İDDK: Göreve iade edilen KHK'lıların açıkta elde ettikleri gelirler hesaplamadan düşülmelidir
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, kamu görevinden ihraç edilme tarihi ile OHAL Komisyonu kararı ile göreve iade edilme tarihi arasında açıkta geçirilen dönemde elde edilen gelirlerin, kamu görevine iade sonrasında yapılacak ödeme kalemlerinden mahsup edilip edilmeyeceği hususuna ilişkin olarak mahkemeler arasındaki içtihad aykırılığını giderdi.

7075 sayılı Kanunda istisna getirilmemiştir
Tazminat hukuku ilkelerine göre, gerçek zarar hesabında, idarenin eylem veya
işlemi sonucu kişinin maruz kaldığı menfi zararlar (harcama, azalma, değer kaybı,
zayiat gibi mal varlığındaki azalışlar) ile müspet zararların (mahrum kalınan
hak, menfaat veya gelirler) toplamından aynı işlem veya eylem sonucu elde edilen
hak, menfaat ve gelirlerin mahsubu sonucu ortaya çıkan müspet fark dikkate alınır.
7075 sayılı Kanun'un 10. maddesinde de, idareye, kamu görevine iade edilen kamu
görevlisi açısından, "gerçek zarar"ın tazmini sorumluluğu yüklenmiştir,
yani açıkta kalınan dönemde yoksun kalınan mali ve sosyal hakların ödenmesi
ile idare sorumlu tutulmuştur. 7075 sayılı Kanunda veya konuyu düzenleyen diğer
mevzuat hükümlerinde de mahsup işlemi yapılmayacağı yönünde bir düzenleme yer
almadığından, mahsuplaşma işlemi yapıldıktan sonra ilgililere ödeme yapılması
gerekmektedir. Çünkü mahsuplaşma işlemi gerçek zararın tazmini çerçevesinde
uygulanan genel bir kural olup, istisnai bir durum mevcutsa bunun düzenlemede
ayrıca belirtilmesi icap etmektedir.
Sebepsiz zenginleşmeye yol açabilir
Diğer yandan; memurların görev yaptıkları süre içinde başka bir işte çalışmalarının
mümkün olmadığı, ihraç işlemi nedeniyle başka bir işte çalışmaları nedeniyle
elde ettikleri gelirin sebepsiz zenginleşmeye yol açmamak adına mahrum kaldıkları
mali haklardan (topluca ödenen maaşlardan) mahsup edilmesi gerekmektedir. Bir
başka ifadeyle, davacılar kamu görevinden çıkarılmasaydı, bu dönemde başka bir
gelir getirici faaliyette bulunamayacağından herhangi bir gelir de elde edemeyeceği
düşünüldüğünde mali hakları ödenirken statü dışında geçen sürede elde ettiği
gelirin mahsup edilmemesi halinde, hem kanuna aykırı olarak statü dışında gelir
elde etmesine, hem de mahsup işlemi gerçekleştirilmeksizin yapılacak ödemeye
bağlı olarak tazminat hukukuna göre sebepsiz zenginleşmesine yol açılacaktır.
Mahsup edilmelidir
Bu itibarla, ihraç döneminde başka bir gelir getirici faaliyette bulunulması
nedeniyle elde edilen kazanç ve gelirlerin mahsup edilmesi işlemi, tazminat
hukukunun genel bir ilkesi olup, bu ilkenin uygulanması için değil, uygulanmaması
için kanunda özel bir düzenleme bulunması gerektiğinden ve konuyu düzenleyen
7075 sayılı Kanunda bu yönde bir hüküm bulunmadığı anlaşıldığından; açıkta geçirilen
sürede elde edilen gelirlere karşılık gelen tutarın göreve iade sonrası ödenen
tutardan mahsup edilmesi gerekmektedir.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2023/32
Karar No: 2023/37
BÖLGE İDARE MAHKEMESİ KARARLARI ARASINDAKİ AYKIRILIĞIN GİDERİLMES İSTEMİ
HAKKINDA KARAR
Ankara Bölge İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 13/02/2023 tarih ve E:2023/66,
K:2023/66 sayılı kararıyla;
tarafından, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesinin 02/12/2021
tarih ve E:2021/158, K:2021/2391 sayılı kararı ile Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi
4. İdari Dava Dairesinin 17/11/2022 tarih ve E:2021/1471, K:2022/3583 sayılı
kararı arasındaki aykırılığın giderilmesinin istenmesi nedeniyle,
"Aykırılığın, OHAL Komisyon kararı ile göreve iade sonrasında, açıkta geçirilen
dönemde elde edilen kazançlarla ilgili mahsuplaşma yapılabileceğine yönelik
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesi kararı doğrultusunda giderilmesi
gerektiği" görüşüyle, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri
ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un 3/C maddesinin
5. fıkrası uyarınca karar verilmesi için dosyanın Danıştaya gönderilmesi üzerine,
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakimi 'ın açıklamaları dinlendikten
sonra konu ile ilgili kararlar ve yasal düzenlemeler incelenerek gereği görüşüldü:
1-AYKIRILIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU BÖLGE İDARE MAHKEMESİ KARARLARI:
A-ANKARA BÖLGE İDARE MAHKEMESİ 7. İDARİ DAVA DAİRESİNİN E:2021/158 SAYILI DOSYASINA
KONU YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istemin özeti: Üniversitesi Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığında
657 sayılı Kanun'a tabi mühendis olarak görev yapmakta iken Üniversitesi Yönetim
Kurulunun
04/08/2016 tarihli kararı ile kamu görevine son verilen ve 22/11/2016 tarihinde
yürürlüğe giren 677 sayılı KHK hükmü ile de kamu görevinden ihraç edilip Olağanüstü
Hal İşlemleri İnceleme Komisyonunun 26/06/2019 tarih ve 2019/28847 sayılı kamu
görevine iade kararı uyarınca 24/07/2019 tarihinde yeniden mühendis olarak göreve
başlayan davacının; kamu görevinden ayrı kaldığı döneme ilişkin mali, sosyal
ve özlük haklarının iadesi istemiyle yaptığı 09/01/2020 tarihli başvurunun reddine
ilişkin 23/01/2020 tarih ve E.1888 sayılı Üniversitesi Rektörlüğü işleminin
iptali ile 2018 yılına ait 30 günlük yıllık izin hakkının iadesine, kamu görevi
dışında iken yoksun kalınan maaş tutarı, arazi tazminatı tutarı, giyim yardımı
tutarı, asgari geçim indirimi tutarı, eş ve çocuk yardımı tutarı, iade edilen
promosyon tutarlarının ödenmeleri gereken tarihten başlayarak yasal faizleriyle
birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
Kayseri 2. İdare Mahkemesinin 13/11/2020 tarih ve E:2020/232, K:2020/825
sayılı kararının özeti:
Davalı idarenin usüle ilişkin itirazı yerinde görülmeyerek işin esasına geçilmiş,
Anayasanın 125. maddesine; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin
1. fıkrasının (b) bendine; 08/03/2018 tarih ve 30354 sayılı Resmi Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu
Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine
Dair Kanun'un 1. maddesinin 1. fıkrasına, 2., 9. ve 10. maddesinin 1. fıkrasına
yer verildikten sonra,
2018 yılına ilişkin 30 günlük yıllık izin hakkının verilmesi istemi yönünden;
Davacının 2018 yılına ait yıllık izin hakkını kullanmasının yasal olarak mümkün
olmadığı anlaşıldığından, 2018 yılına ait yıllık izin hakkının iadesi istemi
yönünden dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı,
Kamu görevi dışında iken yoksun kalınan maaş tutarının ödenmesi istemi yönünden;
7075 sayılı Kanunun 10. maddesinde, KHK hükmü ile ihraç edilip OHAL İşlemleri
İnceleme Komisyonu kararı ile göreve iadesine karar verilenlere, kamu görevinden
çıkarılma tarihlerini takip eden aybaşından göreve başladıkları tarihe kadar
geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal haklarının ödeneceğinin düzenlendiği,
davacının görevine son verildiği ve kamu görevinden ihraç edildiği tarih ile
göreve yeniden başlatıldığı tarihler arasındaki döneme ilişkin tahakkuk eden
maaşlarının ödenmesi gerektiği, davacının kamu görevine son verilmesi nedeniyle
kamu görevi dışında geçen dönemin her bir ayına ilişkin maaş tutarının, kamu
görevine son verilmemiş olsa idi ödenmesi gerektiği tarihten itibaren işletilecek
yasal faiz ile birlikte ödenmesi gerektiği, öte yandan, davacının kamu görevi
dışında geçirdiği döneme ilişkin mahrum kaldığı maaşların tazmini aşamasında,
aynı dönemde özel sektörde çalışma nedeniyle elde edilen gelirlerin tazminat
hukukunun genel ilkeleri uyarınca sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vermemek
adına kamu görevinde elde edilmesi gereken maaştan mahsup edilebileceğinin açık
olduğu,
Talep edilen diğer ödeme kalemleri yönünden ise; davacının başvurusunun reddine
ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle,
Dava konusu işlemin; davacının kamu görevi dışında geçen sürelere ilişkin yoksun
kaldığı maaş tutarı, arazi tazminatı tutarı, giyim yardımı tutarı, asgari geçim
indirimi tutarı, eş ve çocuk yardımı tutarı, iade edilen promosyon tutarının
ödenmesi isteminin reddi yönünden iptaline, davacının kamu görevi dışında geçen
sürelere ilişkin yoksun kaldığı maaş tutarı, arazi tazminatı tutarı, giyim yardımı
tutarı, asgari geçim indirimi tutarı, eş ve çocuk yardımı tutarının; ödenmesi
gerektiği tarihlerden başlamak üzere ayrı ayrı hesaplanacak yasal faizleri ile
birlikte, davacıya ödenmesine, davacı tarafından iade edilen promosyon tutarının,
iade edildiği 22/08/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte,
davacıya ödenmesine, davacının 2018 yılına ait yıllık izin hakkının iadesi istemi
yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesinin 02/12/2021 tarih ve
E:2021/158, K:2021/2391 sayılı kararının özeti:
İstinaf başvurusuna konu mahkeme kararının, davacının kamu görevi dışında geçirdiği
döneme ilişkin mahrum kaldığı maaşların tazmini aşamasında, aynı dönemde özel
sektörde çalışma nedeniyle elde edilen gelirlerin tazminat hukukunun genel ilkeleri
uyarınca sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vermemek adına kamu görevinde elde
edilmesi gereken maaştan mahsup edilebileceğine ilişkin kısmında herhangi bir
hukuka aykırılık bulunmadığından davacının bu yöndeki istinaf başvurusunun yerinde
görülmediği;
Davacının 2018 yılına ilişkin 30 günlük yıllık izin hakkının verilmesi istemi
yönünden;
Davacının çalışmadığı dönem olan 2018 yılı için yıllık izin hakkı bulunduğundan
söz edilemeyeceği, İdare Mahkemesinin 2018 yılına ilişkin 30 günlük yıllık izin
hakkı yönünden gerekçesi yerinde olmamakla birlikte mahkeme kararında sonucu
itibarıyla isabetsizlik bulunmadığından davacının bu yöndeki istinaf talebinin
açıklanan gerekçeyle yerinde görülmediği,
İstinaf başvurusuna konu kararda, davacının kamu görevi dışında geçen sürelere
ilişkin yoksun kaldığı maaş tutarı, asgari geçim indirimi, eş ve çocuk yardımı
tutarının ödenmesi isteminin reddine ilişkin işlemin iptali ile bu ödeme kalemleri
yönünden davanın kabulü yolunda hüküm kurulması yönünden herhangi bir hukuka
aykırılık bulunmadığından davalı idarenin bu kısımlara ilişkin istinaf başvurusunun
yerinde görülmediği,
Davalı idarenin diğer istinaf istemleri yönünden dava konusu işlemde hukuka
aykırılık bulunmadığından davalı idarenin istinaf istemlerinin kabulü gerektiği
gerekçesiyle,
davacının istinaf başvurusunun reddine (2018 yılı yıllık izin hakkıyla ilgili
olarak yukarıda belirtilen gerekçeyle); davalı idarenin istinaf başvurusunun
arazi tazminatı, giyim yardımı ve promosyon ödemesi yönünden kabulü ile İdare
Mahkemesi kararının bu kısmının kaldırılmasına, bu talepler yönünden davanın
reddine; davalı idarenin istinaf başvurusunun, davacının kamu görevi dışında
geçirdiği sürelere ilişkin yoksun kaldığı maaş tutarı, asgari geçim indirimi,
eş ve çocuk yardımı yönünden ise reddine, kesin olarak, karar verilmiştir.
B-GAZİANTEP BÖLGE İDARE MAHKEMESİ 4. İDARİ DAVA DAİRESİNİN E:2021/1471 SAYILI
DOSYASINA KONU YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istemin özeti: İli, İlçesi, Aile Sağlığı Merkezi'nde aile hekimi
olarak görev yapmakta iken, 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden
çıkarılan ve OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'nun 09/10/2019 tarih ve 4065
sayılı kararı ile görevine iade edilen davacı tarafından, kamu görevinden çıkarılması
ile göreve iade edildiği tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali haklarının
tam olarak ödenmediği ve özel sektördeki çalışmaları ile ilgili kesintiler yapıldığı
gerekçesiyle eksik ödendiği öne sürülen mali haklarının ve kesintilerin yasal
faizi ile birlikte tazmini talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Valiliği
İl Sağlık Müdürlüğü'nce tesis edilen 31/12/2019 tarih ve E.432 sayılı işlemin
iptali ile işlem nedeniyle yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte
tazminine karar verilmesi istenilmektedir.
Mardin 1. İdare Mahkemesinin 14/01/2021 tarih ve E:2020/872, K:2021/41 sayılı
kararının özeti:
Anayasası'nın 125. maddesine; 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme
Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul
Edilmesine Dair Kanun'un 10. maddesine yer verildikten sonra,
İdare hukukunun genel ilkeleri uyarınca idarenin zararı ödemekle yükümlü tutulabilmesinin,
bir zararın varlığına, bu zararın idareye atıf ve isnadının mümkün olabilmesine,
başka bir deyişle zararın, idarenin eylem veya işleminden doğmuş olmasına, bu
suretle zararla idari eylem veya işlem arasında nedensellik bağı bulunmasına
bağlı olduğu,
Bir hukuk sujesinin maddi veya manevi varlığında istemsiz olarak ortaya çıkan
kayıp ve eksikliklerin "zarar" şeklinde tanımlandığı; maddi varlıkta bir başka
deyişle mal varlığında beliren azalmanın veya çoğalma olanağından yoksun kalmanın
hukuki adının maddi zarar olduğu, aynen giderilmesi mümkün olmadığından maddi
tazminat yoluyla giderildiği; maddi tazminat hesaplanırken, davacının hukuka
aykırı işlem nedeniyle uğradığı kayıpların tam olarak belirlenmesi gerektiği,
uyuşmazlıkta olduğu gibi açıkta geçen bir süre karşılığı yoksun kalınan maddi
zararların istenmesi durumunda ilgilinin bu sürede başka bir işte çalışıp çalışmadığı
ve bir gelir elde edilmişse bunun ödenmesine karar verilecek miktardan mahsup
edilmesi gerektiği,
Uyuşmazlıkta; İli, İlçesi, Aile Sağlığı Merkezi'nde aile hekimi olarak görev
yapan davacının, 29/10/2016 tarih ve 29872 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe giren 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli listede adına yer verilmek sureti ile
kamu görevinden çıkarıldığı, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'nun 09/10/2019
tarih ve 4065 sayılı kararı ile görevine iadesine karar verildiği, Sağlık Bakanlığı
Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü'nün 19/02/2019 tarih ve E.532 sayılı yazısına istinaden
Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü ile yapılan yazışmalarda 675 sayılı KHK ile görevine
son verildiği ve görevde olmadığı dönemde davacının Özel Hastanesi'nde ve Özel
Hastanesi'nde görev yaptığı tespit edilerek çalıştığı dönemde kendisine ödenen
maaş ödemelerinin Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü'nce yapılan toplu ödemelerden
mahsup edildiğinin görüldüğü,
Bu durumda, davacıya açıkta geçen sürenin tamamına ilişkin olarak fiilen görev
yaptığı şeklinde hesaplama yapılarak parasal hakları ödendiğinden, açıktayken
sigortalı olarak çalışarak elde ettiği gelirin hesaplanan mali haklarından mahsup
edilmesinde, dolayısıyla davacının başvurusunun reddine ilişkin dava konusu
işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı,
Öte yandan, davacı tarafından, dava konusu işlemin iptali istemi yanında bu
işlem sebebiyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faizi ile birlikte tazmini
istenilmekte ise de; Mahkemeleri tarafından yukarıda yer verilen gerekçe ile
hukuka uygun bulunan dava konusu işlem sebebiyle davacının parasal hak kaybından
söz edilemeyeceğinden parasal hak isteminin kabulüne olanak bulunmadığı gerekçesiyle,
davanın reddine karar verilmiştir.
Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesinin 17/11/2022 tarih
ve E:2021/1471, K:2022/3583 sayılı kararının özeti:
Anayasası'nın 15. maddesinin birinci fıkrasına, 121. maddesinin son fıkrasına
ve 125. maddesinin son fıkrası ile 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme
Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul
Edilmesine Dair Kanun'un 10. maddesine yer verildikten sonra,
Uyuşmazlığın, davacının, 29/10/2016-09/10/2019 tarihleri arasında sigortalı
olarak çalıştığının ve bu çalışma neticesinde kazanç elde ettiğinin tespiti
üzerine, bu tutarın mahsup edilerek ödeme yapılmasından kaynaklandığı; davalı
idarenin bu şekilde davranma gerekçesini, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel
Müdürlüğü Hukuk ve Mevzuat Dairesi Başkanlığı'nın 19/02/2019 tarih ve 43252159-045.02-E.532
sayılı yazısına dayandırdığı,
Öncelikle şu hususun netleştirmesi gerektiği; yukarıda aktarılan Kanunda, ön
görüldüğü üzere; OHAL kapsamında çıkarılan bir KHK'yla kamu görevinden çıkarılanlardan
yine OHAL Komisyonu kararıyla görevine döndürülenlerin açıkta geçirdikleri süreye
ait tüm mali ve sosyal hakları (açıkta geçirdikleri süre boyunca elde ettikleri
gelir -yarar- uğradıkları maddi zarardan mahsup edilmeksizin) ödenmekle birlikte
bunların başkaca bir tazminat talep edemeyeceklerinin açıkça belirtildiği; anılan
Kanun hükmünde yer almayan "kişinin meslekten çıkarıldığı tarihten KHK
ile görevine iade edildiği tarih arasında alması gereken mali ve özlük haklarının
bu sürede elde ettiği gelirleri olup olmadığı araştırılarak, varsa bu tutarlar
mahsup edildikten sonra ödenmesi gerektiği" şeklinde bir düzenlemenin varmış
gibi davalı idarece uygulamaya alınmasının hukuken mümkün olmadığı,
Kanun koyucu tarafından 10. maddede elde edilen kazancın mahsup edileceği açıkça
belirtilmemiş olup, davalı idarenin hiçbir açıklama veya mevzuata dayanmadan
kanun koyucu gibi yorum yapmak suretiyle ihraçta geçirilen sürede elde edilen
kazancın ödenecek olan mali ve sosyal haklardan mahsup edileceği şeklinde gerekçe
göstererek davacıya eksik ödeme yapmasının, yürütmenin yasama yerine geçip karar
vermesi anlamı taşıdığından kuvvetler ayrılığı ilkesiyle bağdaşmadığı,
Ayrıca, dava konusu taleplerin, kişinin mesleğine bağlı parasal ve sosyal hakları
olduğu yani bir tazminat talebi olmadığı; dolayısıyla kişinin açıkta geçen sürede
elde ettiği gelirlerin parasal haklarından mahsup edilmesinin söz konusu olamayacağı,
Hatta bir çok Anayasa Mahkemesi kararında parasal ve sosyal hakların mülkiyet
hakkı kapsamında değerlendirildiği de izahtan vareste olduğu; mülkiyet hakkı
kapsamında kabul edilen ve kişinin en temel mesleki hakkı olan parasal ve sosyal
haklarından, hukuka aykırı bir işlem nedeniyle mahrum bırakıldıktan sonra işlemin
geri alınması üzerine bir de o dönemde başka bir yerde çalıştığı gerekçesiyle
mahsup yapılmasının hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığı,
Danıştay içtihatları ve tazminat istemlerine ilişkin Yargıtay kararları gereği
kişilerin elde ettikleri gelirlerin ya da kazanımların tazminat taleplerinden
mahsup edilebildiği fakat uyuşmazlık konusu talebin bir tazminat değil; aksine
yoksun kalınan bir hakkın iadesi talebi olduğu,
Sonuç itibarıyla, davacının 695 sayılı KHK ile ihraç edildikten sonra Olağanüstü
Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kararına istinaden yeniden görevine başlatıldığı
dikkate alındığında, uyuşmazlığın 7075 sayılı Kanunun 10/1 maddesi kapsamında
çözümlenmesi gerektiğinde duraksama bulunmadığı, anılan kanun hükmünde ise,
bu madde kapsamında "göreve başlayanlara, kamu görevinden çıkarılma tarihlerini
takip eden aybaşından göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül
eden mali ve sosyal haklarının ödeneceğinin" açıkça kurala bağlandığı,
anılan maddenin tatbik edileceği kişiler açısından getirilen tek kriterin kanun
hükmünde kararname ile kamu görevinden ihraç edilme ve Komisyon kararı ile kamu
görevine iade edilme kriteri olduğu; bu kriter dışında ihraçta geçirilen sürede
elde edilen kazancın ödenecek olan mali ve sosyal haklardan mahsup edileceği
şeklinde ayrım yapılmadığı dikkate alındığında, belirtilen kriteri taşıdığı
ve anılan madde kapsamında bulunduğu hususunda ihtilaf bulunmayan davacının
başvurusu üzerine ihraç edildiği tarihi izleyen aybaşından göreve başladığı
tarihe kadar geçen süreye ilişkin maaş ve sosyal haklarının tam olarak ödenmesi
gerektiği,
Bu durumda, davacının, kamu görevinden çıkarılması ile göreve iade edildiği
tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali haklarının tam olarak ödenmediği
öne sürülerek eksik ödenen kısmın yasal faiziyle birlikte ödenmesi talebiyle
yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu
sonucuna varıldığı,
Öte yandan, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü
olduğunu düzenleyen Anayasanın 125. maddesi hükmü uyarınca, dava konusu işlemin
hukuka aykırılığı sabit görüldüğünden davacının bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı
parasal haklarının ödenmesi gerektiği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulüne,
Mardin 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 14/01/2021 tarih ve E:2020/872, K:2021/41
sayılı "davanın reddine" ilişkin kararın kaldırılmasına, dava konusu
işlemin iptaline, davacının, kamu görevinden çıkarılması ile göreve iade edildiği
tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali haklarının eksik ödenen kısmının
yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, kesin olarak karar verilmiştir.
II-İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Uyuşmazlıklarda, Kanun Hükmünde Kararnameler ile kamu görevinden çıkarılan ve
daha sonrasında OHAL Komisyonu kararı ile göreve iade edilenlere, 7075 sayılı
Kanun'un 10. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Bu kapsamda göreve başlayanlara,
kamu görevinden çıkarılma tarihlerini takip eden aybaşından göreve başladıkları
tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal hakları ödenir."
düzenlemesi uyarınca, yapılacak ödemelerden açıkta kaldıkları sürede elde ettikleri
gelirlerin mahsup edilip edilmeyeceği noktasında verilen farklı nitelikteki
kararların kesinleşmesi üzerine incelenen aykırılığın oluştuğu görülmüştür.
İLGİLİ MEVZUAT:
.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Başvuruya konu olan kararlar arasındaki aykırılık, kamu görevinden ihraç edilme
tarihi ile OHAL Komisyonu kararı ile göreve iade edilme tarihi arasında açıkta
geçirilen dönemde elde edilen gelirlerin, kamu görevine iade sonrasında yapılacak
ödeme kalemlerinden mahsup edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
OHAL kararlarıyla görevlerinden ihraç edilen kamu görevlilerinin yine OHAL komisyonu kararı ile görevlerine iade edilmeleri üzerine mahrum kaldıkları, başka bir ifade ile ihraç işlemi nedeniyle alamadıkları mali ve sosyal haklarıyla ilgili kendilerine yapılacak ödemelere ilişkin düzenleme 7075 sayılı Kanun'un 10.maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiş olup; anılan düzenlemede; ilgililere, kamu görevinden çıkarılma tarihlerini takip eden aybaşından, göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal hakların ödeneceği, yani kamu görevlilerinin ihraç işlemi olmasaydı görev yaptıkları kurumda elde edecekleri mali ve sosyal haklarının kendilerine iadesi öngörülmüştür.
Kanunlar, kapsamındaki herkese tatbik imkanına sahip olmak üzere soyut (kişilik dışı) ve genel hüküm ve düzenlemeler içermektedir ve kanunların, her olaya özgü bir şekilde ayrıntılı hükümler içermesi mümkün olamayacağından, uyuşmazlığın çözümünde bir kanuni boşluk saptanırsa hukukun genel ilkelerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Tazminat hukuku ilkelerine göre, gerçek zarar hesabında, idarenin eylem veya işlemi sonucu kişinin maruz kaldığı menfi zararlar (harcama, azalma, değer kaybı, zayiat gibi mal varlığındaki azalışlar) ile müspet zararların (mahrum kalınan hak, menfaat veya gelirler) toplamından aynı işlem veya eylem sonucu elde edilen hak, menfaat ve gelirlerin mahsubu sonucu ortaya çıkan müspet fark dikkate alınır. 7075 sayılı Kanun'un 10. maddesinde de, idareye, kamu görevine iade edilen kamu görevlisi açısından, "gerçek zarar"ın tazmini sorumluluğu yüklenmiştir, yani açıkta kalınan dönemde yoksun kalınan mali ve sosyal hakların ödenmesi ile idare sorumlu tutulmuştur. 7075 sayılı Kanunda veya konuyu düzenleyen diğer mevzuat hükümlerinde de mahsup işlemi yapılmayacağı yönünde bir düzenleme yer almadığından, mahsuplaşma işlemi yapıldıktan sonra ilgililere ödeme yapılması gerekmektedir. Çünkü mahsuplaşma işlemi gerçek zararın tazmini çerçevesinde uygulanan genel bir kural olup, istisnai bir durum mevcutsa bunun düzenlemede ayrıca belirtilmesi icap etmektedir.
Diğer yandan; memurların görev yaptıkları süre içinde başka bir işte çalışmalarının mümkün olmadığı, ihraç işlemi nedeniyle başka bir işte çalışmaları nedeniyle elde ettikleri gelirin sebepsiz zenginleşmeye yol açmamak adına mahrum kaldıkları mali haklardan (topluca ödenen maaşlardan) mahsup edilmesi gerekmektedir. Bir başka ifadeyle, davacılar kamu görevinden çıkarılmasaydı, bu dönemde başka bir gelir getirici faaliyette bulunamayacağından herhangi bir gelir de elde edemeyeceği düşünüldüğünde mali hakları ödenirken statü dışında geçen sürede elde ettiği gelirin mahsup edilmemesi halinde, hem kanuna aykırı olarak statü dışında gelir elde etmesine, hem de mahsup işlemi gerçekleştirilmeksizin yapılacak ödemeye bağlı olarak tazminat hukukuna göre sebepsiz zenginleşmesine yol açılacaktır.
Bu itibarla, ihraç döneminde başka bir gelir getirici faaliyette bulunulması nedeniyle elde edilen kazanç ve gelirlerin mahsup edilmesi işlemi, tazminat hukukunun genel bir ilkesi olup, bu ilkenin uygulanması için değil, uygulanmaması için kanunda özel bir düzenleme bulunması gerektiğinden ve konuyu düzenleyen 7075 sayılı Kanunda bu yönde bir hüküm bulunmadığı anlaşıldığından; açıkta geçirilen sürede elde edilen gelirlere karşılık gelen tutarın göreve iade sonrası ödenen tutardan mahsup edilmesi gerekmektedir.
III- SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; Bölge İdare Mahkemesi kararları arasındaki aykırılığın,
OHAL işlemiyle kamu görevinden ihraç edilen ve daha sonra tekrar OHAL Komisyonu
kararı ile görevine iade edilen ilgililer açısından açıkta geçirdikleri sürede
elde ettikleri gelirlerin kendilerine yapılacak ödeme kalemlerinden mahsup edilmesi
gerektiği yönünde giderilmesine, kesin olarak, 12/10/2023 tarihinde, oyçokluğu
ile karar verildi.