Ömer Çelik: Önceliğimiz PKK'nın silah bırakması ve feshetmesidir
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Görüşmelerde önceliğimiz yapılan çağrıda ortaya konduğu gibi PKK'nın silah bırakması ve feshetmesidir. Bizim odağımız budur" dedi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi. Çelik, Ramazan dolayısıyla Teşkilat Başkanlığının yoğun bir çalışması olduğunu ve partililerin, bakanların, milletvekillerinin illeri ziyaret ettiğini bildirdi. Çelik, Teşkilat Başkanı Ahmet Büyükgümüş'ün kapsamlı bir sunum yaptığını ifade etti. Nevruz'un geldiğini aktaran Çelik, "Nevruz'u Türk Dünyası'ndan Balkanlara, Orta Doğu'dan Mezopotamya'ya kadar her yerde bir kardeşlik bayramı bir baharın müjdecisi olarak kutluyoruz. Kadim geleneklerimizden, kadim tarihimizin en önemli anmalarından, bayramlarından bir tanesi. Bu çerçevede 21 Mart günü saat 15.00'te Hacı Kongre Merkezi'nde Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımıyla bir program gerçekleştireceğiz. Türk devletlerinden sorumlu genel başkan yardımcılarımız koordine ediyor. Bu çerçevede özellikle dünyanın içinden geçmekte olduğu bu kaos döneminde Türk Dünyası'ndan Orta Doğu'ya, Mezopotamya'dan Balkanlara kadar bütün bu bölgeye kardeşlik mesajı verilmesi açısından Nevruz yine bir bayram olarak, kadim bir anma olarak kutlanmış olacak" diye konuştu.
ABD açısından olsun, ister Avrupa Birliği, ister Çin, ister Rusya açısından, hangi açısından bakarsanız bakın Türkiye'nin bütün gelişmelerin merkezinde kilit ülke olma durumunu en net bir şekilde koruduğunu ifade eden Çelik, "Türkiye'nin nasıl bir yol izleyeceği önümüzdeki dönemde şekillenecek olan bölge düzeninin, dünya düzeninin nereye gideceği açısından önemli ipuçları olarak değerlendirilecektir. Tabii bugün Avrupa liderleri, birtakım yöneticileri hukuk açısından, yöneten ülkeler açısından birtakım eleştiriler getiriyorlar. Başkan Trump'ın tasarruflarıyla ilgili olarak ve birtakım çağrılar yapıyorlar. Esasında bugün eleştirdikleri konular kendilerine yıllarca Türkiye'ye dönük davranışlarının özetidir. Yani bugün Avrupa Birliği liderlerini dış politikaya dair, dünyanın gidişine dair eleştirilerini, yakınmalarını, itirazlarını alt alta koyup aslında oradan çıkacak olan toplam Türkiye'ye dönük olarak ortaya koydukları çifte standart siyasetinin tam bir özeti olarak önlerine gelecektir" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin kilit bir rol üstlenmeye devam edeceğini vurgulayan Çelik, "Tabii ki önümüzdeki dönemde Avrupa Birliği'nin kendisine nasıl bir yol çizeceği, NATO'nun nerede ve nasıl şekilde yaşamını sürdüreceği, bunun dozunun ne olacağı, katılımcılarının katkılarının ne olacağı, misyonunun ne olacağı gibisinden birçok tartışma arka arkaya gelecektir. Bütün bunların açısından bakıldığında tabii ki Türkiye kilit bir rol üstlenmeye devam edecektir" dedi.
"Avrupa Birliği üyelik süreciyle ilgili olarak Türkiye'nin önüne koydukları çifte standartlarına yüzleşmelerinin zamanıdır"
Avrupa açısından konuşulan konulardan bir tanesinin Avrupa'nın güvenliği olduğunu belirten Çelik, "Uzun yıllardır Avrupa güvenlik mimarisinin ihtiyaçlarıyla ilgili pek çok tartışma yapılıyor. Örneğin bir Avrupa ordusu kurulmasından yıllardır bahsedilir ama herhangi bir ilerleme olmaz. Ama bizim her zaman söylediğimiz şey şudur Avrupalı dostlarımıza; Türkiye'yi sadece güvenlik konularına indirgeyemezsiniz. Türkiye sadece güvenlik konuları temelinde ele alınacak, bir indirgemeci yaklaşımla Türkiye'yi demokratik değerler, ekonomik refah, bütün sosyal değerler, bunların paylaşılması ve bu konuda bir dayanışmanın ortaya çıkması bakımından değerlendirmeniz gerekir. Bu bakımdan esasında yıllardır Avrupa Birliği üyelik süreciyle ilgili olarak Türkiye'nin önüne koydukları çifte standartlarına yüzleşmelerinin zamanıdır. Hatta bu öyle bir çifte standart ki Türkiye'yi birtakım mükellefiyetlerini yerine getirmemekle suçluyorlar ama esasında bu da doğru değil. Birtakım konuları tartışmak için, mücadele etmek için fasılları dahi açmaktan çekiniyorlar" şeklinde konuştu.
Avrupa açısından Avrupa Birliği açısından küresel güç olmanın yolunun sadece Türkiye'nin tam üyeliğinden geçtiğini ifade ettiklerini hatırlatan Çelik, "Türkiye'nin tam üyeliğinin dışlandığı durumda hem küresel güç olma kabiliyetini kaybetti Avrupa Birliği. Hem de bugün aslında Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğini aşırı sağlam birtakım hamleleri yüzünden erteleyenler ya da dışlayanlar bunu yaptıkları için kendi demokrasilerinin aşırı sağ siyasetler tarafından daha güçlü bir şekilde kuşatıldığını görüyorlar" dedi.
"Umarız ki bu seferde Avrupa güvenlik mimarisi vesilesiyle başlayan bu tartışmayı sadece güvenlik temelinden indirgemeci bir yaklaşımla ele almazlar" diyen Çelik, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Türkiye'nin bütün potansiyellerini açığa çıkaran Türkiye'nin güçlü bir Avrupa devleti aynı zamanda da yüz yıldır güçlü bir Avrupa demokrasisi olduğu şeklindeki boyutunu da unutmayalım. Bunu da hesaba katan bir çerçeveyle Türkiye'nin önüne geldiler. O zaman hem bölge barış açısından hem dünya barış açısından hem Avrupa güvenlik mimarisi açısından hem Akdeniz açısından hem de hep Türkiye Avrupa Birliği ilişkileri açısından yepyeni bir takım fırsat pencerelerinin ortaya çıktığı herkes tarafından görülecektir."
Suriye'deki olayları takip ettiklerini açıklayan Çelik, "Biliyorsunuz maalesef orada günler öncesinde, günler önce bir Esad'a bağlı bazı grupların meşru yönetime karşı bir saldırı gerçekleşmesi neticesinde bazı olaylar meydana geldi. Ve burada meydana gelen olayların neticesinde ortaya çıkan çatışmalar oldu. Maalesef burada çeşitli şekillerle bu kaosu tetiklemeye çalışan bazı odakların da hemen harekete geçtiğini gördük. Orada tabii son derece üzüldüğümüz Alevi kardeşlerimizde Nusayri kardeşlerimize döndük. Bir takım saldırılar oldu ve hayatını kaybedenler oldu. Öncelikle bu saldırıları ve bu saldırıları gerçekleştirenleri lanetlediğimizi ifade ediyoruz. Nitekim Suriye'nin yönetimi de bu saldırılanların ortaya çıkması için bir komisyon kurdu. O sebeple gerek Suriye Cumhurbaşkanı'nın gerek Suriye Yönetimi'nin hem bu buradaki ölümlere sebebi etmeyen masum insanları öldüren, sivilleri hedef alan saldırganları ortaya çıkarma konusunda koydukları irade son derece önemlidir. Aynı zamanda da bunların cezalandırılması son derece önemli olacaktır. Suriye'deki birliğin bütünlüğü sağlanması lazım" diye konuştu.
"Siyasi mezhepçilik büyük bir zehirdir"
Suriye'de yaşanan olaylara ilişkin değerlendirmelerini hatırlatan Çelik, "Burada Esad artıkları olarak bildiğimiz bir takım silahlı gruplar Suriye'nin meşhur yönetimine karşı bir silahlı saldırı gerçekleştirdiler. Bu silahlı saldırıyı tabii ki lanetliyoruz. Orada bu silahlı saldırıya cevap verilirken bu çatışmalar sürerken bir takım grupların ve kişilerin aynı şekilde buradaki sivilleri hedef almasını ve onları öldürmesini de lanetliyoruz. Burada her zaman söylediğimiz Suriye Suriyelilerin ülkesidir. Suriye Suriyelilerindir. Ülkesine biz bağlı kalıyoruz. O çerçevede Sünni, Şii, Alevi, Nusayri, Dürzi, hangi mezhepten olursa olsun Türkmen, Kürt, Arap, hangi etnik gruptan olursa olsun bütün Suriyelilerin Suriye'nin iradesini temsil ettiği çizgisinden ayrılmaması gerekir. Yine aynı şekilde ifade ettik ki Esad'ın yaptığı katliamlar Suriye'deki Nusayrilere ve Alevilere mal edilemez. YPG'nin yaptığı katliamlar Suriye'deki Kürtlere mal edilemez. Siyasi mezhepçilik büyük bir zehirdir" ifadelerini kullandı.
Mazlumun kimliği ne olursa olsun ona sahip çıkmaya da aynı şekilde devam edeceklerini belirten Çelik, "Dolayısıyla ülkemizi siyasi mezhepçilik belasından da kurtarma konusundaki hassasiyetimizi en yüksekte tutmaya devam edeceğiz. Baas rejimini yeniden diriltmek isteyen ya da bazı rejimler benzer bir takım mikro rejimler kurmak isteyenlerin başka adlar altında ne yapmak istediğini görüyoruz. İlk andan itibaren doğru bir şekilde onu tespit ederek gereken tedbirlerin alınması konusunda inisiyatifle geçtik. Çok daha önce bunlar bugün konuşanlar bugün etnik temelde bir radikalizm üretmeye çalışanlar ya da siyasi mezhepçilik üretmeye çalışanlar daha bu konulardan haberdar değilken bile Cumhurbaşkanımız Suriye yönetimiyle geçmişte Esad yönetimiyle görüştüğü zamanlarda oradaki Kürtlerin hakkının korunmasından, oradaki farklı mezheplerin eşit muamele görmesinden bahsediyordu. Ve bunu gündeme getiriyordu" dedi.
Teröre bulaşmış bütün unsurların Suriye'den temizlenmesi gerektiğini ifade eden Çelik, "Silahlı grupların silahlı grupların Suriye halkısı içerisinde yer almasıdır. Ve bütün etnik grupların ve mezhep gruplarının Suriye'nin geleceğinde ve istikrarında eşit rol üretmesidir. Biz bütün bir meseleye bu çerçevede bakıyoruz. Bakış açımızı bu şekilde korumaya devam edeceğiz. Suriye yönetimiyle de ilişkilerimizi bu şekilde geliştirmeye devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi.
Çelik, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.
AK Parti-DEM heyeti görüşmesi
Kuşkusuz karşılıklı olarak konuşmanın, dinlemenin 'Terörsüz Türkiye' hedefine ulaşılması için sağlıklı dil oluşturulması açısından son derece önemli olduğuna dikkat çeken Çelik, "Görüşmelerde önceliğimiz yapılan çağrıda ortaya konduğu gibi PKK'nın silah bırakması ve feshetmesidir. Bizim odağımız budur. Öncelikli konumuz bu çerçevede konunun değerlendirilmesi gerektiğidir. Bahçeli'nin tarihi çağrısı, Cumhurbaşkanımızın iradesi, Türkiye'nin terör belasından kurtulması için önemli bir fırsat penceresi araladı. Ne denerse densin, tek vatan tek devlet ilkesi çerçevesinde biz bütün bir önümüze getirilen teklifleri ele alacağız. Devletin niteliklerinden taviz verilmesi gibi yaklaşım yok. Pazarlık gibi yaklaşımlar gündeme almıyoruz. Bizim yaklaşımımız demokrasi standartlarının yükseltilmesidir. Konuşulması gereken gündem örgütün silah bırakıp kendini feshetmesidir. Şart sayılabilecek herhangi bir şeyin gündeme gelmemesi gerekir. Ateşkes gibisinden örgütün kendisini feshini doğrudan hedeflemeyen ara kategorilerin de olmaması gerekir. PKK/YPG/SDG, bütün unsur ve uzantılarıyla silahın bırakılması ve örgütün feshedilmesi gerekir" dedi.
Suriye-SDG anlaşması
"Biz Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunduğumuz için birtakım silahlı grupların olmasını doğru bulmuyoruz" diyen Çelik, "Bizim açımızdan nettir, YPG terör örgütüdür, SDG de aynı şekilde. Bugünkü yerleri açısından kimle asıl işbirliği yaptığı görülmektedir. Bu anlaşmanın Suriye için olumlu sonuç doğurabileceğini değerlendiriyoruz. Doğru olan şudur, anlaşma maddelerinin Suriye'ye katkı verecek şekilde hayata geçmesi gerekir" ifadelerini kullandı.
"Önemli olan sürecin hemen başlamasıdır"
Cumhurbaşkanının devletin başı olduğunu söyleyen Çelik, "Tüm görüşmeleri onun iradesiyle gerçekleştiriyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Terörsüz Türkiye' hedefine büyük destek vermektedir. Bir çağrı ortaya çıktı. Örgütün silah bırakması ve kendini feshetmesi için, biz bunun pratiğe dökülmesini bekliyoruz. Önemli olan sürecin hemen başlamasıdır" değerlendirmelerinde bulundu.