Mahsup İşleminde Anayasa Mahkemesi ve Danıştay Kararları Neden Farklı?
Kamu görevinden çıkarılmasına dair işlemin yargı kararıyla iptal edilmesine ilişkin mahkeme kararının uygulanması sürecinde açıkta geçen sürelere ilişkin ödemeler hesap edilirken bu dönemde elde edilen kazançların ödeme tutarından mahsup edilip edilmeyeceğine ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi ve Danıştayın yakın tarihli iki farklı kararına sitemizde yer vermiştik.
Anayasa Mahkemesi 29 Kasım 2023 tarihli ve 32384 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve sitemizde haberleştirilen Kararında; kamu görevinden çıkarma işleminin iptali istemiyle idari yargıda açılan davada ilgili mahkemenin işlemin iptali ve açıkta geçen sürelere ilişkin parasal hakların ödenmesi yönündeki kararının uygulanması sürecinde, parasal haklar hesaplanırken açıkta geçen sürelerde elde edilen gelirin yapılacak toplu ödemeden mahsup edilmesini mülkiyet hakkının ihlali olarak değerlendirmiştir.
Yüksek Mahkeme karar gerekçesinde;
- İdare mahkemesinin iptal kararıyla başvurucunun memurluktan çıkarılmasının hukuka aykırı olduğunun açıkça ortaya konulduğunu, devlet memurluğundan çıkarma işleminin iptaline ve ödenmeyen özlük haklarının ve parasal hakların tahakkuk tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedildiğini,
- İdare Mahkemesi kararının uygulanmasının başvurucunun memurluktan çıkarıldığı tarih ile memurluğa iade edildiği tarih arasındaki özlük ve parasal haklarının tahakkuk tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile ödenmesini gerektirdiğini, ancak idarenin bu dönemde başvurucunun özel sektörde elde ettiği kazancı yapılacak toplu ödemeden mahsup ettiğini,
- Mahsup işleminin mahkeme kararının bağlayıcılığı ilkesiyle bağdaşmadığını,
- İdare Mahkemesi kararının gereğinin idare tarafından kendiliğinden ve tam olarak yerine getirilmesinin zorunlu olduğunu,
- İdarenin İdare Mahkemesinin kararını mahsup yaparak eksik icra etmesinin Anayasanın 138. maddesinin açıkça ihlali olduğunu,
belirtmiş ve mahkeme kararının icra edilmediğinden bahisle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği tespitinde bulunarak yeniden yargılama yapılmasına hükmetmiştir. İhlal tespitinin temel dayanağı; ortada uygulanması zorunlu bir mahkeme kararının bulunduğu, bu kararda mahsuplaşma yapılacağına dair bir hüküm kurulmamasına rağmen mahsuplaşma yapılmasıdır. Bu Karara göre mahkeme kararında mahsuplaşma yapılması yönünde hüküm kurulması ve bu yönde uygulama yapılması halinde ihlalden söz edilemeyecektir.
Benzer bir konuya ilişkin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 2023/32 E. ve 2023/37 K. sayılı Kararında ise; KHK hükmü ile kamu görevinden çıkarma işlemi sebebiyle Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurusu kabul edilerek kamu görevine iade edilen davacının açıkta geçen döneme ilişkin mahrum kaldığı parasal hakların ödenmesinde idarenin gerçek zararın tazmini ile sorumlu olduğu, mahsuplaşma işleminin ise gerçek zararın tazmini çerçevesinde uygulanan genel bir kural olduğu belirtilmektedir. Ayrıca memurların görev yaptıkları süre içinde başka bir işte çalışmalarının mümkün olmadığı, ihraç işlemi sonrasında başka bir işte çalışılarak elde edilen gelirin sebepsiz zenginleşmeye yol açılmaması bakımından yapılacak toplu ödemeden mahsup edilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Mahsup işlemi yapılmaması için Kanunda özel bir düzenleme bulunması gerektiği vurgulanmıştır.
Açıkta geçen sürelere ilişkin parasal haklar ödenirken kamudaki genel uygulama Danıştayın kararıyla uyumlu olarak bu süreçte elde edilen gelirlerin yapılacak toplu ödemeden mahsup edilmesi yönündedir.
Sonuç olarak aynı konuda Anayasa Mahkemesi ve Danıştayın kararları arasında içtihat farklılığı bulunmaktadır. Anayasanın 153. maddesinin son fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesi kararlarının yargı organlarını da bağladığı dikkate alındığında ihlal tespiti üzerine yeniden yapılacak yargılamada ihlale yol açmayacak şekilde hüküm kurulması, yani davacının talebinin kabul edilmesi gerekecektir.
Diğer taraftan açıkta geçen sürelerdeki parasal hakların ödenmesine ilişkin idari yargı mercilerince verilecek kararlarda bu dönemde elde edilen gelirlerin yapılacak toplu ödemeden mahsup edileceğinin kararlaştırılması halinde mahkeme kararının eksik uygulanması söz konusu olmayacağından Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararı verilemeyeceğini değerlendirmekteyiz.