MEB'in elindeki atama izni sayısının daha fazla arttırılması gerekiyor
Daha önce açıklandığı üzere, her kamu kurumuna tahsis edilen bir açıktan atama izni bulunmaktadır. Açıktan atama izni olmadan KPSS ile memur alınması mümkün değildir. 2011 yılı bütçe kanununa göre, MEB'in bir önceki yıl boşalan kadrolarının yüzde 50'sine atama yapma hakkı bulunmaktadır. MEB, bu rakamın, 4 bin 755 adet olduğunu açıklamıştır. 25 bin atama izninden MEB'e düşen pay ise 10 bin 500 adet kadrodur. Devamı için başlığa tıklayınız.
Dolaysıyla; MEB'in bugün itibariyle bir alıma çıkması halinde, resmi olarak alabileceği öğretmen sayısı (4.755+10.500) 15 bin 255'dir.
Açıktan atama izinleri, ancak kanun ile arttırılabilmektedir. Daha sonra sorun yaşnamasın diye, 2010 yılının sonunda, MEB'e bir öneride bulunmuştuk. Bu öneride öğretmen alımının kanunun 22. maddesinin 2. fıkrasına alınması halinde, MEB için yeni kanun çıkarılmasına gerek olmayacağını belirtmiştik. Ancak önerimiz o sırada kabul görmedi. Ve şimdi, MEB'in atama yapabilmesi için Meclisten yeni kanun çıkarıldı. 29 Mart 2011 tarihli Genel kurul birleşiminde kabul edilen kanuna göre, MEB'e 24.745 öğretmen kadrosuna daha atama yapılma izni verilmiştir. Böylece MEB'in elindeki atama izni sayısı 40 bin olmuştur.
Burada iki önemli soruna dikkat çekmek istiyoruz:
1- MEB'den gelen gayri resmi bilgilere göre 2011 sınavı öncesinde 30 bin kadrolu öğretmen alımı olacaktır. Bu halde, 2011 sınavına kalan atama izni sayısı 10 bin olmaktadır.
2- Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, 2010 yılının sonuna doğru Meclis Genel Kurulunda yaptığı açıklamada, 2011 yılında 55 bin kadrolu öğretmen alacağını açıklamıştı. Hali hazırdaki atama izni sayısına göre, MEB'in Meclisten yeniden kanun geçirmesi gerekmektedir. Burada ya MEB'den ya da Maliye Bakanlığından kaynaklı bir sorun bulunmaktadır.
Her iki durum da, MEB'in elinde yeterli bir açıktan atama izni bulunmadığını göstermektedir. Atama takvimi yaklaşmaktadır. Bakanlığın hem 2011 sınavı öncesinde atama bekleyen adayları hem de bu sınava giren yeni öğretmen adaylarını mağdur etmeden soruna çözüm bulması gerekmektedir. 12 Haziran'da seçim olacağından, yeni gelecek Bakan, bu tür bir sorunla, yani daha önce verilmiş sözlerle uğraşmak durumunda kalmamalıdır. Zira, önceki Bakanlar döneminde verilen sözler öncede kalmakta, siyasi açıdan bakanlık yıpranmaktadır. Bu konudaki ana muhatap Sayın Çubukçu'dur.