Uzlaştırma Kurulu Kararının Tam Metni
Toplu görüşmelerin anlaşmazlıkla sonuçlanması ve Kamu Sen ile Memur-Sen'in başvurusu üzerine toplanan Uzlaştırma Kurulu kararını verdi. Kurul kararında 2006 yılı maaşlarının ilk altı ayı için verilmesi planlanan yüzde 2.32 farkın 1 Temmuz 2006 tarihinden itibaren maaşlara yansıtılmasını, 2007 yılı için ise alt derecedeki memur maaşlarına ilk altı ay için %6, ikinci altı ay için %6, diğer memur maaşlarına ilk altı ay için %5, ikinci altı ay İçin %5 oranında zam yapılmasını, 80 YTL'lik denge tazminatının 2007 yılının ilk altı ayında 130 YTL, ikinci altı ayında ise 150 YTL olarak ödenmesini karara bağlamıştır. İşte Kurul kararının tam metni...
Karar No: 2006/1
UZLAŞTIRMA KURULU KARARI
Kamu İşveren Kurulu ile yetkili kamu görevlileri sendika ve konfederasyonlarının 2006 yılında 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nun 28 ve devam maddeleri uyarınca yürüttükleri toplu görüşmenin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine Türkiye Kamu Çalışanları Konfederasyonu (Türkiye Kamu Sen) ve Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen)'in anılan yasanın 35 inci maddesinde gösterilen sürede Uzlaştırma Kurulunu toplantıya çağırmaları üzerine kurul 6 Eylül 2004 tarihinde Yargıtay 9. Hukuk (İş) Dairesi ve Yüksek Hakem Kurulu Başkanı Osman Güven ÇANKAYA'nın başkanlığında Üniversitelerarası Kurulca seçilen üyeler; Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alpaslan IŞIKLI, İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayfun AKGÜNER, İstanbul Okan Üniversitesi Rektörü ve Kamu Maliyesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadık KIRBAŞ ile asil üye Prof. Dr. Fevzi DEMİR'in katılmaması nedeniyle yedek üye Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Nazım SÖZER'in iştiraki ile Yüksek Hakem Kurulu toplantı salonunda toplanmış devamlı sürdürülen görüşmeler sonunda 7 Eylül 2006 tarihinde çalışmalarını sonlandırmıştır.
UYUŞMAZLIĞIN KONUSU VE TARAFLARIN GÖRÜŞLERİ
Kurulumuzun incelemesine temel teşkil eden 29/8/2006 tarihli taraflarca düzenlenen
tutanakta memur sendikalarının istekleri ve mutabık kalınan hususlar açıklanmamış,
Kamu İşveren Kurulunun önerileri saptanmakla yetinilmiştir. Tutanağı bazı sendika
temsilcilerinin imzalamadığı bazılarının ise muhalefet şerhi
koydukları görülmüştür.
Kurulumuzca 4688 sayılı yasanın 3/h ve 28 maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
Kurulumuza başvuran sendikaların başvuru dilekçelerinin de kapsamlı bulunmadığı,
sunulan belgelerin karar oluşturmaya yeterli olmadığı sonucuna ulaşıldığından,
taraflar sözlü açıklamada bulunmak ve sunabilecekleri yazılı kanıtlarını
ibraz etmek üzere sürenin kısalığı sebebiyle telefonla davet edilmiş, Kamu
Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) dışındaki taraflar heyetler halinde
gelerek açıklamada bulunmuşlar ve bazı ek belgeler sunmuşlardır.
29/8/2006 tarihli tutanakta Kamu İşveren Kurulunca 2006 yılında kamu görevlilerinin aylıklarına 2006 yılı içinde yapılan genel artışlara ilaveten birinci 6 aylık dönem için 1 Temmuz 2006 tarihinden itibaren enflasyon farkı olarak ( bu dönemde gerçekleşen %4.88 enflasyon oranı ile daha önce yapılan %2.5 oranındaki artış arasındaki fark olan ) %2.32 oranında; ikinci altı aylık dönem için gerçekleşecek enflasyon oranının %2.5'dan fazla olması halinde ise bu enflasyon oranı ile %2.5 arasındaki farkın aynı şekilde 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren enflasyon farkı olarak yansıtılması önerilmiştir.
2007 yılı artışlarıyla ilgili olarak iki alternatif sunulmuştur.
Birinci alternatif: 2007 yılının birinci ve ikinci altı aylık dönemlerinde en yüksek aylık alan kamu görevlisinin aylığında %2.5, en düşük Devlet memuru aylığında ise %4 oranlarında artış olacak şekilde zam yapılması ; yılın her bir yarısı için gerçekleşen enflasyon oranının %4 den yüksek olması halinde gerçekleşen enflasyon oranı ile %4 oranı arasındaki farkın ilk altı ay için 1/7/2007, ikinci altıncı ay için ise 1/1/2008 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde kamu görevlilerinin aylıklarında enflasyon farkı olarak yansıtılması şeklindedir.
İkinci alternatif: 2007 yılının birinci ve ikinci altı aylık
dönemlerinde tüm kamu görevlilerinin aylıklarında %2.5 oranında olmak üzere
yıllık %5.1 oranında genel artış olacak şekilde zam yapılması; yılın her
iki yarısı içinde gerçekleşen enflasyon oranının öngörülen %2.5 zam oranında
yüksek olması halinde, gerçekleşen enflasyon oranı ile %2.5 oranı arasındaki
farkın ilk altı ay için 1/7/2007, ikinci altı ay için 1/1/2008 tarihinden itibaren
geçerli olacak şekilde kamu görevlilerinin aylıklarına yansıtılması; bu genel
zamma ilaveten çeşitli adlar altında ek ödeme almayan personele ek ödeme
yapılmasını öngören 5473 sayılı Kanun'la 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye
eklenen Ek 3 üncü madde hükmü kapsamında ödenen 80 YTL'nin 2007 yılının Ocak
ayından itibaren 100 YTL, Temmuz ayından itibarense 120 YTL'ye çıkarılması
şeklindedir.
Yukarıdaki öneriler 7 Eylül 2006 günlü Uzlaştırma Kurulu toplantısında Kamu
İşveren Kurulu tarafından tekrar edilmiştir.
Memur-Sen Konfederasyonu tarafından verilen başvuru dilekçesinde;
- tüm memurlara %7 + %7'lik zam (enflasyon farkı dikkate alınmak kaydıyla) ile
- eşi çalışmayan memurlara 30 YTL aile yardımı, 10 YTL çocuk yardımı yapılması,
- ek ödeme ve döner sermayeden istifade etmeyen memurlara da 50+50 denge tazminatı
ödenmesi,
- 5 YTL olarak düzenlenmiş olan sendikalılık tazminat miktarının 10 YTL'ye çıkarılması
talep edilmiş,
- ayrıca en düşük ücret alan memurun eline ayda en az 1000 (bin) YTL geçecek
şekilde düzenleme yapılması
sözlü açıklamaları sırasında belirtilmiştir.
Kamu-Sen Konfederasyonu tarafından kurulumuza verilen başvuru dilekçesinde;
istekler konusunda bir açıklama getirilmemiş daha önceki safhalarda ileri
sürdükleri taleplerinde ısrar ettikleri gözlenmiş kurulumuzda
yaptıkları sözlü açıklamaları sırasında;
- tüm memurlara ilk altı ayda % 6, ikinci altı ayda %6 zam yapılmasını,
- enflasyon farklarının yansıtılmasını, daha önce 80 YTL olarak tazminat alan
memurlara ödenen denge tazminatına ilk altı ayda 135 YTL'ye çıkarılmasını, ikinci
altıncı ayda ise 55 YTL daha ilave yapılarak 190 YTL'ye çıkarılmasına,
- ayrıca geçim endeksleri göz önünde bulundurularak en düşük ücret alan memurun
eline en az ayda 1028 YTL (binyirmisekiz) geçecek şekilde düzenleme yapılmasını
istemişlerdir.
Her iki memur konfederasyonu yetkilileri Kamu İşveren Kurulunun 2006 enflasyon farkıyla ilgili ödeme tekliflerini ödeme tarihleri dışında benimsediklerini ancak ödemelerin her ay itibariyle yapılması gerektiğini talep etmişlerdir.
DEĞERLENDİRME
Her iki konfederasyon tarafından yasanın 28 inci maddesinde belirtilen hususlar dışında memurların çalışma koşullarının ve sendikal haklarının düzeltilmesi konusunda isteklerde bulunulmuştur. Ancak 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu madde 28 toplu görüşmelerin kapsamını nakti ve ayni yardımlarla sınırladığı için kurul raporunu madde 28 çerçevesinde hazırlamıştır. Bununla birlikte her iki konfederasyonun maddi konulara ilişkin talepler dışındaki Anayasa ve yasa değişikliği gerektiren demokrasinin temel ilkeleri doğrultusundaki siyasal, sosyal ve sendikal haklara ilişkin taleplerinin yetkili organlarca nazara alınması dileği kurulumuzca da benimsenmiştir.
2006 yılı enflasyon farklarının ödenmesiyle ilgili miktarlarda taraflar
arasında mutabakat mevcuttur. Bir kısım farkların geçmişe dönük oluşu nazara
alındığında ilk altı aylık farkın 1/7/2006 tarihinden itibaren ödenmesine
yönelik Kamu İşveren Kurulunun Önerisi yerinde görülmüştür. İkinci yarı yıl
enflasyon farklarının da 1/1/2007 tarihinden itibaren ödenmesi uygun bulunmakla
birlikte bu zammın 31/12/2006 tarihi itibariyle yapıldığı açıkça belirtilerek
2007 yılında yapılacak zam oranlarının belirlenecek bu miktara göre uygulanması
gerektiğinin açıklığa kavuşturulmasında fayda mülahaza edilmiştir.
2007 yılında yapılması gerekli artışlar tespit edilmeye çalışılırken yalnız
oran artırılması veya alt düzeyde maaş alan memurlara faklı oran uygulanıp ayrıca
denge tazminatı artırılarak alt ve üst düzey arasındaki ücret farklılığın giderilmesi
yoluyla işçilerle memurlar, memurlarla özel sektörde çalışanlar, benzer
işte çalışan, liyakat ve kıdemi aynı olmasına rağmen değişik kamu kuruluşlarında
çalışmaları sebebiyle farklı ücret alan kişiler arasındaki adil olmayan ve sosyal
barışı bozacak nitelik arz eden farklılıkların giderilmesinin mümkün olmayacağı
açıktır. Bu nedenle kapsamlı bir personel reformunun yapılması gerektiği
sonuç ve kanısına varılmıştır. Nitekim bu görüşün yaygın şekilde kabul edilmesi
üzerine hazırlanan kamu çalışanlarıyla ilgili yasal çalışmaların başlatıldığı
tasarının bazı sosyal taraflara gönderildiği görüşmeler sırasında öğrenilmiş;
içeriği kurulumuzca tam olarak öğrenilememesine rağmen böyle bir girişimin varlığı
memnuniyetle karşılanmıştır.
Kurulumuz üyesi prof. Dr. Tayfun AKGÜNER tarafından yazılan karşı oy gerekçesinin
2 no.lu bendinin a, b, c, d, e, f, g, fıkralarında açıklanan öneriler kurulumuzun
ortak görüşü olmakla birlikte gerekçemizde ayrıca tekrarına gerek görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan ve benimsenen tüm görüşlere rağmen mevcut koşul ve verilere, ülkemizde son yıllarda enflasyonun gösterdiği seyir ve değişik kuruluşların 2007 yılında öngördükleri enflasyon artış oranları ve 2006 yılından önceki dönemlerde enflasyonun yüksekliğinden doğan ve karşılanmayan geçmiş zararlar nazara alınarak kurulumuz çoğunluğunca aşağıdaki şekilde bir uygulama yapılmasının önerilmesi yerinde görülmüştür.
SONUÇ
1- Kamu görevlilerinin 2006 yılında yapılan genel artışlara ilaveten birinci altı aylık dönem için 1 Temmuz 2006 tarihinden itibaren enflasyon farkı olarak (bu dönemde gerçekleşen %4.88 enflasyon oranı ile daha önce yapılan %2.5 oranındaki artış arasındaki fark olan) %2.32 oranında; ikinci altı aylık dönem için gerçekleşecek enflasyon oranının %2.5 dan fazla olması halinde ise bu enflasyon oranı ile %2.5 arasındaki farkın aynı şekilde 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren memurlara en geç bir aylık süre içerisinde bir kerede enflasyon farkı olarak ödenmesine, ikinci altı aylık enflasyon farkının 31/12/2006 tarihi itibariyle mevcut ücretlere eklenmesi ve 2007 yılı ücret zamlarının belirlenecek bu miktarlara yapılmasının uygun olacağı,
2- 2007 yılında yetkililerce objektif kriterlere göre belirlenecek alt derecedeki memur maaşlarına ilk altı ay için %6, ikinci altı ay için %6, diğer memur maaşlarına ilk altı ay için %5, ikinci altı ay İçin %5 oranında zam yapılması, ilk altı ayda enflasyon %4 ü aşması halinde 1/7/2007 tarihi itibariyle ikinci altı ayda enflasyonun %4ü aşması halinde 1/1/2008 tarihinde enflasyon zam farkı olarak ücretlere yansıtılarak ödenmesinin (ücret zam farklarının tespitinde ilk ve ikinci altı aylarda %4'ü aşan %1 ve %2 oranındaki artışların memurların 2006 yılı öncesine ait enflasyon farklarından doğan zararlarının telafisi amaçlanmıştır.)
3- İkinci maddede zamma ilaveten çeşitli adlar altında ek ödeme almayan personele ek ödeme yapılmasını öngören 5473 sayılı Kanunla 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen 80 YTL'nin 2007 yılı ilk altı ayında 130 YTL, ikinci altı ayında ise 150 YT1 olarak ödenmesine, daha önce belli derecedeki memurlara uygulanan görev tazminatlarının kademeyle de olsa tüm memurlara yaygınlaşmasının sağlanması,
4- Kurumlar arasında farklılık arz ettiği açıklanan yardımların bir standarda kavuşturulması ve amacına uygun yapılması hususlarında önerilerde bulunması kurulumuzca bir muhalif oya karşı oy çokluğuyla kararlaştırılmıştır. 7/9/2006
BAŞKAN: Osman Güven ÇANKAYA
ÜYE : Prof.Dr. Alpaslan IŞIKLI (X)
ÜYE: Prof. Dr. Tayfun AKGÜNER
ÜYE: Prof. Dr. Sadık KIRBAŞ
ÜYE: Ali Nazım SÖZER
AYRIŞIK OY
Uzlaştırma Kurulu'nun yukarıda belirtilen kararına aşağıdaki gerekçelerle karşıyım.
Önerilerim aşağıdadır:
1. Bilindiği gibi, Anayasa'nın (2)'nci maddesi "Cumhuriyetin temel nitelikleri'"ni göstermekte ve bu nitelikler arasında "sosyal devlet" ilkesi yer almaktadır. Sosyal devlet, kişilere sadece temel hak ve özgürlükler sağlamakla yetinmeyen, aynı zamanda, onların insan gibi yaşamaları için gerekli olan maddi gereksinmelerini karşılamalarını da kendisine görev edinen devlettir. Başka bir deyişle, sosyal devlet, "sosyal adaleti gerçekleştiren", "kişinin ve toplumun refahını (sosyal refahını) sağlayan" ve "sosyal güvenlik hakkı tanıyan" devlettir. Sosyal devlet, sosyal adalet, sosyal refah ve sosyal güvenlik ayakları olan bir kavramdır.
1982 tarihli T.C. Anayasası'nm (2)'nci ve (5)'inci maddeleri ile (60), (61) ve (62)'nci maddeleri, Devletimize sosyal devlet ilkesinin gereklerini yerine getirme görevi vermiştir. Yurttaşlar, Anayasa'nın (70)'inci maddesine göre, kamu hizmetlerine girme hakkına (memur olma hakkına) sahiptirler. Ancak, Devlet, insanların yaşamaları için gerekli olan maddi gereksinmelerini karşılamalarım da kendisine görev edinmelidir. Bu görevin, devletin izlediği ekonomik politikalarla ya da maddi olanaklarının kısıtlılığı ile bir ilgisi olamaz. Çünkü, asgari geçim oranlan memurların ve işçilerin yaşam hakları ile doğrudan ilgilidir. Böylece sosyal adalet gerçekleştirilir ve memurlara adil (dengeli) bir ücret politikası ve paylaşım yöntemi uygulanır. Bu da yetmemektedir. Sosyal devlet ilkesinin emrettiği "sosyal refahın sağlanması" için, memur aylıkları bir refah payı da içermelidir. Bu noktalardan hareketle, Kamu İşveren Temsilcilerinin beyan ettikleri "devletin mali kaynaklarının yetersiz olduğu gerekçesi" kabul edilemez. Anayasa'nın (65)'inci maddesine dayalı bu gerekçe, insanların yaşam ve geçim hakkının, sosyal devlet ilkesinin önünü geçemez. Devletin bu konuda bir takdir yetkisinden de söz edilemez. Anayasa'nın (65)'inci maddesine dayanarak Devlet, sosyal devlet ilkesinin kendisine yüklediği ödevlerden kaçamaz. Üstelik, Basında çıkan haberlerden ve Maliye Bakanlığı yetkililerinden aldığımız bilgilere göre, Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun - miktar ne olursa olsun- bütçe fazlası vardır. Mali (parasal) yetersizlikten söz açılamaz. Kimi kaynaklardan pay ayrılarak ya da giderlerden kısılarak, gelir artırıcı önlemler alarak, memur aylıklarında yapılan artışları karşılamak olanaklıdır.
Öte yandan, Devlet, Anayasa'nın öngördüğü ya da Yasama Organı'nın kabul ettiği kamu hizmetlerini, düzenli ve sürekli bir biçimde yürütmek durumunda olduğu için, yeterli sayıda kamu personeli (memur) çalıştırmak ve onlara adil ve yeterli bir aylık ödemek zorundadır. Bu aylık, ülkedeki satın alma gücündeki değişiklikleri de içermelidir. Memurların aldıkları en az aylıkla, kamuda çalışan işçilerin aldıkları en az ücret arasında, memurların aleyhine büyük farklar vardır. Nitekim, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında, memurların sendikal haklarının geliştirilmesi ile "eşit işe-eşit ücret ilkesine dayalı bir aylık düzenin yaratılması" öngörülmektedir.
2. Aşağıda önerdiğim memur aylıklarındaki artış oranı, yukarıdaki gerekçeler dışında, aşağıda belirttiğim ilkeleri de yansıtmaktadır:
a. Aylıklar, en az geçim oranını (minimum living allowance'ı) yansıtmalıdır. Memurların vazgeçilmez sayılan sosyal ve kişisel gereksinmelerinin kendilerine ödenecek aylıklarla karşılanması gerekir. Bu nedenle, geçim endeksleri ile en az aylık arasında sıkı bir ilişki olmalıdır. Türkiye'de en az aylıkla, en az geçim endeksi arasındaki fark büyüktür. Çeşitli kuruluşlarımız tarafından bu endekslerimiz yayımlanmaktadır. Devlet Memurları Kanunu'nun (146/son) maddesi, memur aylıklarının en az ücretten aşağı olamayacağı, az olması durumunda aradaki farkın kendisine tazminat olarak ödeneceği yazılı olsa da, buradaki ölçüt en az ücret değil, en az geçim endeksleri olmalıdır.
b. Aylıklar, fiyat artışlarını ve dalgalanmaları (enflasyonu) izlemeli ve bu miktarın üstüne sosyal refah payı konmalıdır. Bu nedenle "echelle mobile- oynak merdiven- değişmeli aylık düzen" uygulanmalıdır. Her ne kadar, bugün Türkiye'de takdire dayalı ve yılda iki kez katsayı saptaması ile oynak merdiven uygulandığı ileri sürülebilirse de, bu yöntem eksiktir. Çünkü, enflasyon farkı altı ayın sonunda ve geleceğe yönelik ödenmekte; böylece, memurlara yapılan zamlar hep enflasyonun altında kalmaktadır. Bu nedenle fiyat artışları, kendi kendine işleyen bir yöntemle aylıklara yansıtılmalı, aylıklarda kendiliğinden (otomatik) artışlar yapılmalıdır.
c. Türkiye'de, 12 Nisan 2006 tarihi itibariyle, (2.143.206) memur vardı. Bugün de, anılan sayının iki milyonun altında olduğu belirtilmektedir. Bu memur sayısı çok değildir. En azından Avrupa Birliği ülkelerinin çoğunun, nüfusa göre çalıştırdığı memur sayısının altındadır. Örneğin, memur sayısı olarak bu oran Fransa'da (7,5), Almanya'da (5,3), İtalya'da ise, (3,9)'dur. Türkiye ise, anılan oran (3,2)'dir.
Üstelik, kamu görevlilerinin aldıkları aylıklar arasındaki "iç denge" de bozulmuştur. En fazla aylığı olan memurlar - yoksulluk sınırının üstünde aylık alanlar- (100 bin) civarındadır. Öteki memurlar ise, yoksulluk sınırına yakın ya da altında aylık almaktadırlar. Bunlar arasında, doktorlar, mühendisler, öğretmenler, hemşireler, jeologlar ve öbür genel idare hizmetleri sınıfında çalışan memurlar vardır. Oysa, aylık tutarın ortaya çıkmasında "memurun yeterliliği ve eğitim durumu" ile "memurun yaptığı görevin önemi ve sorumluluğu" esas alınmalıdır.
d. Bu iç denge dışında, memur aylıkları ile özel kesimde ödenen ücretler arasındaki "dış denge" de gözetilmelidir.
e. En düşük aylıklı memurun aldığı para ile, en yüksek aylıklı memurun aldığı para arasında kabul edilebilir bir fark olmalıdır. Oysa, Türkiye'de bu fark çok büyüktür. Bu durum üst düzey memur aylıkları ile alt düzey memur aylıkları arasında büyük bir uçurum yaratmaktadır. Memur aylıklarında yapılacak artışlar, bu uçurumu kabul edilebilir bir düzeye indirmeye yönelik olmalıdır. Başka bir deyişle, "aylık yelpazesi" nde büyük açıklıklar olmamalıdır.
f. Memur aylıkları, memurun görev yaptığı coğrafya bölgesine göre değişebilmelidir. Örneğin, pahalılık, kiraların yüksekliği, iklim ve yoksunluk bölgelerinde çalışma gibi kimi durumlar göz Önünde bulundurulmalıdır.
g. Memurların aile durumu da, gerçekçi bir bakışla ele alınmalıdır. Bu bağlamdaki ödemeler günün koşullarına uymalıdır.
3. Kamu İşveren Kurulu'nun, memur aylıkları açısından önerdiği artışlar
ve almış olduğu kararlar, hukuksal yönden sakattır. Çünkü, bu işlemin "neden"
öğesi hukuka aykırıdır. Kanımızca, bu karara dayanarak alınacak
Bakanlar Kurulu kararı da, eğer Kamu İşveren Kurulu'nun kararını aynen benimseyecek
olursa, ya da 4688 sayılı Kanunun (21)'inci maddesine dayanarak kurulan Yüksek
İdari Kurul'un kararlarını dikkat almazsa, hukuken sakat olacaktır. Çünkü,
idarenin bu konuda sahip olduğu takdir yetkisi, Yüksek İdari Kurulun almış
olduğu kararla ve idarenin kendi kendine sınırlaması yoluyla kısıtlanmış ve
anılan karar, Bakanlar Kurulu'nun memur aylıkları konusunda alacağı kararın
kapsamını ve gerekçesini önceden saptamıştır. Yüksek İdari Kurul, 09.06.2006
tarihli toplantı tutanağında, memur aylıklarının,
- "kamu görevlilerine günün koşullarında daha iyi bir yaşam sürmesini sağlamda"
- "liyakat ve kıdemi gözetmek",
- "adil, dengeli, kolay uygulanabilir ücret sistemi oluşturmak",
- "eşit işe eşit ücret ilkesiyle çeşitli statülerde aynı işi yapmakta
olan kamu çalışanları arasındaki ücret farklarının giderilmesi",
- "kurumlar arasındaki ücret düzensizliğinin giderilmesi"
- "kamu görevlilerine ödenen her türlü ücret, tazminat, ikramiye, harcırah,
yardım ve ödemelerin günün koşullarına uymayanların uygu duruma getirilmesi"
gibi
ilkeleri gözeterek saptanması gerektiğini kabul ve beyan etmiştir. Memur aylıklarına
ilişkin Bakanlar Kurulu kararı da, yukarıdaki ilkeleri dikkate almak ve bunlara
göre karar vermek durumundadır.
SONUÇ : Yukarıdaki gerekçelere dayanarak, 2007 yılının ilk altı ve ikinci altı
ayında, ayrı ayrı ve iki bölümde olmak üzere, sosyal refah payını da içerecek
biçimde, memur aylıklarında yapılacak artışların, en yüksek aylık alanlara
% 4 (yüzde dört), en düşük aylık alanlara % 7 (yüzde yedi) biçiminde olmasını
ve düşük aylık alanlara 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren (120), 1 Temmuz 2007
tarihinden itibaren (140) YTL mali denge tazminatı adıyla ek ödeme verilmesini;
belirttiğim nedenler çoğunluk kararına karşı olduğumu saygılarımla arzederim.
08.09.2006.
Prof.Dr. Tayfun Akgüner (X)
Uzlaştırma Kurulu Üyesi