Öğretmenin Terbiye (Tedip) hakkı nedir?
Bugünkü dosyamızda, Danıştay ve Yargıtay kararları doğrultusunda öğretmenin tedip hakkını ele alacağız
Terbiye (Tedip) hakkı, anne-baba, öğretmen, usta gibi çocuk üzerinde hakimiyeti bulunan kişilerin çocuğu "terbiye etme, uslandırma, yola getirme" yetkisi olarak tanımlanmaktadır.
12.10.2004 Tarihli ve 25611 Sayılı Resmi Gazete'de Yayımlanan Türk Ceza Kanununun "Kötü muamele" başlıklı 232. maddesi 2. fıkrasında; "(2) İdaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişiye, bir yıla kadar hapis cezası verilir." hükümleri bulunmaktadır.
Kanun maddesi, aile içinde ve eğitim ortamında bir uslandırma, yola getirme, terbiye etme, açıkçası bir cezalandırma hukuki düzenine yer vermiştir.
Görüldüğü üzere Kanun, "terbiye etme hakkını veya itaat ettirmek yetkisini" kötüye kullanarak şahsın sağlığına zarar vermeyi veya sağlığını tehlikeye sokmayı yani disiplin veya terbiye vasıtalarının kötüye kullanılması suç saymıştır.
Terbiye etmek veya disiplin altına almak amacıyla toplumun kabul ettiği bir terbiye veya inzibat vasıtasına başvurmak, disiplin altına alınacak kişinin sağlığına zarar vermediği veya onu bir tehlikeyle karşı karşıya bırakmadığı sürece, tedip vasıtaları kötüye kullanılmış olmaz; dolayısıyla suçtan da söz edilemez.
Bugün, bu konuda belki de evrensel olarak en çok tartışılan şey, "dayak atarak" düzene uydurmanın veya eğitmenin hukuk düzenimizde bir disiplin tedbiri veya terbiye vasıtası sayılıp sayılamayacağı konusudur.*
Kanun, tedip vasıtalarını belirleme yoluna gitmemiş olmakla birlikte, suçun maddi unsuru olarak failin fiilinden mutlaka bir zararın veya zarar tehlikesinin doğmasını gerekli görmüştür. Böyle olunca, eğer dayağın veya dayak atmanın şahsın sağlığına zarar verdiği, onu tehlikeye soktuğu kabul edilirse, Kanun'un dayağı bir disiplin veya terbiye vasıtası saymadığı, ama buna karşılık "cennetten çıktığı" düşünülerek şahsın sağlığına zarar vermediği, onu tehlikeye sokmadığı kabul edilirse, dayağı bir disiplin veya terbiye vasıtası saydığı sonucuna ulaşılacaktır.*
Bizce, oranı ne olursa olsun, dayak, insanda korku yarattığı, insanın beden sağlığı yanında özellikle ruh sağlığını bozduğu, sonuç olarak suçla ihlal edilen ve cezayla korunan hukuki değeri, yani kişinin içinde yetiştiği ortamın korkudan arındırılmasına ilişkin kamusal yararı ihlal ettiği içindir ki, hukuk düzenimizde muteber bir disiplin veya terbiye vasıtası olamaz.*
Kanun'daki terbiye hakkını kimler kullanabilmektedir?
Terbiye (Tedip) hakkını sadece belli kimseler kullanabilir. İdaresi altında bulunma, büyütme, okutma, bakma, muhafaza etme veya bir meslek ve sanat öğretme ilişkisi bulunan kimseler, örneğin, anne ve babalar, okullarda öğretmenler, atölyelerde ustalar vs. terbiye hakkını kullanabilmektelerdir.
Kardeşler ve diğer yakın akrabaların ve kocanın da karısı üzerinde Terbiye (Tedip) hakları bulunmamaktadır; dolayısıyla bu kimseler Terbiye (Tedip) hakkını kullanamazlar.
Terbiye (Tedip) hakkı ile ilgili hem Danıştay'ın hem de Yargıtay'ın kararları bulunmaktadır.
1- Yaptığımız araştırmada orijinal metnine ulaşamadığımız devletin resmi internet sitelerinde de kısa özeti yer alan Danıştay 2. Dairesinin 27.12.1978 tarihli ve 2724/2669 sayılı kararında özetle; Sağlık raporu gerektirmeyecek bir şekilde öğretmenin öğrencisini dövmesi, disiplini sağlama ve terbiyevi nitelikte olup suç değildir. Bundan dolayı karar ittihazına mahal olmadığı hükmüne varılmıştır.
Bu karara Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığının internet sitesi güncellenmeden önceki halinde yargı kararı/okul öğrenci bölümü 2. sırasında yer verilmiştir. Görmek için tıklayınız.
Yine aynı karara Ankara Milli Eğitim Müdürlüğünün internet sitesi güncellenmeden önceki halinde yargı kararı/okul öğrenci bölümü 2. sırasında yer verilmiştir. Görmek için tıklayınız.
2- Yine Yaptığımız araştırmada orijinal metnine ulaşamadığımız Yargıtay 3. Ceza Dairesi 22 Eylül 2014 tarihini taşıyan kararında; Evden kaçan kızına tokat atan babanın yargılandığı davada babanın "tedip (terbiye verme) hakkını" kullandığı görüşünü savunarak beraat kararı vermiştir. Olay tarihinde 16 yaşında olan ve birden fazla kez evden kaçan kız çocuğu, kendisine tokat atan babası hakkında şikayetçi oldu. Baba hakkında Küçükçekmece 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nde, "Kasten yaralama suçunun altsoya karşı işlenmesi halinde, şikayet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır" hükmüne göre 6 aydan 1,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Mahkeme, babanın kızına attığı tokadı "tedip hakkı" kapsamında görerek beraat kararı verdi. Ancak Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı, kararı Yargıtay'da temyiz etti. Başsavcılık, babaya ceza verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasını istedi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, temyiz talebini reddetti. Yargıtay kararında şöyle denildi:
"Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre o yer cumhuriyet savcısının temyiz itirazının reddiyle hükmün isteme aykırı onanmasına oybirliğiyle karar verildi." Görmek için tıklayınız.
3- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2013/7321 E. , 2014/3516 K. ve 30.01.2014 tarihli kararında; Baba tarafından tokat atan oğulun adli raporda sağ boyunda laserasyon, sol ensede ekimoz izlerine rastlandığı gerekçesiyle beraatine karar veren Mustafakemalpaşa Sulh Ceza Mahkemesinin kararını bozmuştur. Görmek için tıklayınız.
4- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2013/31114 E. , 2014/16870 K. 30.04.2014 tarihli kararında; Öğretmenin öğrencisi olan mağduru aldığı nota itiraz etmesi ve ardından çıkan sözlü tartışmada saygısızca davranışlar içerisine girmesi nedeniyle, tahrik altında tedip sınırlarını aşacak şekildeki eylemi ile yaraladığı, dosya kapsamı, olayın akabinde alınan ve ''sol arka uyluk altında 1X10 cm. kızarıklık, sol kulakta ağrı tarifliyor, sol kulak kepçesi hiperemik ve kulak zarı saat 7 hizasında perfore'' şeklinde bulgular içeren doktor raporu, tanıklar Şerafettin ve İsmail'in dolaylı, tanıklar Rıdvan ve Ömer'in doğrudan anlatımları ve sanığın tevilli ikrarı ile anlaşılmakla sanığın atılı suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar veren Konya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin kararını bozmuştur. Görmek için tıklayınız.
5- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2014/8183 E. , 2014/31489 K. 25.09.2014 tarihli kararında; Sanığın müştekiye sopayla vurduğunu kabul etmesi müştekinin değişmeyen beyanları ve uyumlu adli raporuna göre sanığın suçunun sübut bulduğu gözetilmeden sanığın eylemini tedip hakkı sınırlarında işlediğinden bahsedilerek yasal olmayan gerekçe ile beraatine karar veren Dörtyol(Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin kararını bozmuştur. Görmek için tıklayınız.
6- Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 2015/4916 E. , 2015/6926 K. 08.10.2015 tarihli kararında; Sanığın oğlu olan mağduru tokatlamak suretiyle basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralaması şeklindeki eyleminin, terbiye ve tedip hakkı sınırlarını aştığı gözetilmeden yasal olmayan ve yetersiz gerekçe ile beraatine karar veren Gökçeada(Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesinin kararını bozmuştur. Görmek için tıklayınız.
7- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2012/21323 E. , 2012/28934 K. 05/12/2012 tarihli kararında; Sanığın zaman zaman kendilerine demir cetvelle, tokatla, bazen de tekme ile vurduğunu, kafalarını birbirlerine çarptığını beyan etmeleri ve anlatımlarının da birbirlerini doğrulaması karşısında, bu eylemlerin tedip hakkı sınırlarını aştığı gözetilmeden ve mağdurların anlatımlarına neden itibar edilmediği açıklanıp tartışılmadan, yasal olmayan ve yetersiz gerekçe ile beraatine karar veren yerel mahkemenin kararını bozmuştur. Görmek için tıklayınız.
8- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2000/4-11 E. , 2000/30 K. 22.2.2000 tarihli kararında; "Öğretmenlerin öğrenciler üzerinde eğitim içi disiplinin sağlanması yönünden terbiye ve itaat ettirme hakları bulunmaktadır. Ancak, bu hak disiplin cezası vermek ile bedensel zarara yol açmayacak şekilde örneğin kulak tutmak, tek ayağı üzerinde durdurmak gibi davranış biçimleriyle sınırlı olup hiçbir zaman etkili eylemde bulunmayı kapsamaz. O halde öğretmenlerin terbiye hakkını kullanmaları onlara öğrenciyi dövme hakkı vermeyeceğinden, somut olayda mağdureye cetvelle vuran sanığın etkili eylem kastının olmadığından söz etmek de olanaksızdır." tespitlerinde bulunmuştur. Görmek için tıklayınız.
Bu kararları çoğaltmak mümkündür karalarda kısaca tedip ve terbiye hakkı olduğu fakat basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralama sonucunda tedip ve terbiye hakkı sınırının aşıldığı ifade edilmektedir.
* Dr. Metin FEYZİOĞLU- Terbiye ve İnzibat Vasıtalarını Kötüye Kullanma ve Aile Bireylerine Karşı Fena Muamelede Bulunma Suçları - Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, cilt 50, 2001, sayı 1, ss. 41-53.
Ahmet KANDEMİR