Stajyerlerden, avukatlık sınavının yapılmasına dair itiraz...
TBB, avukatlık sınavının kaldırılmasına karşı
Avukatlık Sınavının Yapılmasına Yönelik İtirazlarımız:
Öncelikle avukatlık sınavını, Hakimlik ya da TUS sınavlarıyla karşılaştırmamak gerekmektedir. Tıp bitiren öğrenci doktor olur. Hukuk bitiren öğrenci de avukat olur. Ancak bunun sonrasında sınava girerek doktor, uzmanlık alanı belirleyip mertebesini arttırabilir. Aynı şeklide bir avukat da sınava girerek hakimlik mertebesine ulaşabilir. Sınav özellikle mertebe belirlemeye yönelik bir sınav olacaksa, bütün avukatlara uzmanlık alanı veya mertebe verilecekse sınavdan başarısız olanlar da danışman avukat gibi alt kademe bir avukat olacaksa bu sınavı destekliyoruz. Ancak avukatlık mesleğini yapmak sınava bağlanırsa bu, okuduğumuz zamanda harcadığımız emeklerin boşa gitmesi demektir. Bu da Anayasanın 10. ve 48. maddelerine aykırılık teşkil edecektir.
Avukatlık sınavı, Türkiye Barolar Birliği tarafından ilk olarak 2001 yılında yapılmak istenmiştir. Fakat 2001 yılında Türkiye Barolar Birliği bu sınav için gerekli çalışmaları yapamadığı için zaten bu sınav imkansız hale gelmiş ve TBMM tarafından çıkarılan bir geçici madde ile sınav 2006 yılına ertelenmiştir. Şimdi 2006 yılına gelmemize rağmen Türkiye Barolar Birliği sınava yönelik hiçbir altyapı çalışması yapmamıştır.
Örnek verecek olursak; baroların büyük bir çoğunluğunda staj eğitim merkezleri kurmamıştır. Hukuk fakültelerinde ise sınavında çıkacak muhtemel soruların %40'lık kesinini oluşturan ?avukatlık hukuku? konusuna yönelik hiçbir ders okutulmamaktadır. İki üç baro dışında bu derslerin okutulduğu hiçbir kurum yoktur. Ayrıca barolar bu konu ile ilgili üzerine aldığı eğitim video cd'si dağıtma görevini de yerine getirmemiştir.
Kuşkusuz bu anlattıklarımız, sınava girecek adaylar arasında eşitsizliğe sebep olacaktır.
Bugün Barolar Birliği ısrarla sınav istemektedir; ancak bu sınavın yapılmasına yönelik hiçbir alt yapı yaratmamıştır. Burada akıllara gelen soru şudur: Avukatların kalitesini arttırmak için onlara daha çok şey öğretmek varken neden sınav gibi bir salt eleme aracına başvurmuştur ve bu ısrarla istenmektedir? Üstelik adayın sınavı kazanamaması halinde bu sınavların adaya hiçbir eğitim verilmeden üst üste 6 kez tekrarlanmasındaki yarar nedir?
Avukatlık bir serbest meslektir ki bu özelliğini de yine avukatlık kanununun ilk maddesinden almaktadır. Anayasanın 48.maddesinde ise herkesin dilediği alanda çalışma ve özel teşebbüs kurma özgürlüğüne sahip olduğu belirtilmiştir.
Avukat; bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder. Bu bağlamda avukatların mesleğe alınması Barolar Birliğinin düzenlediği bir sınava bağlanmamalıdır. Tartışılmakta olan sınavın yetkisiz bir kurum tarafından yaptırılmakta olduğunu düşünüyoruz. Hatta bağımsızlık ve serbestlik ilkesine dayanan bir meslek, ÖSYM'nin düzenlediği sınavına girmeye hiç tabi tutulmamalıdır.
Avukatlık mesleğinde çok bilmenin bir önemi yoktur. Bu meslekte önemli olan doğru bilgiye zamanında ulaşmaktır. Bu nedenle sınavda adayın bilgisine yönelik sorular sorulması, hadiseye ters düşecektir. Bu nedenle böyle bir sınavın yapılmasında mesleki yeterliliğin ölçülmesi açısından hiçbir yarar yoktur.
Sınavda sorulacak muhtemel sorular, açısından biz stajyerlerin hiçbir bilgisi yoktur. Doktrinlerin, içtihatların tartışıldığı hukuk alanında mutlak bir doğru yoktur. Bunun yanında kanunların ve kitapların anlattıklarına ters düşen birçok uygulama vardır. Örneğin; Uygulamada istinaf mahkemesi bulunmamasına rağmen, kurulacağı için derslerde istinaf mahkemesi okutulmaktadır. Avukatlık sınavında hükümlere karşı müracaat tarihleri hakkında bir soru gelmesi haline bu sorunun cevabının ne olacağını Barolar Birliği de bilmemektedir.
Sınavı amaç açısından değerlendirmek istersek; bu sınav ölçü değildir; Olamazda. Kimse yüz tane soruya doğru cevap verdi diye avukatlık mesleğine alınmamalıdır. Ayrıca 69 alan AVUKATIN işsiz kalması; 70 alan AVUKATIN avukat olması da hakkaniyetli bir çözüm değildir. Bu sınavdaki amaç ?kalite? olarak gösterilse de bu sınav, arasında hiç de kalite farklı bulunmayan insanlardan bir kısmının elenmesine neden olacaktır. Dolayısıyla, avukatlık sınavını düzenleyen hükümlerin lafzının aksine, hedeflenen şey NİTELİK ARTIRMA DEĞİL, NİCELİK AZALTMADIR.
Sadece avukat sayısının azalmasında devletin ve milletin hiçbir menfaati yoktur. Hatta avukat sayısının azalması, savunma hakkının ve avukatlar arasındaki rekabetin azalmasına, dolayısıyla kalitenin azalmasına neden olacaktır. Baroların kaliteli olarak tabir ettiği sınava tabi olmayan birçok avukat, rekabet ortamı dışında kalacaktır.
Şunu da belirtmek gerekir ki mesleki kariyerini ispatlamış avukatların, barolardan sınavın yapılmasına yönelik bir talepte bulunmayarak bu tartışmadan uzak kalmışlardır. Hatta onlar yapacak birçok işleri olduğu için bu konu ile hiç ilgilenmemişlerdir.
Barolar Birliği, meslekte kalitenin düştüğünü dile getirmiştir. Ancak bunun sorumlusu stajyerler değil avukatlar ve barolardır. Avukatların kalitesi düşükse barolar birliği buna sınavdan başka bir çözüm bulup, öncelikle avukatlara yönelik kaliteyi artıma faaliyeti içinde olmalıdır.
Sayın Özok, avukatlık sınavının çözüm olmadığını, ancak bir yerden başlanması
gerektiğini dile getirmiştir. Başlanacak yer stajyerler değildir. Daha
avukatlık mesleğine başlamamış bir kişinin kalitesiz damgası yemesi doğru
değildir. Çünkü avukatlık, tecrübe ile kazanılan bir meslektir.
Ayrıca stajyer avukatlar staj dönemlerinde birçok davaya giriyor ve birçok kararda
etkili oluyor. Bu durumda staj bittikten sonra avukat olamayan stajyerin yaptığı
işlemlerin yetkisiz kişiler tarafından yapılması nedeniyle sakat olması ve yargılamanın
yenilenmesi gündeme gelecektir.
Sayın Özok; avukatlık sınavının kaldırılmasını tarihi bir hata olarak değerlendirmiştir. Ancak sınavın çözüm olmadığını da eklemiştir. İkisinin arasında büyük çelişki vardır. Sınav çözüm değilse neden hukuk gençliğini ateşe atmak isteniliyor?
Türkiye Barolar Birliği, bu haksız sınavın yapılmasını ısrarla istemekte; alt yapısını hazırlamadığı bu sınavla stajyerleri ateşe atmaktadır. Türkiye Barolar Birliği Başkanımızın stajyerleri hedef alan, bu olumsuz ve ısrarlı davranışlarının sebebini anlamak mümkün değildir. Geleceğin başarılı hukukçuları da onu her zaman bu özelliği ile anacaklardır.
Barolar Birliği ve Sayın Özok istemese de stajyer avukatlar; daha avukat ünvanlarını almadan, hayatlarının en büyük hukuki mücadelesini Türkiye Barolar Birliği karşısında vererek, ruhsatlarını sınavsız olarak alacaklardır. Bu avukatların haklarını yemek; onların avukatlık mesleğine kabul edilmemesinden fayda sağlamak çok da kolay değildir. Bu sınav tartışmaları içinde zaten stajyer avukatlar, barolar karşısında iyi birer avukat olduklarını da ispatlamışlardır.
Sınavın gereksizliği hakkında daha fazla açıklama gerekirse; TBMM Adalet Alt Komisyonu'nun raporunda geçen sebepler de konuyu aydınlatmaya yeterli olacaktır:
İlk sınava girip başarılı olamayan aday, yeni bir tahsile ve yeni bir staja mecbur olmamasına rağmen bu imtihanların tekrarındaki faydanın ne olduğu anlaşılamamakta, ayrıca Anayasanın ?Kanun önünde eşitlik? ilkesini düzenleyen 10 uncu maddesiyle, sınava tabi tutulan kişi meslek seçme hakkından kısıtlanmış olduğundan ?Çalışma sözleşme hürriyeti? başlıklı 48 inci maddesine göre bu sınav, Anayasaya aykırılık teşkil etmektedir.
Avukatlık müessesesine, 2001 yılında çıkarılan 4667 sayılı Kanunla giren bu sınav mecburiyeti, uygulamada herhangi bir yarar sağlamamaktadır. Ayrıca avukat, sınavını her gün müvekkiline karşı vermekte ve başarı gösteremeyenler zaten kendiliğinden tasfiye olunmaktadır.
Hukuk fakültesini bitiren, ayrıca bütün mahkemelerde staj görüp, o mahkemelerin hakimlerinden de yeterlik belgesi alan, bundan sonra, beş yıl kıdemi olan bir avukat nezdinde altı ay süre ile staj yaparak, ilgili avukattan kanuni ve mesleki şartları haiz olduğu yolunda belge almaya hak kazanan ve hatta avukat yanındaki bu stajın belli bir bölümünü tamamladıktan sonra, o avukat nezaretinde bir kısım mahkemelerdeki davalara giren, yani fiilen avukatlık yapan bir adayın sınava tabi tutulması doğru değildir ve lüzumlu da değildir.
Meslekte kaliteyi ilke ve amaç edinmiş olan Türkiye Barolar Birliği'nin, bu amacını gerçekleştirmek için sınavdan daha başka araçlar araması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü stajyerler ve hukukçular tarafından birliğin kalite anlayışı, sadece avukat sayısı olarak anlaşılmaktadır. Bu sınavın yapılmak istenmesinin asıl nedeni tutarlı bir savunma ile gösterilmediği takdirde bu sınavı kabul etmemiz mümkün değildir.
Saygılarımızla, 21/11/2006
Stajyer Avukatlar Topluluğu
Stj.Av. Ali Onur YALÇIN