Rektör Aşkın: Dini eğitimin ortaöğretimi olmaz
Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'dan aydınlara çağrı: 'Kültür birikimimize özgün katkı, vasıfsız kişilerin vasıfsız tartışmalarıyla, hamasiyatla olmaz. Aydınlara iş düşüyor'
Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Yücel Aşkın'la daldan dala söyleşimizden
bugün sizlere aktaracağım bölüm, onun Türkiye'de din eğitimiyle ilgili görüşleri
ve kendi kültür birikimimize, İslami kültüre verdiği önem.
Mümin yetiştirmeyi amaçlayan din eğitiminden ivedilikle vazgeçilmesi gerektiğine işaret eden Prof. Aşkın, İslam kültürü ve kendi özgün tarihsel birikimimizin aydınların ilgi alanı haline getirilmesini ve taraf tutmadan tartışılmasını zorunlu görüyor.
Din bilimciler gerekli
Kendi ağzından aktarıyorum:
"Türkiye'deki dini eğitime yeniden şekil verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu, ciddi olarak ele alınması gereken bir sorun. İlahiyat sözcüğü, yaptığı çağrışımlar
ve etimolojisi bakımından ilahi olanı ve kutsalı çağrıştıran bir sözcük. Yani
bir bakış açısıyla dini eğitim, mümin yetiştirmeyi amaçlayan bir eğitim gibi
görünüyor. Halbuki Türkiye'nin aydın din bilimcilerine ihtiyacı var. Batı'da
olduğu gibi bu alanın, din bilimi veya teolojiye dönüştürülmesi gerekiyor.
İnsanlık tarihi boyunca bütün dünyada siyaset tarafından hep istismar edilmiş
olan din konusunun, iyi yetişmiş din bilimci ve teologlar aracılığıyla kitlelere
doğru aktarılması çok önemli. Dinin istismar edilmemesi açısından önemli.
Türkiye'nin din alanında görevlendireceği bütün elemanlarının üniversite mezunu olması şart. Batı'da nasıl köy papazları bile üniversite mezunu ise biz de din eğitimini bu seviyeye getirmek durumundayız. Dini eğitimin ortaöğretimi olmaz. Üniversite mezunu, iyi yetişmiş din bilimci ve teologların kitleleri aydınlatması gerekir."
Aydınlara çağrı
Prof. Aşkın, kendi kültür birikimimiz, İslam kültürü ve Türk kültürü üzerine
de epey kafa yormuş. Yerim elverdiğince yine kendi cümleleriyle aktarıyorum:
"Batı'nın bilimsel metodolojilerini kullanarak, kendi tarihsel birikimlerimizi,
özgün bakışlarımızı üretmek zorundayız. Batı kültürünü iyi anlamak lazım, ama
kendi kültürümüzün köklerinde bulunan İslami kültürü de, Türk kültürünü de,
Batı kültürü kadar iyi kavramamız gerekiyor.
Bunlar, hamasiyatla vasıfsız kişilerin, vasıfsız tartışmalarıyla üzerine katkı
yapılacak konular değil. Aydınların bu konulara objektif olarak yeniden yaklaşmaları
gerekiyor. Biz çağdaş ve büyük bir ülke olmak, dünya kültürüne özgün katkılarda
bulunmak, insanlığın kültür değerlerine bağlı önemli bir ülke haline gelmek
istiyorsak, bütün kültürleri sindirmemiz ve yeniden yorumlamamız gerekiyor.
İlber Ortaylı'nın dediği gibi Türkiye'de din ve kalorifer yakma işi belli zümrelere bırakılmıştır. Bu kısır çerçevenin dışına çıkılması, İslam kültürünün ve kendi tarihsel birikimimizin, aydınlarımızın ilgi alanı haline getirilmesi lazım. Bunları tartışırken de takım tutarak değil, birbirimizi anlamaya çalışarak tartışmak ve bu tartışmalardan olumlu sonuçlar çıkarmak zorundayız."
milliyet