üzere tüm hizmet gruplarında geçecek hizmet süresini tamamlayan meslek mensuplarının, eşdeğer görev, sınıf ve coğrafi bölge esasına bakılmaksızın uygun görülen yer ve görevlere atanması hususunda idareye takdir yetkisi tanındığı, öte yandan, bulunduğu grupta iki yıllık görev süresini tamamlayanların, aynı grup içinde, hizmet gereklerine bağlı olarak, eşdeğer veya aynı göreve, yer değiştirme suretiyle atanabileceği, bu durumda, 25 yıl, 10 ay, 11 gün süreyle meslek mensubu olarak görev yapan, dolayısıyla diğer hizmet grupları ile birlikte (I) numaralı grup hizmet süresini de tamamlayan ve bulunduğu (I) numaralı grupta 2 yıl, 10 gün süreyle Tokat Vali Yardımcısı olarak görev yaptığı anlaşılan davacının, eşdeğer görev olan "hukuk müşaviri" kadrosuna, hizmet gerekleri gözetilmek suretiyle takdir yetkisi kapsamında atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti:

Samsun Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin temyize konu kararıyla; Mahkeme kararının kaldırılmasını gerektirecek bir neden bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından; dava konusu atama işlemine herhangi bir objektif ve/veya somut sebep gösterilmediği; atamasının yapıldığı Konya Valiliğinde hizmetine ihtiyaç bulunmadığı; il hukuk müşavirliği kadrosunun, haklarında "makul şüphe" bulunan kariyer personelin, icrai görevlerden uzaklaştırılmalarını temin amacıyla oluşturulduğu ve görev tanımının bulunmadığı; vali yardımcılığı ile il hukuk müşavirliğinin eş değer görev olarak sayılmış olmasının, bunların kadro açısından eşit olduğu anlamına gelmediği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI:

Davalı idareler tarafından; temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususların, 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uymadığı, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği yolunda cevap verilmiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

Temyiz istemine konu edilen Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:

1991 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olan davacı, 1992 yılında kaymakam adayı olarak memuriyete başlamış, 1996 yılında Bursa ili, Büyükorhan Kaymakamı olarak atandıktan sonra, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihe kadar, Mülki İdare Amirleri Atama, Değerlendirme ve Yerdeğiştirme Yönetmeliği eki Eşdeğer Görev Cetvelinde belirtilen grup hizmetlerinde geçecek süreleri tamamlamış, müteakiben dava konusu işlem tesis edilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Mülki İdare Amirleri Atama, Değerlendirme ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin yukarıda yer verilen düzenlemeleri incelendiğinde, mülki idare amirlerinin göreve başlamalarından itibaren nerede ve hangi süreyle görev yapacaklarına, bulunduğu yerde görev süresini tamamlayanların hangi grup hizmetine atanacağına, atamalarda hangi sıranın takip edileceğine, grup hizmetlerinde geçecek sürelere, bu sürelerin hangi durumlarda ve ne kadar süreyle kısaltılabileceğine ilişkin ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir.

Anılan Yönetmelik'in 11 ve 22. maddeleri uyarınca, mülki idare amirlerinin grup hizmetlerini, aynı grup hizmeti içindeki birden çok görevde geçirebilecekleri, bulunduğu görevde iki yıldan fazla görev yapan mülki idare amirlerinin hizmet gerekleri ve Bakanlığın ihtiyacı üzerine bulunduğu grup hizmetindeki aynı veya eşdeğer görevlere yer değiştirme suretiyle atanması hususunda idareye takdir yetkisi tanındığı görülmektedir.

Kamu görevlilerinin hak, ödev ve sorumluluklarını belirleyen kurallardan oluşan memurluk statüsü, yasalarla düzenlenmiş ve bu düzenleniş; statü hukuku olarak adlandırılan bir hukuk alanının oluşmasına yol açmıştır. Bu alan, kendine özgü hukuksal ilkeler yaratmıştır. Kariyer ve liyakat ilkeleri, atama tasarrufunda takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı biçimde kullanımının gerekliliği, bu ilkelere örnek olarak verilebilir.

Somut uyuşmazlıkta davalı idarelerin savunma dilekçelerinde; 09/07/2018 tarihinde yürürlüğe giren Anayasa değişiklikleri ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilerek yönetim ve hukuk sisteminde önemli değişiklikler yapıldığı, bu kapsamda Anayasa'nın 104. maddesi ile üst düzey kamu yöneticilerini atama ve görevlerine son verme noktasında Cumhurbaşkanına anayasal yetki tanındığı, 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ne ekli (II) sayılı cetvelde yer alan unvanlarda görev yapan kişilerin görevden alınmasına ilişkin olarak Cumhurbaşkanının takdir yetkisine sahip olduğu, vali yardımcılarına (II) sayılı cetvelde yer verildiği; davacının, 24 yıllık grup hizmetlerinin tamamını tamamladığı, 1. sınıf vali yardımcısı iken aynı hizmet grubu içerisindeki 1. sınıf hukuk müşavirliği görevine, hizmetine duyulan ihtiyaç nedeniyle atanmasında hukuka aykırılık bulunmadığı hususlarına değinilmiştir.

Öncelikle şu hususun önemle vurgulanması gerekmektedir:

09/07/2018 tarihinde yürürlüğe giren Anayasa değişiklikleri ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilerek yönetim ve hukuk sisteminde önemli değişiklikler yapılmış; ancak, anılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ne ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde yer alan kadrolarda, pozisyonlarda ve görevlerde bulunan personel hakkında yapılacak tasarruflara ilişkin olarak, farklı bir yargısal denetim yapılmasını gerektiren yasal bir değişiklik yapılmamıştır.

3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ne ekli (II) sayılı cetvelde yer alan unvanlarda görev yapan kişilerin atanmaları ve görevden alınmalarında Cumhurbaşkanının takdir yetkisine sahip olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Ancak, Cumhurbaşkanının sahip olduğu bu yetki, mutlak ve sınırsız nitelikte olmayıp, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlıdır ve bu açılardan idari yargı denetimine tabidir. Aksine bir yorum, Cumhurbaşkanınca tesis edilen bu tür işlemlerin, yargı denetiminin dışında bırakılması sonucunu doğuracak olup, bunun da, aksi Anayasa'da düzenlenmediği sürece, bir hukuk devletinde kabulü mümkün değildir.

Bu itibarla, idari yargı denetimine tabi tutulacağı hususunda kuşku bulunmayan dava konusu işlemin hukuki denetimine geçilmiştir.

İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca bir idari işlemin, dava konusu edilmesi halinde, diğer unsurları yanında sebep unsuru yönünden de yargı merciince hukuka uygunluk denetimine tabi tutulacağı açıktır.

Sebep unsuru, idari işlemin yapılmasını gerektiren, idareyi işlem tesis etmeye sevk eden maddi veya hukuki durumlardır. İdare hukukunda sebepsiz idari işlem olamaz. İdarenin tüm işlemleri, idari faaliyetlerin nihai amacı olan kamu yararını gerçekleştirmeye yönelen bir sebebe dayanmalıdır.

Bu anlamda, hakkında idari işlem tesis edilenlerce hukuka aykırılık iddialarının etkin bir biçimde ileri sürülebilmesi ve yargı mercii tarafından idari işlemin hukuki denetiminin gerçekleştirilebilmesi için idarece, tesis edilen işlemin maddi ve hukuki sebeplerinin açıkça ortaya konulması gerekmektedir.

Öte yandan, "idarenin sahip olduğu takdir yetkisi" bir idari işlemin sebebi olamaz. Takdir yetkisi; diğer unsurları ile birlikte sebep unsuruna da sahip bir işlemin tesis edilip edilmeyeceği noktasında idareye tercih hakkı tanıyan yetkidir. Kısacası, idarenin takdir yetkisinden söz edilmeden önce, idarenin "bu yetkiyi kullanmasının sebebi" açıklanmalıdır.

Bu durumda, davacının vali yardımcılığı görevinden, mevzuatta görev tanımı belirtilmemiş olan il hukuk müşavirliği kadrosuna atanmasını gerektirecek somut bir tespitin davalı idareler tarafından sunulamaması karşısında, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddine dair İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolunda verilen Samsun Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1.DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE,

2.Samsun Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 28/04/2023 günlü, E:2023/167, K:2023/385 sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 2/a fıkrası uyarınca BOZULMASINA,

3.Aynı Kanun'un 6545 sayılı Kanun'la değişik 50. maddesinin 2. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın, kararı veren Samsun Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesine gönderilmesine, kullanılmayan 296,40 TL yürütmeyi durdurma harcının davacıya iadesine,

4.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na 6545 sayılı Kanun'un 27. maddesi ile eklenen Geçici 8. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14/12/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Temyize konu Samsun Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 28/04/2023 günlü, E:2023/167, K:2023/385 sayılı kararının onanması gerektiği oyuyla aksi yönde oluşan Daire kararına katılmıyoruz.


Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber