Aile Hekimliği Yönetmeliği'nde vatandaşa ve çalışana eziyet var!
İzmir Aile Sağlığı Çalışanları Derneği; "1 Kasım 2024' te Aile hekimliğinde değişiklik yapılmasına dair yeni bir eziyet yönetmeliği yayınlandı. Bu yönetmelikte hem vatandaşa hem çalışana eziyet var. Bizler eziyete ve bu çarp- böl Sigma hesaplamasına karşı çıkmaya geldik." açıklaması yaptı.
İzmir Aile Sağlığı Çalışanları Derneği'nden yapılan açıklama şu şekilde;
Sevgili meslektaşlarımız, hekimlerimiz,
Değerli basın mensupları, emniyet güçleri ve halkımız
Hepinizin bildiği üzere 1 Kasım 2024' te Aile hekimliğinde değişiklik yapılmasına
dair yeni bir eziyet yönetmeliği yayınlandı. Bu yönetmelikte hem vatandaşa hem
çalışana eziyet var. Bizler eziyete ve bu çarp- böl Sigma hesaplamasına karşı
çıkmaya geldik.
Dünyanın hiçbir yerinde olmayan 6 ayda bir zorunlu hasta takibi ile asıl işimiz
olan koruyucu sağlık hizmeti aksayacaktır. Sağlıklı bireylerin gerekmediği ve
istemediği halde doktor kontrolüne zorlanması ile kaynak israfı ve iş kaybı
oluşacak, sağlık harcamalarında gereksiz artış yaşanacaktır. Bu kısmını Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek' e de özellikle duyurmak istiyoruz.
Sorunlar yumağına yol açan bu eziyet yönetmeliğinin geri çekilmesi için alanlarda
taleplerimizi aile hekimlerimizle birlikte anlatmaya çalışsak da Bakanlığın
öneri ve eleştirilerimizi duymazdan gelip kulağını tıkadığına bir kez daha şahit
olduk.
Bu yönetmelik ve kanun taslağı; ne halka ne hekimlere ne de biz ebe hemşirelere
fayda sağlamadığı gibi ASM' lerin ticarileştirilmesinin önünü açacaktır. Bizlerin
iş güvencesini ortadan kaldırmıştır. Pek çok Aile hekimliği biriminde ebe ve
hemşire olmadan hizmet veriliyorken Aile sağlığı merkezlerinde ebe ve hemşire
eksikliğinin giderilmesi gerekirken tam tersi istifaların artmasına neden olan
yönetmelikte ısrar ediliyor.
Hastaların aile hekimlerinden usulsüz ve uygunsuz istekler yöneltmesi sonrası
isteklerinin giderilmemesi gibi durumlarda hasta memnuniyetine göre alacağı
düşük puanın maaşı etkilemesi şöyle dursun; ebe ve hemşirelerin de bu durumdan
etkilenip maaş kesintisi yaşaması sizce ne kadar mantıklıdır. Ne kadar adildir?
Bizler emek vererek bugünlere geldik. Her meslektaşımızın mutlaka karşılaştığı
olumsuz şeyler olmuştur. En güzel örneği pandemi dönemidir. Uzun uzadıya bu
döneme geri dönmemek adına geçen aşamalar, verilen emekler unutuldu mu? Şimdi
ne oldu da memur sınıfının en düşük maaşını bizlere layık gördünüz. Emeğimizin
karşılığı bu mu olmalı sizlere sorarım.
Aile sağlığı merkezlerine görev yapan ebe ve hemşirelerin maaş hesaplamasına
esas alınan tavan ücretlerinin 1.5 olarak hesaplanması nedeniyle hak edişlerimizi
alamamaktayız. Ayrıca gebe bebek çocuk takiplerine göre belirlenen oranlara
lohusa izlemleri de eklenmiştir. Yaptığımız işin sayısı değil kalitelisi önemsenmelidir.
Bizler müşteri hizmetleri değiliz. Puanlama ile maaş almayı değerli sağlık çalışanlarına
reva gören bu sistemi nasıl kabul edebiliriz? Ailemizden biri vefat ettiğinde
çocuğumuz olduğunda yıllık izne çıktığımızda, aşı yaptırmayan ailelerin redlerinde,
ulaşılmayan hastalarda maaşlarımızın kesilmesinin vahimliğini haykırmaya geldik.
Bizler halkımızın sağlığı haklarımız için sonuç alıncaya kadar mücadelemizden
vazgeçmeyeceğiz
Bizler bugün burada emeği sömürülmüş, neşesi söndürülmüş, aylığına göz dikilmiş
meslek onuru ayaklar altına serilmiş birer meslek profesyonelleri olarak bulunmaktayız.
Sadece kendimiz için değil gelecek nesiller ve bu mesleğe gönül vermiş gelecekteki
meslektaşlarımız için de buradayız.
Bakanlığın bu eziyet yönetmeliği ile iş barışını bozmaya yönelik hareketlerini
görüyor amaçlarını anlıyoruz. Bölünmüyoruz! Hekimlerimizle aylardır olduğu gibi
el ele mücadelemize devam ediyoruz.
Bizim yetkimizde olmayan görevlerle bizim maaşımızı kırptınız. Hekimlerle bizi
karşı karşıya getirmeye çalıştınız fakat biz bu oyunlara gelmiyoruz.
Hekimleri yaptıkları hastalık takiplerine göre değerlendiriyorsunuz. Peki biz
ebe ve hemşireleri neye göre değerlendiriyorsunuz. Ölçtüğümüz tansiyona izlediğimiz
bebeğe takip ettiğimiz gebeye veya vermediğiniz için yapamadığımız aşılara göre
mi, neye göre?
Biz sigmalı formüllere yapmadığımız işlere göre değil verdiğimiz hizmete emeğe
ve özveriye göre eşit işe eşit ve emekliliğe yansıyan tek kalemde ödeme istiyoruz.
ASM' lerden omuz omuza türlü imkansızlıklarla mücadele ettiğimiz ekip arkadaşlarımızla
farklı ücretler ödeyerek iş barışımızı bozmanıza müsaade etmiyoruz.
Bakanlığa sesleniyoruz para ile terbiye edemezsiniz sadaka değil hakkımızı istiyoruz.
Biz hemşire ve ebeler yıllardır gerek koruyucu hizmetlerde , gerekse tedavi
ve rehabilite edici hizmetlerde, nitelikli ve güvenli, doyurucu ve bütünleştirici
bir hizmetin sunulabileceği koşulların sağlanması için çok çabaladık.
Bize eleman dediniz, bize çalışan dediniz bir hemşire ve ebe diyemediniz.
Ankara Büyük Aile hekimliği mitinginde, ardından 5-7 Kasım iş bırakma eylemlerinde,
2-6 Aralık iş bırakma eylemlerinde yayınlanan yönetmeliğin bir eziyet yönetmeliği
olduğunu, bakanlığın çalışana ve aynı zamanda vatandaşa zulüm ettiğini hekimlerimizle
omuz omuza anlatmaya çalıştık.
Bizi duymadınız bizi görmediniz bizi dinlemediniz.
Sağlık hizmetlerinde ek ödeme ve performans ödemelerinin adaletsizliğine dikkat
çekmeye çalıştık.
Katsayı, taban ve tavan maaş, teşvik adaletsizliğini vurguladık.
Bizler bu ülkenin fakültelerinden mezun olmuş, sınavlara tabi tutulmuş, atanmış
birer kamu meslek profesyonelleriyiz.
Yoksulluk sınırı altında kalan bir ödemeyi hak etmiyoruz.
Sağlık çalışanından her konuda yetinmesi, yetirmesi beklenmektedir.
Biz artık yetinemiyoruz.
Biz artık yetiremiyoruz.
Bu ülkede yıllardır aile planlaması malzemesi temin edilememektedir.
Doğum kontrol hapı yok, aylık iğne yok, üç aylık iğne yok, ria yok, kondom yok!
Buna rağmen bizlere baskı yaparak, tutanak tutarak, 15-49 yaş kadın izlemi yapılması
istenmektedir.
Aylardır aşı dolaplarımız boş, aşımız yok!
Bakanlık aylardır aşı temini be lojistiğini sağlayamamaktadır. Hastalarımızın
menfaatini düşünen bizler, performans kaygısı gütmeden, tane hesabı verilen
aşıları önce en gerekli gördüğümüze uygulama yönünde inisiyatif kullanmak zorunda
bırakılmaktayız.
Aşıyı temin edemeyenler, lojistiğini de sağlamayıp tane hesabı verdikleri aşıyı
görev yerlerimizi bırakıp gidip bizim almamızı talep etmektedir.
Bizden Hyp yapmamızı istemekte ancak hastalarımıza kanser taramaları için randevu
bulamadığımız ketem merkezlerini çoğaltmamakta direnmektedir.
Yaşadığımız bunca eksikliğe ve aksaklığa rağmen şifa veren eller olmaya yılmaz
bir gayret ile devam etmekteyiz.
Bu kadar iş yükünün altında, imkansızlıklarla çalışan bizleri bir de maddi zorluklarla
karşı karşıya bırakmaktasınız.
Pandemi döneminde '' hakkınız ödenmez ödenmez '' dediniz!
Ve bugün de yaşadığımız gibi, hala ödemediniz.
Olan maaşımıza da göz dikip, türlü kalemlerle, sigmalarla, formüllerle maaşımızı
kestiniz.
Olmayanı oldurmaya, yetmeyen yitirmeye çalışmaktan yorulduk.
Bakanlığın istedim oldu, yaptım oldu politikalarından yıldık, yorulduk.
Kamu binası olmayan, dükkandan bozma, güneş ışığı bile almayan yerlerde çalışmaya
çalışmaktan yorulduk.
Olmayan aşı yapamadığımız için savunma vermekten yorulduk.
Olmayan malzemeyle aile planlaması hizmete vermeye çabalamaktan yorulduk.
Bulunamayan randevu ile kanser taraması yapmaya çalışmaktan yorulduk.
Biz artık çok yorulduk.
Şimdi hemşire ve ebeler olarak soruyoruz?
Artık Sesimizi Duyuyor musunuz?
Bugün burada hemşire, ebe ve hekim el ele
Bakan Memişoğlu nerede?