'Demokratik ortamda yapılan darbelerin hepsi gayrimillidir'

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Demokratik ortamda yapılan darbelerin hepsi gayrimillidir. Tabiatı gereği böyledir. Çünkü hedef aldıkları şey, millettir, milletin iradesidir. Milleti ve milletin iradesini hedef alan her kalkışma gayrimillidir. Biliniz ki bir şekilde kökeni dışarıdadır." dedi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 17 Eylül 2024 22:21, Son Güncelleme : 17 Eylül 2024 22:22
'Demokratik ortamda yapılan darbelerin hepsi gayrimillidir'

Yılmaz, Başbakan Adnan Menderes'in idam edilişinin 63. yılı dolayısıyla Kütahya'daki Hezar Dinari Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Adnan Menderes'e Vefa ve Anma Buluşması" programında, tarihin en acı olaylarından birini anmak ve bir demokrasi kahramanını yad etmek üzere bir araya geldiklerini söyledi.

Merhum Başbakan Adnan Menderes ve merhum bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan Polatkan başta olmak üzere tüm demokrasi şehitlerini rahmetle andığını belirten Yılmaz, Menderes'in halkın içinden gelmiş, demokrasiyi savunan ve çok partili hayata geçişin mimarı olarak tarihe geçen bir lider olduğunu vurguladı.

Yılmaz, Menderes'in halkın değerlerine ve taleplerine kulak veren anlayışı sayesinde milletin gönlünde derin ve güçlü bir yer edindiğini ifade ederek, onun başbakanlığı döneminde Kütahya'ya kazandırılan fabrikalar, yatırımlar ve istihdam projelerinin bugün dahi varlığını sürdürdüğünü dile getirdi.

Türkiye'nin uluslararası arenada saygınlığını artıran Menderes'in dış politikada da ülkenin bağımsızlığını ve menfaatlerini korumak için var gücüyle çalıştığını belirten Yılmaz, "Bunun en güzel örneklerinden biri Kıbrıs ile ilgili yaptığı çalışmalardır. Dışişleri Bakanı ile birlikte ve sağladığı ilerlemelerdir. O sayededir ki bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti var. Belki bu çabalar olmasa bugün Gazze'de gördüğümüz manzaraların bir benzerini Kuzey Kıbrıs'ta da görecektik." diye konuştu.

- "Menderes, milletimizin kalbinde yaşamayı sürdürecek"

Yılmaz, Menderes'in milletin iradesini her şeyin üstünde tutarak demokrasinin ve özgürlüklerin en büyük savunucularından biri haline geldiğini, "milletin adamı" olarak nitelendirildiğini anlattı.

Bu sıfatın herkese nasip olmayacağını vurgulayan Yılmaz, "Milletimiz çok partili dönemde 3 lider için bu sıfatı kullanmıştır. Tabii ki çok kıymetli başka siyasetçiler de var ama 3 lider için bunu kullanmıştır. Birincisi şehit Başbakan Adnan Menderes, ikincisi rahmetli Turgut Özal, üçüncüsü de Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan. Niçin bu sıfat kullanılmıştır? Çünkü bu liderler milletin içinden gelen, milletle devleti buluşturan, aynı yöne bakmalarını sağlayan liderlerdir." dedi.

Yılmaz, 27 Mayıs 1960'ta milletin iradesini çiğneyip geçen darbecilerin düzmece bir mahkemeyle seçilmiş başbakan ve hükümet üyelerini idama mahkum ettiğini belirterek şöyle devam etti:

"Menderes'in idam sehpasındaki son sözleri bile 'Devletime ve milletime ebedi saadetler dilerim.' olmuştur. Adnan Menderes, milletimizin kalbinde yaşamayı sürdürecek, cuntacılar ise sonsuza dek vicdanlarda mahkum olarak kalacaklardır. Üstat Necip Fazıl Kısakürek'in 'Bir nar ağacı var, bir de darağacı. Namerde nar düştü, yiğide darağacı' dediği yargı trajedisini maalesef bu millet utançla hatırlamaya devam edecek. Milletimizin hafızasında tarihimizin utanç duyulacak bir sahnesi olarak kalmaya devam edecek."

Milletin meşru iradesine hiçbir vesayetin, hiçbir karanlık odağın ipotek koymasına müsaade etmeyeceklerini vurgulayan Yılmaz, "17 Eylül 1961'de darağacına çıkarılan aslında sadece milletin 3 adamı değil, milletin iradesi ve sağlanan devlet millet bütünleşmesiydi. Bundan rahatsızlık duydular. Bunun millette oluşturduğu enerjiden, güçten, bunun yol açabileceği ilerlemelerden, ülkemizin bu zihniyetle ulaşacağı güçten rahatsızlık duydular ve bunu engellemeye çalıştılar." ifadesini kullandı.

Demokratik yollarla milletin kalbinde yer edinemeyenlerin, kökeni dışarıda gayrimilli odakların uzantılarından medet umduğunu belirten Yılmaz, şunları söyledi:

"Demokratik ortamda yapılan darbelerin hepsi gayrimillidir. Tabiatı gereği böyledir. Çünkü hedef aldıkları şey, millettir, milletin iradesidir. Milleti ve milletin iradesini hedef alan her kalkışma gayrimillidir. Biliniz ki bir şekilde kökeni dışarıdadır. Görünür veya görünmez şekilde, kökeni, uzantıları dışarıdadır ve milletin gücünü hedef almaktadır, birliğini hedef almaktadır, iradesini hedef almaktadır. Aynı yol 12 Mart muhtırası, 12 Eylül darbesi ve 28 Şubat müdahalesinde de ortaya konulmuştur. Darbelerin karanlık gölgesi on yıllar boyunca sivil siyasetin üzerinden kalkmamıştır. Rahmetli Menderes'i idam edenler bunu boşuna yapmadılar. Sivil siyasetin kalbine, gönlüne korku salmak için yaptılar. Onları sindirmek için yaptılar. Ondan sonra gelen hiçbir sivil siyasetçi cesaretle milletin değerlerini savunmasın diye yaptılar."

- "Milli iradenin üstünde hiçbir güç tanımıyoruz"

Yılmaz, 27 Nisan bildirisinden Gezi Parkı olaylarına, 17-25 Aralık yargı teşebbüsünden 15 Temmuz hain darbe girişimine kadar aynı gölge üzerinden AK Parti iktidarının da sindirilmeye çalışıldığını ifade etti.

Tüm bu girişimlerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sağlam iradesi, diklenmeden dik duruşuyla ve milletin duasıyla, desteğiyle püskürtüldüğünü belirten Yılmaz, "Çok şükür tarihimizdeki o kara lekeyi milletimiz 15 Temmuz gecesi sokaklara çıkarak, bir anlamda rahmetli Menderes'e gösteremediği sahiplenmeyi ortaya koyarak tarihimizdeki o utancı ortadan kaldırdı. Değerlerine, liderine, milli iradesine sahip çıkmış oldu." dedi.

Cevdet Yılmaz, demokrasiye yönelik her türlü teşebbüsün karşısında dimdik durmaya hazır olduklarını vurgulayarak, "Bugün hala siyasi tarihimizden de milletimizin sandıkta verdiği cevaplardan da gerekli dersi almamış vesayetçi zihniyetin kalıntılarını görüyoruz maalesef. Çok şükür millet darbeler tarihinin tabutuna çivilerini çaktı. Çeşitli vesilelerle, çeşitli seçimlerle 15 Temmuz gibi duruşlarla ancak halen o vesayet kalıntısı zihniyet zaman zaman çeşitli şekillerde kendini gösterebiliyor. Bunlara da hiçbir şekilde prim vermeyeceğimizi buradan ifade etmek isterim." diye konuştu.

Aba altından sopa gösterenlere, tehditlere, şantajlara hiçbir zaman boyun eğmediklerini söyleyen Yılmaz, "Türk demokrasisinin altını oymak isteyenlere, zayıflatmak isteyenlere, milletin iradesine zincir vurmak isteyenlere gerekli cevabı her zaman verdik. Bundan sonra da vermeye devam edeceğiz. Milli iradenin üstünde hiçbir güç tanımıyoruz. Bunu herkesin böyle bilmesi gerekiyor." ifadesini kullandı.

- "Milletimize yakışan Millet Meclisimizin yaptığı sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasadır"

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçerek, Cumhur İttifakı'nı güçlü bir şekilde inşa ederek, milli iradenin hakimiyetini pekiştirdiklerini dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:

"Sırada Türk demokrasisinin darbelerle ve darbeci zihniyetle hesaplaşmasını tamamlayabilmesi için sivil anayasa yapması var. Bugünkü anayasa her ne kadar çok sayıda değişikliğe uğradıysa da çeşitli referandumlarla veya parlamentodaki oylamalarla çeşitli defalar çok sık değişikliğe uğradıysa da maalesef bu anayasa halen 12 Eylül askeri darbesi sonrası yapılmış bir anayasadır. Bir askeri darbe sonrası yapılmış bir anayasayla yönetiliyor olmak milletimize yakışmıyor. Milletimize yakışan, kendi meşru seçtiği milletvekillerinin oluşturduğu ve bütün milleti temsil eden sadece bir partiyi, bir görüşü değil, tüm toplumu temsil eden Millet Meclisi'mizin yaptığı sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasadır. İnşallah Türkiye bu anayasaya da kavuşacaktır."

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, içinde bulundukları yasama döneminde siyaset kurumunun kendi içindeki istişarelerle, katılımcı bir anlayışla bu müzakereleri sonuçlandırmasını ve sivil bir anayasaya ülkeyi kavuşturmasını temenni ederek sözlerini şöyle tamamladı:

"Yaslıada olarak anılan Yassıada'yı Demokrasi ve Özgürlükler Adası'na çevirdik. Menderes ve arkadaşlarının muhterem hatıralarına sahip çıkmaya devam edeceğiz. Kütahya'da yaptığımız bu anma bu açıdan çok kıymetli. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Yeni nesillere, gelecek nesillere bizim yakın siyasi tarihimizi, yaşadıklarımızı aktarmamız gerekiyor. Bu şuur olmadan geleceğimizi sağlam temeller üzerinde kuramayız. Dolayısıyla bu anma etkinlikleri, aslında bir üzüntü ifadesinin de ötesinde bir şuur oluşturma çabası olarak geleceğe geçmişin mirasını taşımak, geçmişten dersler çıkararak bir daha aynı sonuçlarla karşılaşmamak adına neler yapmamız gerektiğini konuşma anlamında çok önemli."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber