Kadınların kazanılmış hakları yok sayılıyor
Boşanmaları Araştırma Komisyonu'nun hazırlayıp Meclis'e sunduğu rapora tepkiler devam ediyor. Kadın örgütleri "Kadınların haklarını yok sayan, çocukların haklarını gasp eden komisyon raporunu tanımıyoruz" açıklamasını yaptı
Çiğdem Yılmaz
TBMM Boşanma Komisyonu'nun hazırladığı rapora tepkiler sürüyor. Raporda kadın ve çocuklarının hakların gasp edildiğini vurgulayan kadın örgütleri, "Alınan kararlar kabul edilebilir değildir. Bu kadını yok saymaktır. Komisyon kararlarını tanımıyoruz" dedi. Kadın örgütlerinin tepkileri şöyle:
Gülsüm Kav (Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi): "Böyle bir komisyonun kurulması başlı başına bir hata. Çünkü komisyonda çözüm diye sunulan aslında kadınların laiklikten uzaklaştırıp hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasından başka bir şey değildir. Kadın cinayetlerin binde 400 arttığı bir dönemde bu cinayetlere yönelik bir önlem almak yerine aile bütünlüğünü korumaya dair önlemlerin alınması hiçbir şey ifade etmiyor. Kadınlar zaten boşanmak istediği için ya da kendi kararlarını aldığı için öldürülüyor. Kadın korunmadığı sürece aile zaten korunmaz. Bu noktada hangi aile bütünlüğünden söz ediyoruz? Böyle bir komisyon kurulurken kadınların uğradığı şiddetin hiçe sayılması ne kadar doğru? Kanayan yaranın görülmeyip, boşanmaları önlemek güdüsüyle kurulan bu komisyonu tanımıyoruz ve eleştiriyoruz. Alınan kararlar çağdışı. Diğer taraftan çocuk istismarının zaten fazlası ile yoğun olduğu bir coğrafyayız. İstismara uğrayan çocuğun evlendirilmesini düşünmek mantığa aykırıdır. Bu kararlar çocuk yaştaki evliliğin önünü açmaktan başka bir şey değildir. Soruna çözüm bulmak yerine, sorunu ağırlaştıracak ve soruna zemin kazandıracak bir yaklaşım var. Biz yıllardır bunlar için mücadele ederken birilerinin kalıp bu mücadeleyi törpülemesine izin vermeyeceğiz. Sorunlu ve reddedilmesi gereken bir rapordur, tanımıyoruz."
'Erken evliliklere yol açar'
Canan Güllü (Kadın Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı): "15 yaşından çocukların resmi nikahla evlendirilmesine izin verilmediği için bu durumda hoca nikahı olacak. Söz konusu bu evliklerin de 5 yıllık bir takibinin yapılacağı söyleniyor. 5 yıllık takibin yapılacağını söylemek bile bu evliliğin kendi içinde bir önleminin olmadığını gösteriyor. Bunun yanı sıra bu tip kararlar erken yaştaki evliklere referans olacaktır. Alınan kararları önümüze engeller ören bir öneri listesi olarak görüyorum. Evliliklerin sürdürülmesi için arabuluculuktan söz ediyorlar ve Hollanda ve Almanya örneklerini veriyorlar. Türkiye'nin zemini arabuluculuğa müsait değil. Kaldı ki bu arabuluculuk yetkisinin hakimlere verilmesi de tamamen yanlıştır. Diğer taraftan da aile bütünlüğünün devamı için Diyanet tarafından verilen danışmanlardan söz ediliyor. Kim bizim bu tür danışmanlık hizmetlerimizi yapanlar? Tıp doktorları, sosyal hizmet yetkilileri, pskiloji okuyanlar ya da psikaytristlerdir. Din danışmaları getirilerek, dinsel bir korku yaratılmak isteniyor. İslam dini korku dini haline getirilmeye çalışılıyor. Yıllardır kadınlar için verdiğimiz mücadele ve kadınların kazanılmış hakları hiçe sayılıyor. Kadınların haklarını yok, çocukların haklarını gasp eden bu komisyon raporunu tanımıyoruz."
Aydeniz Alisbah Tuskan (İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi): "Raporda kadınların kazanılmış haklarının geri alınması söz konusu. Cumhuriyet ile birlikte kadınlar kazandıkları hakları bu raporla kaybedecekler. Bunların böyle olması din devletine doğru gidişatı gösteriyor. Raporun elle tutulur tek bir tarafı yok. Bir taraftan istismara uğrayan çocukların istismar edenle evlendirilmesi, diğer taraftan ailede arabuluculuk. Tüm bunlar hukuku yok saymaktır. Biz yıllardır istismar edenin ceza alması için uğraşırken raporla birlikte istismar edenin evliliği söz konu ve evlilik 5 yıl boyunca iyi gittiği taktirde cezasının kalkacağı söyleniyor. Birilerinin siyasi görüşlerine göre bir şeyler şekilleniyor. Bu durumda bizi devlet olarak, geri götürmekten başka bir şey değildir. Eğer bir rapor hazırlanacak ise bu durumda, baroların, sivil toplum örgütlerinin, kadın komisyonların görüşleri alınmalıdır. Hukukun olduğu yerde din olmamalıdır. Söz konusu raporu da tanımıyoruz."
Mor Çatı: Utanç sertifikası göndereceğiz
Mor Çatı da bir açıklamayla raporu sert bir dille eleştirdi:
"Meclis Araştırması Komisyonu'nun geçtiğimiz gün hazırlayıp Meclis'e sunduğu rapor ile kadın ve çocuk haklarının çok büyük ölçüde tırpanlanmak ve gasp edilmek istendiğini endişeyle görüyor, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı olarak bu duruma seyirci kalmayacağımızı ve sürecin takipçisi olacağımızı duyuruyoruz. İstanbul Sözleşmesi'nin ilk imzacısı olmakla övünen Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kadın ve çocuk hakları konusunda atması gereken ileri adımları atmak yerine, TBMM Boşanma Komisyonu'nun hazırladığı rapor eliyle sahip olunan hakları geri almak için üstün çaba göstermektedir. Çocukların tecavüzcülerle evlendirilmesinin önünü açan, şiddete maruz kalan kadınlar için hayati önem taşıyan koruma kararlarını alma olanağını mesai saatleri ile sınırlamak isteyen ve delil şartı getiren, erkeklerin mağdur olduğu gerekçesiyle kadınlara verilen nafakaları süreye bağlayan ve kadınların yıllardır mücadele ederek kazandığı daha birçok hakkı gasp eden bu raporu hazırlayan ve onaylayan Komisyon üyelerine birer 'Utanç Sertifikası' gönderdiğimizi ve onları bu utanca layık gördüğümüzü Mor Çatı olarak kamuoyu ile paylaşıyoruz