Araştırma görevlisinin 33/a'dan 50/d'ye atanması hukuksuz bir işlemdir.

Haber Giriş : 03 Ekim 2004 15:53, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Sayın memurlar.net yöneticileri,

Sendikamız Hukuk Müşavirliğine ulaşan ve sizin sitenizde de yer verilen şikayetler neticesinde aşağıdaki açıklamanın tüm Araştırma görevlilerine duyurulması zorunluluğu doğmuştur. Gerekli hassasiyeti gösterdiğiniz için çok teşekkür ederiz.

2547 sayılı Yasanın 33/a ve 35. maddelerine göre atamaları yapılan Araştırma Görevlilerinin kadrolarının 50/d'ye döndürülmesi ve atamalarının yapılmaması işlemi hukuka aykırıdır.

2547 sayılı Yök Kanununun 33/a maddesi uyarınca atamaları yapılan Üniversite araştırma görevlilerinden ve özellikle de aynı Kanunun 35. maddesine göre bir başka üniversiteye yüksek lisans ve doktora yapmak üzere görevlendirmesi yapılan Araştırma Görevlilerinden, Maliye Bakanlığının talimatları gereğince kanuni temeli olmayan, tehditle imzalatılan taahhütnameler ve kefaletnameler alınmakta ve bu Araştırma Görevlilerinin kadro durumları 2547 sayılı Kanunun 50/d maddesine çevrilmek istenilmektedir. Yapılan bu işlem tamamen hukuksuzdur ve yasalara aykırıdır.Zira;

1- 2547 sayılı Kanunun 33/a ve 35. maddelerine göre kadro karşılığı atamaları yapılan araştırma görevlilerinin "atama" işlemlerinde kanunen uyulması gereken bir prosedür bulunmaktadır. Bu maddeye göre atanan Araştırma görevlileri, yükseköğretim kurumlarında yapılan araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcı olan ve yetkili organlarca verilen ilgili diğer görevleri yapan öğretim yardımcılarıdır. Bunlar ilgili anabilim veya anasanat dalı başkanlarının önerisi, Bölüm Başkanı, Dekan, enstitü, yüksekokul veya konservatuvar müdürünün olumlu görüşü üzerine rektörün onayı ile araştırma görevlisi, kadrolarına en çok üç yıl süre ile atanırlar; atanma süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer. İdare Hukukunun en temel ilkesi; "usulde paralellik" ilkesidir. Buna göre; 33/a ve 35. maddelere göre atamalar ancak Anabilim dalı başkanı önerisi-ilgili dekanın teklifi-rektörün onayı ile yapılabilmektedir. Bu şekilde atamaları yapılan kişilerin görevlerine son verilmesi ve görevlerinden alınması da aynı prosedür izlenerek yapılmak zorundadır. Bu nedenle 2547 sayılı Kanunun 33/a ve 35. maddelerine göre atanan araştırma görevlileri ancak Anabilim dalı başkanı önerisi-ilgili dekanın teklifi-rektörün onayı ile görevlerinden alınabilir. Nitekim bu konuda Konya 1. İdare Mahkemesi tarafından verilen kararda; söz konusu prosedür izlenmeksizin bir araştırma görevlisinin görevine son verilmesi işleminde hukuka uyarlık bulunmamış ve üniversitenin işlemi iptal edilmiştir.

2- Mecburi hizmet yükümlülüğü altında bulunan Araştırma Görevlileri hakkında Maliye Bakanlığı ve ilgili Üniversite tarafından zorla imzalatılan ve yapılan masrafların 2-5- hatta 10 kat fazlasıyla geri ödeneceğini düzenleyen (Dicle Üniversitesi yapılan masrafları 10 kat fazlasıyla istemektedir) taahhütnameler ve kefalet senetleri hakkında Danıştay 5. Dairesince bir karar verilmiştir. Danıştay 5. Dairesinin, mecburi hizmet yükümlülüğü ile ilgili olarak vermiş olduğu E. 1997/3704 K. 1999/262 sayılı kararda aynen şu ifadelere yer verilmektedir; "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 128. inci maddesi kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceğini; bunların niteliklerinin, atanmalarının, görev ve yetkilerinin, hakları ve yükümlülüklerinin, aylık ve ödeneklerinin ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceğini açıklamıştır. Anayasa'nın bu hükmüne uygun olarak, ülkemizde memurların ve diğer kamu görevlilerinin hukuki durumları ( statüleri ) kanunlarla ve bu kanunların öngördüğü tüzük ve yönetmeliklerle düzenlenmiş bulunmaktadır. Anayasa'nın yukarıda özetlenen kuralından da açıkça anlaşılacağı üzere memurların ve diğer kamu görevlilerinin hak ve yükümlülüklerinin; yetki, görev ve sorumluluklarının ve özlük işlerinin söz konusu düzenleyici hukuki tasarruflar esas alınarak, bu düzenleyici metinlerde yer alan kurallar çerçevesinde düzenlenmesi gerekir. Başka bir anlatımla, idarenin, memur ve diğer kamu görevlilerine, yasanın ve yasanın öngördüğü düzenleyici metinlerin dışına çıkarak yeni haklar tanıması ya da yeni yükümlülükler getirmesi mümkün değildir." Danıştay 5. Dairesi bu ifadelerle, Araştırma Görevlileri tarafından, idarenin tek taraflı üstün iradesi ile ve genel işlem şartı olarak imzalatılan taahhüt ve kefalet senetlerinin geçersiz olduğuna karar vermiştir. Buna göre; Araştırma Görevlilerinin atama usul ve esasları ile hak ve görevleri 2547 sayılı Yasa ile belirlendiğinden, bu Yasanın hiçbir yerinde bulunmayan ve Maliye Bakanlığının genelge ve tebliğleri ile zorla imzalattırılan yeni taahhüt ve kefalet senetlerinin ve atamaların 50/d maddesine göre yapılabileceğini kabul eden beyanların hukuki geçerliliği bulunmamaktadır. 2547 sayılı Yasanın 33/a ve 35. maddelerine göre atanan araştırma görevlileri ancak bu madddelerdeki yükümlülükleri üstlenmişlerdi ve bu maddelere göre kendilerine kadro verilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Sonradan getirilen tebliğ ve genelgelerle, 2547 sayılı Yasanın 33/a ve 35. maddelerinin berteraf edilmesi mümkün değildir.

3- Maliye Bakanlığı ve ilgili Üniversite tarafından zorla-tehdit ve baskı ile imzalatılan bu taahhütnameler, Borçlar Kanunu hükümlerine de aykırılık teşkil etmektedir. Borçlar kanununun 29 maddesinde; "eğer iki taraftan biri diğer tarafın yahut üçüncü bir şahsın ikrahiyle (tehdidiyle) bir akit yapmış olursa, kendi hakkında lüzum ifade etmez". denilmekte, yine borçlar kanununu 30. maddesinde; "tehdit olunan taraf, hal ve mevkiine nazaran kendisinin yahut yakın akrabasından birinin hayat veya şahıs veya namus yahut malları ağır ve derhal vukubulacak bir tehlikeye maruz olduğuna kanaat getirdiği takdirde ikrah, muteber addolunur." denilmektedir. Aynı kanunun 31. maddesine göre; "hata veya hile ile haleldar olan yahut ikrah ile yapılan akit ile mülzem olmayan taraf bu akdi ifa etmemek hakkındaki kararını diğer tarafa beyan yahut verdiği şeyi istirdat etmeksizin bir seneyi geçirir ise, akde icazet verilmiş nazariyle bakılır. Bu mehil, hata veya hilenin anlaşıldığı veya korkunun zail olduğu tarihten itibaren cereyan eder denilmektedir." Bu nedenle Araştırma Görevlileri söz konusu belgeyi imzalamış olsalar bile iki tanık huzurunda ve noterden düzenleyecekleri veya iadeli taahhütlü gönderecekleri bir ihtarname ile bu belgeyi kabul etmediklerini karşı tarafa iletmelidirler. Söz konusu ihtarname içerisinde şu ifadelere yer verilmesinde fayda vardır; "Araştırma Görevliliği kadrosuna atanmam konusunda 2547 sayılı yasanın 35. maddesi hükümleri tarafımca kabul edilmiş olup bu atamayı hükümden düşürecek şekilde 2547 sayılı kanunun 50/d bendine göre atamanın yapılabileceğinin kabul ettiğimi ihsas ettiren sözkonusu belge altındaki imza, tehdit ve baskılar nedeniyle ikmal edilmiştir. Atamamın yapılması konusundaki gerçek iradem ve rızam; 2547 sayılı yasanın 35. maddesine göre ve kadro verilmek suretiyle mecburi hizmet görevimin ifa edilmesisinin sağlanması işlemine yöneliktir".

4- Kadroları 2547 sayılı Yasanın 33/a ve 35. maddelerine göre düzenlenmiş olmasına rağmen 50/d maddesine göre kendisine zorla taahhütname imzalattırılan ve yüksek lisans-doktora eğitimi bittikten sonra asli kadrolarının bulunduğu üniversiteye atamaları yapılmayan araştırma görevlileri, kendilerine atamalarının yapılmayacağına yönelik tebligatı almalarından itibaren 60 gün içerisinde idare mahkemelerinde iptal davası açmaları gerekmektedir.

Eğitimciler Birliği Sendikası adına
Mustafa Aydın (Genel Mali Sekreter)
Av. Mehmet Kasap (Hukuk Müşaviri)
Tel: 0312231 23 06 Faks: 230 65 28
[email protected]

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber