330 kişilik darbe girişimi iddianamesi kabul edildi

Darbe girişimine katıldıkları gerekçesiyle Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ve Topçu ve Füze Okul Komutanlığında görevli 330 kişinin şüpheli olduğu iddianamede 9 maktul, 10 maktul yakını ve 113 mağdur yer aldı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 22 Aralık 2016 19:41, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
330 kişilik darbe girişimi iddianamesi kabul edildi

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin Ankara'daki dördüncü iddianamede tamamlandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, darbe girişimine katıldıkları gerekçesiyle Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ve Topçu ve Füze Okul Komutanlığında görevli 330 kişinin şüpheli olduğu iddianamede, 9 maktul, 10 maktul yakını ve 113 mağdur yer aldı.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, şüphelilerin "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" ve "Nitelikli kasten öldürme" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının yanı sıra "Terör örgütü üyesi olmak" ve "Nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs" suçlarından ayrıca hapis cezasına çarptırılmaları istendi.

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde Polatlı'da hayatını kaybeden Yasin Yılmaz, Lokman Biçinci, Hasan Yılmaz, Ali Anar, Ümit Güder, Özkan Hekin, Samet Cantürk, Emrah Sapa ve Ömer Takdemir'in maktul olarak kaydedildiği iddianamede, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Genelkurmay eski 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Emekli Korgeneral Mehmet Şanver'e "müşteki" olarak yer verildi.

İddianamede, aralarında eski Topçu ve Füze Okul Komutanı Tümgeneral Osman Ünlü, eski 58. Topçu Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Aygün, eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Teşkilat Şube Müdürlüğünde görevli Kurmay Albay Bilal Akyüz ile farklı rütbelerde görevli 330 şüpheli bulunuyor.

Anadolu Ajansı Yayınlarının "15 Temmuz 2016, Dakika Dakika FETÖ'nün Darbe Girişimi" isimli kitabındaki görüntülere de iddianamede yer verildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin daha önce üç iddianame hazırlayıp mahkemelere göndermişti.

Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine katıldıkları gerekçesiyle Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ve Topçu ve Füze Okul Komutanlığında görevli 330 kişi hakkında 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis talebiyle hazırlanan iddianamede, şüphelilerden Topçu Er Eğitim Tugay Komutan Yardımcısı Albay Selçuk Serhat Pesek'in, darbecileri taşıyan araçlar kışladan çıkarken "Önünüze çıkan engelleri aşın. Polis ve halka ateş edin" emirleri verdiği belirtildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hazırlayıp Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdiği iddianamede, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünce ülke çapında anayasal düzene karşı gerçekleştirilmeye çalışılan hain darbeye teşebbüs faaliyetlerinin parçası olarak şüpheli, dönemin 58. Topçu Tugayı Komutanı Tuğgeneral Murat Aygün'e ve dolayısıyla 58. Topçu Tugayında ona bağlı örgüt üyelerine Ankara'daki 10 ayrı kavşağın trafiğe kapatılması ve Telekominikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ile TÜRKSAT'ın ele geçirilmesi görevi verildiği kaydedildi.

Bu sözde görev kapsamında, şüphelilerden Aygün tarafından saat 21.33 sularında Tugay Harekat Merkezinde yapılan toplantıya bazı şüphelilerin katıldığı belirtilen iddianamede, Aygün'ün "TSK'nın yönetime el koyduğu, sıkıyönetim ilan edildiği, birliklere Ankara'da emniyet asayiş görevi verildiği" şeklinde açıklamalar yaptığı kaydedildi.

Aygün'ün, bu sözlerin ardından daha önceden el yazısıyla yazdığı, Tugay teşkilat yapısına uymayan yeni oluşturulmuş "görev yeri, personel isimleri ve araç sayısı" gibi hususları içeren kağıt verdiği bildirilen iddianamede, bu kağıt parçasını alan birlik komutanlarının görev kapsamında kendi birlik oluşumunu sağlayarak ve yeni oluşturulan diğer birliklere gidecek personelleri de göndererek hazırlık yaptıkları, kışladan çıkarak, Ankara'ya doğru yol aldıkları anlatıldı.

Ankara girişi Yapracık yokuşu mevkisinde yolun polis ve halk tarafından kapatıldığı, ülke genelinde darbeye teşebbüsün başarısız olduğu, bu nedenle darbecilerin ilerleyemedikleri ifade edilen iddianamede, bir kısım birliklerin burada sıkışıp kaldığı, bazılarının bir süre bekledikten sonra Polatlı'ya dönüşe geçtikleri ve Basri/Yassıhöyük bölgelerinde yakalandıklarına yer verildi.

İddianamede bazı birliklerin, konvoyun gerisinde kalmaları nedeniyle Polatlı Kargalı köyü ayrımındaki hızlı tren köprüsü mevkisinde, bir kısmının ise Polatlı Merkez Dörtyol Kavşağı öncesinde durdurularak yakalandıkları, bazılarının da 58. Topçu Tugayı'na ara yollardan döndükleri anlatıldı.

- "Aynı cümlede geçen açıklamayı duymamaları imkansız"

Şüpheli Tuğgeneral Aygün'ün darbe girişimi gecesi 21.33'te Tugay Harekat Merkezinde yaptığı toplantıda "TSK yönetime el koydu, sıkıyönetim ilan edildi" dediği, toplantıya katılan şüpheli birlik komutanlarının ise "sıkıyönetim ilan edildi" şeklindeki açıklamayı duyduklarını beyan ederken, "TSK'nın yönetime el koyduğuna" ilişkin açıklamayı duymadıklarını iddia ettikleri bildirilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:

"Aynı cümle içerisinde geçen bu açıklamayı duymamalarının imkansız olduğu ve aynı ortamı paylaşan şüphelilerin böyle önemli ve hayati bir bilgiyi birbirleriyle ve birlik personelleri ile paylaşıp açıklamalar yaptıkları şüpheli Murat Aygün, Selçuk Serhat Pesek ve diğer birçok birlik komutanı ve birliğe dahil personelin savunmalarından anlaşılmıştır. Kaldı ki toplantıya katılan ve sözde görev verilen şüphelilerin rütbe ve eğitim durumları dikkate alındığında, Anayasa ve yasalarca sıkıyönetim ilanının hangi usul ve şartlara tabi olduğunu, TSK'nın meri yönergeleri gereği silah, teçhizat ve mühimmat alan birliklerin kışla dışına çıkmasının usul ve esasları gibi hususları bilebilecek durumda bulundukları aşikardır. Ülkemizde uzun yıllardır yaşanan terör saldırıları nedeniyle füze birliği olarak yapılandırılmış bir özel tugaya terör saldırıları dolayısıyla Ankara'da görev verilmesinin ilk bakışta hayatın olağan akışına ve günlük hayat tecrübelerine aykırı bulunduğu ve şüphelilerce bu hususların doğruluğunun basit bir araştırmaya bile gerek duyulmadan teyit edilebileceği kanaatine varılmıştır."

İddianamede kışladan ilk aracın 15 Temmuz saat 23.39'da, son 45. aracın ise 16 Temmuz'da 00.21'de çıktığı ifade edilerek, şunlar kaydedildi:

"Sayın Başbakanın ve Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamalarının sırasıyla saat 23.05 ve 00.26 sularında basına yansıdığı, şüphelilerin büyük çoğunun üzerinden ele geçen cep telefonlarının internet erişimi olan telefonlar olduğu, iletişim tespitlerinin incelenmesinde internet bağlantılarında yoğun veri akışlarının bulunduğu, ayrıca gerek Tugay Harekat Merkezinde gerekse tugay içerisinde birçok yer ve odada televizyon bulunduğu, buralardan şüphelilerin basına yansıyan açıklamaları izleyebilecek durumda oldukları, hatta birlik hazırlıkları yaparlarken batarya gazinolarında içtimaların alındığı, dolayısıyla buralardaki televizyonlardan basına yansıyan haberleri ve açıklamaları izleyebilecek durumda oldukları ve bazı şüphelilerin izlemelerine karşın kışladan çıkış yaptıklarının belirlendiği ve yine diğer birlik personelleri ile şüphelilerin eş, arkadaş ve akrabaları gibi yakınlarınca telefon ile aranılarak yaptıkları görüşmelerde hain bir kakışma olduğu, sözde sıkıyönetim ilan edildiği yönünde bilgiler verdikleri birçok şüpheli ve tanıklarca ikrar ve beyan edilmiştir."

- "Polis ve halka ateş edin"

Araçlar kışladan çıkarken şüpheli Selçuk Serhat Pesek'in "Önünüze çıkan engelleri aşın. Polis ve halka ateş edin" gibi emirler verdiği aktarılan iddianamede, birliklerin sözde görev yerlerine intikal için durmadan yollarına devam ettikleri bildirildi.

İddianamede, Ankara'ya doğru yol alırken diğer araçların korna çalarak, bağırarak, el işaretleri yaparak darbecileri protesto ettikleri, özellikle Temelli çıkışında halkın yolu kestiği ve darbecileri burada protesto ettiği, buna rağmen şüphelilerin açılan yola devamla Yapracık'a kadar gelmelerinin, örgütün suç işleme kasıt ve bilinçlerindeki yoğunluğu ayrıca ortaya koyduğunun altı çizildi.

Gaye kursu için 58. Topçu Tugayında bulunan kursiyer teğmenlerin dahil olduğu "63'üncü Dönem Topçular" isimli WhatsApp grubunda şüpheli Osman Uçar'ın 22.16'da "Sıkıyönetim ilan edilmiş beyler", Göksel Uzuntaş'ın 23.26'da "TSK'dan açıklama yönetime el koyuldu" şeklinde paylaşımlarda bulunduğuna işaret edilen iddianamede, bu gruba dahil olan Osman Uçar, Enes Öztürk, Abdurrahman Batur, Mehmet Emre Ergin, Abdülsamet Darbaş, Necip Hacıbektaşoğlu gibi teğmen kursiyerlerin de örgütün faaliyetine uygun olarak aynı kasıt ve bilinçle hareket ettiklerini kanıtladığı kaydedildi.

Şüphelilerin yakalanma süreçlerinde yolların kapatılmasına karşın beklemeye başladıkları, derhal geri dönmeye yönelik bir girişmeleri ya da emniyet birimleri ile temasa geçip silahları teslim ederek tam bir pişmanlık ve aldatılmışlık örneği göstermedikleri, harekat merkezinden şüpheli Topçu Tugayı Komutanı Murat Aygün'ün yolun açılacağı ve bulundukları yerde beklemeleri gerektiği yönündeki emirleri çerçevesinde birliklerin 03.00- 03.30 sularına kadar beklediklerinin altı çizildi. Bazı birliklerin araçlarının motorlarını bile durdurmadıkları vurgulanan iddianamede, Murat Aygün ve harekat merkezinde görevli şüpheliler Alper Doğan, Cüneyt Çoban'ın kışladan çıkan birlik komutanlarına silahlarını teslim etmemeleri, gerekirse ateş açarak halkı dağıtıp yolu açmaları hususunda emir ve telkinlerde bulundukları belirtildi.

Şüphelilerin bir kısmının el svaplarından atış artıklarının çıktığına yer verilen iddianamede, bu delillere göre, atış yeri tespit edilemese de güzergah üzerinde şüphelilerin silahlarıyla ateş ettiklerinin değerlendirildiği bildirildi.

İddianamede bazı birliklerin adeta darbeye teşebbüsün başarısızlığı karşısında gözaltına alınmamak ve yakalanmamak amacıyla kaçarak tugaya dönmeye çalıştıkları ve bu amaçla Yapracık yokuşundan dönerek, Polatlı istikametine doğru gelen birliklerin köy yollarını kullandıkları kaydedilerek, bazı şüphelilerin, peşlerindeki vatandaşların kendilerini takip etmelerini önlemek için havaya ateş açtıkları anlatıldı.

İddianamede, "bu şekilde şüphelilerin dönüşlerinin pişmanlık içerisinde olmalarından değil, yakalanma kaygısından" kaynaklandığı ifade edilerek, dolayısıyla şüphelilerin suçtan kurtulmaya yönelik savunmalarına itibar edilmediği aktarıldı.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine katıldıkları gerekçesiyle Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ve Topçu ve Füze Okul Komutanlığında görevli 330 kişi hakkında 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis talebiyle hazırlanan iddianamede, şüphelilerin darbeden önce yaptıkları hazırlıklara da yer verildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hazırlayıp Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdiği iddianamenin "Planlama ve Hazırlık" başlıklı bölümünde, şüphelilerden FETÖ'nün Kara Kuvvetleri Komutanlığı imamı olduğu öne sürülen, Kara Kuvvetleri Harekat Başkanlığı Teşkilatı Şube Müdürlüğünde görevli Kurmay Albay Bilal Akyüz'ün, İstanbul'da bir seminerde bulunduğu, ancak darbe günü Ankara'ya geldiği bilgisi yer aldı.

İddianameye göre, Akyüz'ün 06 DA 9557 plakalı aracı Ana Üs Komutanlığı Cevher sitesi 3 ve 4. bloklar arasındaki yolda park halinde kapıları kilitli halde bulundu.

Araçta yapılan aramada, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in "Bir Kırık Dilekçe" isimli kitabı ile bazı belgeler ele geçti. Polatlı'da adli emanete alınan belgeler arasında, "YÜSİDAK listesi", "YDSG Seçilen Gidecek Per Listesi", "At..ş...Listesi", "YDGG olan Personel List", "Harp Akademileri Listesi", "KOM KORSU", "HAA", "KDY", "Trakya dan Birlik Planlaması", "Gn Kur Kr Listesi", "KKK İsim Listesi", "Tüm Generallerin Listesi" ve "Kr. Hv. Listesi"nin başlıkları altında çeşitli listeler dikkati çekti. Şüpheli, araçta bulunan el çantasının kendisine ait olduğunu kabul etti, ancak içinde çıkanlardan bilgisinin olmadığını öne sürdü.

Araçta el yazısıyla hazırlanmış "- il/ilçe belediye başkan... Hiç canlı olmayacak Belkide-Başbakanda..." şeklinde, içinde duanın da bulunduğu ve "zaman" ibaresiyle biten bir not kağıdı da bulunarak adli emanete alındı.

İddianamede, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

"Bu not kağıtlarından, darbeye teşebbüs öncesinde şüpheli Bilal Akyüz'ün de katıldığı bir toplantının yapıldığı ve bu toplantıda personel listelerinin hazırlanması, personel niteliklerinin belirlenmesi, darbe gecesi iletişimin kesilmesi için kurumların tespiti ve ayrıca darbenin başarılı olması halinde örgütün ceza uygulamalarına ilişkin karalar alındığı anlaşılmaktadır. Bu toplantılarda alınan karaların uygulanması ve hazırlıklara ilişkin iki ayrı gizli buluşma ve toplantı yapıldığı tespit edilmiştir.

Şüpheli Bilal Akyüz'ün, 11 Temmuz'da saat 11.30 sularında Polatlı 58. Topçu Tugayına gelip şüpheli Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Aygün ile yüz yüze görüşüp Ankara merkezinde 10 ayrı kavşak noktası ile iletişimin kesilmesi için TİB ve TÜRKSAT'ın ele geçirilmesi ve kendi aralarında iletişimin sağlanması için alınacak tedbirlere ilişkin harita üzerinde çalışma yaptıkları ve akabinde şüphelinin Ankara'ya geri döndüğü belirlenmiştir.

Yine aynı gün saat 18.00 sularında Ankara Altınpark'ta bir evde şüpheliler Bilal Akyüz, Ali Kalyoncu, Savaş Kapaklı, Ejder Yıldırım, Ertuğrul Terzi, Muzaffer Düzenli ve Murat Yanık'ın toplantı yaptıkları, bu toplantıda 'Yönetime el koyacağız' şeklinde konuşmalar olduğu, harita üzerinde Ankara'yı ikiye bölerek Mamak Tugayı ile zırhlı birliklerin nereleri kontrol altına alacağını planlayıp, birliklerin, kurum ve kuruluşlara nasıl konuşlanacağına ilişkin çalışmalar yaptıkları anlaşılmıştır."

- Darbe girişimi öncesi hazırlıklar

İddianameye göre, şüpheli Murat Aygün tarafından Ankara'ya gönderilen birliklerden ele geçen Aselsan 4900 ET model telsizler ile birlik, telsiz çağrı kodları ile irtibat personelinin isimlerinin yer aldığı kağıtların, şüpheli Bilal Akyüz tarafından Akıncı Üssünden alınarak Murat Aygün'e verildiği tespit edildi.

Bu listede yer alan irtibat personellerinin, darbeye teşebbüs gecesi aktif olarak görev alıp eylemlerde bulundukları belirlendi. Listenin darbe öncesi yapılan gizli toplantı ve görüşmeler sonucu oluştuğu anlaşıldı.

Listede adı geçenlerin büyük çoğunluğu ile şüpheli Bilal Akyüz'ün darbeye teşebbüs gecesi cep telefonuyla yoğun iletişim içerisinde olduğu, planlama ve hazırlık faaliyetlerinin yanı sıra darbeye teşebbüs gecesi Akıncı Hava Üssü'nde genel emniyeti sağlamak üzere birlikleri sevk etmek, alanda faaliyette bulunan kara kuvvetlerine sızmış örgüt mensupları ile hava kuvvetlerine sızmış örgütün unsurları arasında irtibatı sağlamak gibi görev üstlendiği, şüphelinin savunmasında geçen kendi ifadesiyle "Kara Kuvvetleri temsilcisi" olarak bulunduğu iddianamede yer aldı.

İddianameye göre, şüpheli Bilal Akyüz, 06 DA 9557 plakalı aracı ile darbe girişiminden önce 58. Topçu Tugayına geldi ve Murat Aygün'ün makamına çıktı.

İki komutan makamda görüşürken Aygün'ün küçük oğlunun ayakkabısını almak için içeri giren makam habercisi Er Oğuzcan Turan, şüphelilerin önünde büyük ve renkli bir haritanın olduğunu gördü. Komutanların talebi üzerine daha sonra da çay getirmek üzere odaya giren Turan, komutanların haritayı topladıklarını gördü.

Bilal Akyüz, makamdan ayrıldıktan sonra da şüpheli Murat Aygün, şöförü Serkan Aydoğ'dan bir Ankara haritası getirmesini istediği ve harita üzerinde çalışmalar yaptı.

Daha sonra Ankara Yapracık'ta şüpheli İbrahim Bektaş'ın içinde bulunduğu askeri araçta ele geçen bu haritada, Bektaş'ın yanı sıra Murat Aygün, eşi Sezer Aygün ve aynı toplantıya katılan Selçuk Serhat Pesek'in parmak izleri bulundu.

Şüpheli Murat Aygün, ifadesinde söz konusu ziyaretin nezaket ziyareti olduğunu söyledi. Bilal Akyüz ise doktora tezi nedeniyle anket uygulaması için bu ziyareti gerçekleştirdiğini anlattı.

- "Yönetime el koyacağız"

İddianameye göre, Akyüz'ün, 11 Temmuz'da Ankara Altınpark civarında bulunan bir eve yaptığı toplantıya Ali Kalyoncu, Savaş Kabaklı, Orhan Yıkılgan ile Ercan isimli bir kişi de katıldı. Bir süre sonra Ertuğrul Terzi'nin yanında Murat Yanık ile gelmesiyle toplantı başladı. Ali Kalyoncu toplantıda, "Yönetime el koyacağız", "Darbeye ilişkin planlama yapıyoruz." şeklinde konuşmalar yaptı.

Toplantıya katılanlar, önlerinde bulunan Ankara haritası üzerinde Mamak Tugayının hangi noktaları kontrol edeceğini, Ankara'da kritik noktaları ve kurum ve kuruluşlara nasıl konuşlanacaklarını konuştu.

Şüpheliler, Ankara'yı ikiye böldüler. Başkentin yarısını zırhlı birlikler komutanlığının, diğer yarısı ise Mamak Tugayının kontrolünde kaldı. Bir süre sonra Ejder Yıldırım da aynı eve geldi. Bilal Akyüz, Murat Yanık'ı alarak Kurmay Albay Muzaffer Düzenli'nin bulunduğu Batıkent'teki bir eve götürdü. İddianamede, Ankara'da hazırlık ve planlama faaliyetlerine burada devam edildiği bilgisine yer verildi.

Askerlerin darbede kullanılacak silah, mühimmat ve kumanyaların hazırlanmasına yönelik faaliyetleri de iddianamede yer aldı.

- TÜRKSAT ve TİB'e birlik sevki

Genelkurmay Başkanlığından Polatlı'ya gelen mesajlara değinilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:

"Bu şekilde sözde direktiflere ve ekli atamaları uygun olarak şüphelilerden Osman Ünlü'nün 4. Kolordu komutanlığına 16 Temmuz'da saat 00.30 sularında giderek, şüpheli Murat Aygün'ün ise aynı gün saat 01.35 sularında Topçu ve Füze Okul Komutanlığına giderek fiilen göreve başladıkları, şüpheli Osman Ünlü'nün 4. Kolordu Komutanlığında 28. Mekanize Tugay Komutanlığındaki komutan odasına geçerek zırhlı birlikleri ve darbe sürecini sevk ve idare eden Ali Kalyoncu ile bir arada bulunup, süreci birlikte takip ettiği belirlendi.

Şüpheli Murat Aygün'ün ise kendisine verilen 58. Topçu Tugay Komutanlığına bağlı birliklerden tugay teşkilat yapısına uygun olmayan yeni birlikler oluşturup gruplandırarak Ankara merkezde 10 ayrı kavşak noktasının trafiğe kapatılması ve kontrol altına alınması, 40. Km. Konya Yolu Gölbaşı/Ankara adresinde bulunan TÜRKSAT ile İncek Boztepe Sokak No:125 Gölbaşı/Ankara adresinde bulunan (TİB) Telekominikasyon İletişim Başkanlığını ele geçirmek görevi kapsamında 58. Topçu Tugayından 240 personel ve 45 araçlık konvoydan oluşan birlikleri sözde görev yerlerine sevk ettiği, 58. Topçu Tugayında 2 adet fırlatma aracına bora füzesi yüklenmesi ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığına bağlı Gösteri ve Tatbikat Alayının bulunduğu Sakarya kışlasından Ankara 28. Mekanize Piyade Tugayına fırtına obüsü taşınması için çekici araç gönderilmesi faaliyetlerine yönelik emirler verdiği, ayrıca komutasını aldığı Topçu ve Füze Okul Komutanlığında şüpheli Abdülkerim Ceyhan tarafından önceden hazır edilen kursiyer uzman çavuşlar aracılığıyla Polatlı ilçesinin kontrolünü sağlamaya yönelik kışla dışına çıkış yaptırdığı anlaşılmıştır."

- "Araçları yavaşlattım"

İddianamede ifadelerine yer verilen askerlerden Üsteğmen Melih Yasin Yüksel, Tugay Komutanının önünde el yazısıyla hazırlanmış kağıtlar bulunduğunu belirterek, "Bu kağıtları görevlendirme yaptığı rütbelilere verdi. Tugay Komutanı bana da yine el yazısı ile hazırlanmış isim ve soy isim ile kaç tane araç götürüleceğinin yazılı olduğu kağıdı verdi ve bana ODTÜ kavşağına giderek o bölgede yol emniyeti alın emrini verdi. Kağıtları dağıttıktan sonra Tugay Komutanı bize hitaben 'personele hücum yeleği, kompozit başlık, silah ve mühimmat dağıtılması' emrini verdi." diye konuştu.

Yüksel, şunları söyledi:

"Ben, emri aldıktan yanımda kimin olduğunu tam olarak hatırlayamıyorum ama tabur içtima alanına ikimiz birlikte gittik. İçtima alanında kendi batarya Astsubayım Topçu Başçavuş Erhan Dalgalı'ya 4. Bataryadan mühimmat alması emrini verdim. Tugay Komutanı tarafından el yazısı ile hazırlanmış listede isimleri yazılı rütbelilerle 5 er ve erbaştan oluşan tim düzenindeki personel, bizim batarya binamıza gitti. Ben de odama giderek hücum yeleğimi ve kompozit başlığımı aldım. Odamdan çıktım ve aynı bina içindeki silah deposuna giderek AK-47 kalaşnikof tüfeğimi ve mühimmatını aldım. Batarya astsubayının AK-47 kalaşnikof tüfekleri ile mühimmatı aldığını ve batarya binasının içinde batarya personeline dağıttığını gördüm.

Silah ve mühimmat dağıtımından sonra benim bataryam, 4 kamyon ve 1. Batarya Komutanlığına ait içerisinde Markoni telsiz olan 1 komuta kontrol aracına binerek hareket etti. Benim bulunduğum kamyon en önde olduğu halde nizamiyeden çıkış yaptığımız sırada Tugay Komutan Yardımcısı Selçuk Serhat Albay bize hitaben sözlü olarak 'trafik ışıklarında ve kontrol noktalarında durmayın' diye emir verdi. Mahiyetimdeki araç ve personel ile verilen görev yerine doğru hareket ettiğimiz sırada, Polatlı ilçesi Ankara çıkışında annem beni cep telefonumdan aradı ve bana Ankara'da asker ile polis arasında çatışma olduğunu, bombalamalar olduğunu söyledi, nerede olduğumu sordu. Ben de anneme görevli olarak Ankara'ya doğru gittiğimizi söyledim. Telefon görüşmemiz sona erdi. Ben bu konuşmadan sonra göreve gidiş maksadımızın kolluk kuvvetlerini desteklemek değil farklı bir amaç olduğunu anladım ve araç sürücüsüne hızını azaltması emrini verdim. Bu sırada 2. Tabur 1. Batarya Komutanı Topçu Yüzbaşı Hakan Kıvrak, beni cep telefonumdan aradı ve o da durumun karışık olduğunu, polisle çatışma olduğunu, bizim gidişimizin kanuna uygun olmadığını söyledi. Aynı şekilde ben de kendisine bu yönde fikirlerimi söyledim. Kendisi bana ne yapacağımızı sorduğunda, ben hızımı yavaşlattığımı söyledim ve görüşme sona erdi. Ben Polatlı ilçesi Temelli bölgesinden çıkışta benim içinde bulunduğum araç dahil olmak üzere arkamda bulunan araçları durdurdum.

- "Cumhurbaşkanı her nerede bulunuyorsa..."

Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ise ifadesinde, Özel Kuvvetlerden Tuğgeneral Semih Terzi ile PKK'ya ilişkin sürekli görüştüklerini belirterek, şunları söyledi:

"11 Temmuz'da güvenli hattan rutinde olduğu gibi yine beni aradı. Ancak bu sefer benimle PKK ile ilgili konuşmadı. Ülkenin zor günlerden geçtiğini, durumdan rahatsızlık duyduğunu, benim de onun gibi düşünüp düşünmediğimi sordu. Bana ihtilalden bahsetmedi. Ancak bu jargon bizde ihtilali çağrıştırmaktadır. 13 Temmuz'da aynı güvenli hat üzerinden Semih Paşa beni yeniden aradı. Kendisi bana özetle, çok fazla detaya girilmemesi gerektiğini, herkesin bu plan dahilinde farklı bir görevinin olduğunu söyledi. Görevimin ne olduğunu açıkça, anlatmasını istedim. Kendisinden görevimin o tarihte Cumhurbaşkanı her nerede bulunuyorsa onu oradan alıp refakatçi olarak onu Ankara'ya getirmek olduğunu öğrendim dolayısıyla ben bu görevi 13 Temmuz'da saat 13.00 gibi öğrenmiş oldum."

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine katıldıkları gerekçesiyle Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ve Topçu ve Füze Okul Komutanlığında görevli 330 kişi hakkında hazırlanan iddianamede, daha önce burada oğlu uzman çavuş kursu alan Mustafa Yaşar adlı kişinin "tanık" olarak alınan beyanı özetlendi.

İddianamede Yaşar'ın, ziyaret için gittiği birlikte, "Fetullah Gülen suçu yoksa neden Amerika'da kalıyor" demesi üzerine şüphelilerden Yarbay Abdülkerim Ceyhan'ın, "Hoca efendi istediği yerde oturur. Herkesin oturacağı yeri sen mi tayin edeceksin?" dediğini anlattığına yer verildi.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, suç tarihinde tümgeneral rütbesiyle Polatlı Topçu ve Füze Okul Komutanlığında okul komutanı olan şüpheli Osman Ünlü'nün Ankara'daki konutunda 6 adet "1 ABD doları" banknotu bulunduğu, FETÖ ile irtibatına yönelik tanık ve şüpheli beyanları olduğu ifade edildi.

Şüphelilerden Abdülkerim Ceyhan'ın dört erken terfisi olduğu, rütbesine nazaran Öğrenci ve Kurslar Tabur Komutanlığına Tabur Komutanı olarak atandığı anlatılan iddianamede, şüpheliler Osman Ünlü, Murat Aygün, Bilal Akyüz, Abdülkerim Ceyhan'ın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yöneticisi konumunda oldukları kaydedildi.

- "Aygün'ün FETÖ ile irtibatı olabilir"

İddianamede şüpheli, tanık ve mağdur beyanları özetlendi. Buna göre şüphelilerden Osman Ünlü, soruşturma aşamasında cumhuriyet savcısına verdiği ifadede, "şüphelilerden 58. Topçu Tugay Komutanı Murat Aygün'ün faaliyetleri ve hazırlıkları dikkate alındığında, darbeye teşebbüs edileceğinin farkında olduğunu değerlendirdiğini" bildirerek, "Dolayısıyla FETÖ terör örgütüyle irtibatı olabileceğini değerlendirmekteyim" dedi.

Topçu ve Füze Okul Komutanlığının, darbe girişimi şüphelilerinden olan ve korgeneral rütbesiyle geçmişte Kara Kuvvetleri EDOK Muhabere ve Muhabere Destek Eğitim Komutanlığı yapan Metin İyidil'e bağlı olduğuna işaret eden Ünlü, şu beyanı verdi:

"Kendisi benim devre arkadaşımdır. Metin İyidil'i FETÖ'cülerin kullandığını düşünmekteyim. FETÖ'cülüğü yönünde bir yorum yapamayacağım, bilemiyorum. İyidil komutanımız konumunda olduğu için ortalama 15 günde bir tüm okullara gittiği gibi Topçu Füze Okul Komutanlığına denetlemeye gelirdi. Polatlı Topçu Füze Okul Komutanlığındaki boşalan kadrolara atamalara ilişkin olarak bir okul komutanı olarak ben ismen görüş bildirmem. Sadece kadro belirtilerek atama yapılması istenilir. Öğrenci ve kurslar tabur komutanlığı boşaldığında buraya Yarbay Abdülkerim Ceyhan, Kara Kuvvetleri Tayin Dairesince atandı. Ben bu atamadan rahatsız olduğumu erkan başkanı Ömer İbiş ile paylaştım. Hatta atamadan dolayı yaptığım birlik denetlemelerinde sert şekilde birkaç kez Ceyhan'ı uyardım. Ceyhan'ın atandığı yer kurmay kadrosudur ancak Ceyhan sınıftan bir subaydır."

- "Hoca efendinin ne kötülüğünü gördün?"

Tanık Mustafa Yaşar da oğlu İsmail Harun Yaşar'ın Topçu ve Füze Okul Komutanlığında daha önce uzman çavuş olarak kurs gördüğünü anlattı. Ziyaret için bulunduğu Abdülkerim Ceyhan'ın odasında Yüzbaşı Oğuz ve bir albayın bulunduğunu, sohbet sırasında Fetullah Gülen'in adının geçtiğini ve "O sahtekar, üçkağıtçı. Ne hocası?" dediğini ifade eden Yaşar, bunun üzerince Oğuz'un, "Hoca efendinin ne kötülüğünü gördün? Ona hakaret edemezsin" dediğini anlattı.

Kendisinin "Ne hakareti? Bu adam ahlaksızın, şerefsizin teki. Türkiye'ye en büyük kötülüğü yapıyor. Suçu yoksa neden Türkiye'ye gelmiyor, Amerika'da kalıyor?" dediğini belirten Yaşar, ardından Ceyhan'ın "Hoca efendi istediği yerde oturur. Herkesin oturacağı yeri sen mi tayin edeceksin?" dediğini, Yüzbaşı Oğuz'un da "Oğlun İsmail'in geleceği ile oynuyorsun" dediğini aktardı.

Buna, "Benim oğlum şehit yeğeni, şehit kanı taşıyor" diye cevap verdiğini söyleyen Yaşar, oğlu ile görüştürülmediğini, oğluna Yüzbaşı Oğuz'un psikolojik baskı yaptığını ve neticesinde oğlunun intihara teşebbüs ederek, yaralandığını beyan etti.

- Akyüz, 9 kişinin ölümünden sorumlu

İddianamede şüphelilerden eski Topçu ve Füze Okul Komutanı Tümgeneral Osman Ünlü, eski 58. Topçu Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Aygün, eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Teşkilat Şube Müdürlüğünde görevli Kurmay Albay Bilal Akyüz "silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek" ile suçlandı.

Şüphelilerden Akyüz'ün, Akıncılar Üssü önünde darbe girişimini engellemeye çalışırken hayatını kaybeden 9 kişinin ölümünden sorumlu tutulduğu iddianamede, bu konuda şunlar kaydedildi:

"Suç tarihinde darbeye teşebbüs eylemini protesto etmek için gelen nizamiye önündeki gösterilere katılan halka karşı ateş edilmesi sonucu Yasin Yılmaz, Lokman Biçinci, Hasan Yılmaz, Ali Anar, Ümit Güder, Samet Cantürk, Emrah Sapa, Ömer Takdemir'in öldürülerek şehit edildiği, ayrıca aynı zamanda Ali Erarslan ile birlikte gelip 16 Temmuz 2016 tarihinde sabah vakti nizamiyeden çıkarak oradan ayrılmak isteyen ölen Özkan Hekin'in ise üs içinde çatışmada öldürüldüğünün iddia edildiği ve bu şekilde şüpheli Bilal Akyüz'ün üsdeki ve örgütteki konumu ve kontrol sağlama imkanı ile şüpheliden alınan svap örneklerinden atış artıklarının tespit edilmiş olması karşısında, şüphelinin ölümlerden doğrudan sorumlu olduğu tespit edilerek değerlendirilmiştir."

Akyüz ayrıca 102 kişiyi öldürmeye teşebbüs etmekle de suçlandı.

İddianamede er/erbaş rütbelerinde bulunan bazı askerlerin, şüpheli rütbeli askerlerce oluşturulan birlik listelerinde ismen değil, sayı olarak belirtildiğine dikkat çekilerek, bu şüphelilerin, tugaydaki rütbeleri itibarıyla FETÖ/PDY silahlı terör örgütünce ülke çapında anayasal düzene karşı gerçekleştirilmeye çalışılan hain darbeye teşebbüs faaliyetlerini bilebilecek durumda olmadığının değerlendirilmekle birlikte, suç kasıtlarının mahkemece takdir edilmesi gerektiği ifade edildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber