Tek gemide 4 farklı sevk sistemi: Sadece Türkiye yapabildi

Türkiye, deniz platformları üretiminde ortaya koyduğu vizyonla bu alanda sayılı ülkelerinden biri oldu. Bir gemi sınıfında isteğe göre dört farklı sevk sistemi kullanılabilmesine değinen uzmanlar, "Şu an dünyada bunu yapabilen başka ülke yok. Doğru adımları atarsak bunun meyvelerini ihracatta da toplarız" görüşünde.

Kaynak : TRT
Haber Giriş : 09 Ağustos 2024 14:18, Son Güncelleme : 09 Ağustos 2024 14:20
Tek gemide 4 farklı sevk sistemi: Sadece Türkiye yapabildi

TRT Haber'den Sertaç Aksan'ın haberine göre;

Türk Savunma Sanayii'nin gözbebeği projelerinden biri de hiç şüphesiz MİLGEM. Milli Gemi projesinin kısaltması olan MİLGEM için STM başta olmak üzere sektörün çok sayıda oyuncusu önemli işlere imza atıyor.

Her ne kadar yola ilk çıkıldığında ülkemizin ihtiyacı olan savaş gemileri öne çıksa da geldiğimiz noktada Pakistan, Malezya, Ukrayna gibi müşteriler MİLGEM'in yolcuğunu çok denklemli uluslararası bir seviyeye taşıyor.

Geçtiğimiz günlerde açık kaynaklara yansıyan bir bilgi bu noktada oldukça değerli. Buna göre tek bir gemi türünde dünyanın en esnek sensör kabiliyetli, en çeşitli silah sistemleriyle donatılabilen ve 4 tip sevk sistemine sahip tek örnek MİLGEM kapsamında üretilenler.

MİLGEM'i özel kılan detaylar ne?

Geçtiğimiz günlerde MİLGEM kapsamında üretilen gemilerin 4 farklı tipte sevk sistemine sahip olduğuna dair yazılar açık kaynaklara yansıdı. Biz de bunun üzerine Kozan Selçuk Erkan ile bir araya geldik. Yukarıda yazdığımız detaylardan bahsettiğimizde "Dünyada bunu tek gemi sınıfında yapabilen başka bir ülke yok. Büyük başarı." ifadesini kullandı Erkan.

Bu başarıyı biraz daha açmasını istedik Erkan'dan ve 'en esnek gemi' vurgusundan ne anlamamız gerektiğini sorduk. Önce Ukrayna Donanması için üretilen gemilere getiriyor sözü. Kiev yönetiminin çok farklı talepleri olduğunu ve tüm bunların başarıyla yerine getirildiğini söylüyor.

Daha sonra Pakistan Donanması da bu gemilerden talep ediyor. Ancak onların sensör ve silah isterleri farklı. Türk mühendisler bunu da kabul ediyor ve gemi o şekilde inşa ediliyor.

Bir diğer müşteri Malezya. Haliyle onların da tehdit algıları ya da hedefleri kendilerine has. Bu durum sensör ve silah sistemlerinde farklı isterlere neden oluyor. Türkiye bunu da başarıyor. Hatta sadece sensör ve silahların değil gemi işletim sisteminin de karşı tarafın isterlerine göre özelleştirilebileceği bir kapı aralanıyor.

Bu kabiliyet gemideki sistemlerin birbiriyle, diğer deniz unsurlarıyla ve hatta kara ya da havadaki ögelerle de ortak bir şekilde hareket edilebilmesinin önünü açıyor. İşte bu esnekliğin çok ama çok önemli olduğunun altını çiziyor Erkan.

Batı ve Çin kendi sistemlerini dayatıyor

Esneklik önemli ama neden? Bunu biraz detaylandırmasını istiyoruz Erkan'dan. "Dünya gelişirken artık tek bir gemi yapıp bu gemiyi satma devri geçiyor" deyip, devam ediyor:

"Geldiğimiz noktada her ülke donanmasının ihtiyaçları farklı. Bazı ülkeler kendi geliştirdikleri teknolojilerin gemilerinde kullanılmasını istiyor. Batılı üreticiler ya da Çin buna pek izin vermiyor. Ürettikleri gemilerde kendi kontrollerini sabit tutmak için farklılaşmaya kapalı bir yaklaşım sergiliyorlar.

Biz ise bu konuda daha esnek yaklaşıyoruz ve farklılığımızı ortaya koyuyoruz. Somut bir örnek verelim. Silah ve sensör sistemlerinde isteğe göre hızlıca aksiyon aldığımızı yukarıda anlatmıştık. Şimdi buna sevk sistemi çeşitliliği de ekledik.

Standart iki dizel makine + gaz türbin ile dünyadaki en ekonomik seyir yapabilen gemilerden birini zaten üretmiştik. Ancak bazen özel isterler oluyor. Biz de hızlıca çözüm üretiyoruz. Kimilerinde türbin ekliyoruz kimilerinde iki adet dizel motorla yola devam ediyoruz. Örneğin Malezya Donanması türbin istemedi. Biz de onlara 4 adet dizel motorlu bir sistem inşa ettik.

Bazı ülkeler ekonomik bir seyir istiyor bazıları hızı ön plana alıyor. Onların talepleri ne olursa olsun Türk mühendislerin mutlaka bir çözümü oluyor. Bu noktada aslan payı STM'nin. Gerçekten çok önemli ve bir benzeri olmayan işlere imza atıyorlar."

"1 numara olabiliriz"

Kozan Selçuk Erkan'ın anlattıklarından yola çıkarak elimizde yağ, un ve şeker olduğunu anlıyoruz. Peki, helvayı yapabiliyor muyuz? Erkan'a göre henüz hak ettiğimiz yerde değiliz. Burada asıl meselenin finansman olduğunun altını çiziyor.

Türkiye'nin uluslararası arenada girdiği kimi büyük ihalelerde rakiplerimizin kendi uzun finansman çözümleriyle masaya geldiğini anımsatıyor ve "Biz gemi inşa meselesinde finansman hariç her şeyi mükemmel şekilde çözdük. Eğer bu sorunda da yol alabilirsek sadece MİLGEM ihracatında değil çok farklı gemi türünde de başa oynarız ve tersanelerimiz milyonlarca dolarlık işlere imza atabilir. Umarım gelecekte elimizdeki kabiliyetin meyvelerini daha çok toplayabileceğimiz yeni bir dönem başlar" diyerek sözlerini tamamlıyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber