AYM; polise, jandarma ek göstergesi verilmemesinin gerekçesini açıkladı

Anayasa Mahkemesi, jandarma personeline 3600 ek gösterge verilirken, neredeyse aynı görevleri yapan polislere 3000 ek gösterge verilmesini Anayasa'ya aykırı bulmadı. AYM, buna gerekçe olarak, salt statü hukukunu gösterdi.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 16 Ocak 2018 12:04, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
AYM; polise, jandarma ek göstergesi verilmemesinin gerekçesini açıkladı

Anayasa Mahkemesi, jandarma personeline 3600 ek gösterge verilirken, neredeyse aynı görevleri yapan polislere 3000 ek gösterge verilmesini Anayasa'ya aykırı bulmadı. AYM, buna gerekçe olarak, salt statü hukukunu gösterdi.

Bilindiği üzere, polisler 3000 ek gösterge alırken, birinci dereceye gelen jandarma personeli 3600 ek gösterge almaktadır.

3600 ek gösterge ise emekli maaş ve ikramiyelerinde önemli bir fark oluşturmaktadır.

Neredeyse aynı görevleri yapan polis ve jandarmalar için farklı ek göstergeler belirlenmiş olmasının Anayasa'ya aykırı olduğu istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesi, polislerin statü hukukuna tabi olmasını gerekçes göstererek, iptal istemini reddetti.

İŞTE AYM'NIN İPTAL İSTEMİNİ REDDETMESİNİN GEREKÇELERİ

4. 6216 sayılı Kanun'un 43. maddesi uyarınca ilgisi nedeniyle kural Anayasa'nın 10. maddesi yönünden de incelenmiştir.

5. Dava konusu kuralla, 657 sayılı Kanun'un eki (I) sayılı Cetvel'in "VII. EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI" bölümünün (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde sayılan unvanlar dışında kalan emniyet hizmetleri sınıfına dahil kadrolarda bulunanlar hakkında uygulanacak ek gösterge rakamlarının belirlendiği (e) bendinin yükseköğrenimliler için geçerli olan (aa) alt bendinde
1. dereceli kadroda bulunanlara 3.000,
2. dereceli kadroda bulunanlara 2.200,
3. dereceli kadroda bulunanlara 1.600,
4. dereceli kadroda bulunanlara 1.100,
5. dereceli kadroda bulunanlara 900,
6. dereceli kadroda bulunanlara 800,
7. dereceli kadroda bulunanlara 500,
8. dereceli kadroda bulunanlara 450,
ek gösterge rakamı öngörülmektedir.

6. Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin nitelikleri arasında belirtilen sosyal hukuk devleti, insan haklarına saygılı, kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir denge kurabilen, çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal ve ekonomik önlemler alarak çalışanlarını koruyan, onların insan onuruna uygun hayat sürdürmelerini sağlayan, sosyal güvenlik hakkını yaşama geçirebilen, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak sosyal adaleti ve toplumsal dengeleri gözeten devlettir.

7. Anayasa'nın 55. maddesinin ikinci fıkrasında "Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır." denilmektedir.

8. Anayasa'nın 10. maddesinde öngörülen "kanun önünde eşitlik" ilkesi, hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Kanun önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.

9. 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun 3. maddesine göre genel kolluk personeli, "polis" ve "jandarma" olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. 3201 sayılı Kanun'un 4. maddesi uyarınca polis, silahlı icra ve inzibat kuvvetidir. 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu'nun 3. maddesinde jandarma "emniyet ve asayiş ile kamu düzeninin korunmasını sağlayan ve diğer kanunların verdiği görevleri yerine getiren silahlı genel kolluk kuvveti" olarak tanımlanmıştır. 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu'nun 2. maddesinde de Sahil Güvenlik Komutanlığının silahlı bir genel kolluk kuvveti olduğu belirtilmiştir.

10. Buna karşılık anılan meslek grupları 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36. maddesinde farklı hizmet sınıflarında belirtilmiştir. Anılan maddeye göre emniyet mensupları "Emniyet Hizmetleri SınıfE'nda, Jandarma Genel Komutanlığı kadrolarındaki subay, astsubay ve uzman jandarmalar "Jandarma Hizmetleri Sınıfı"nda, Sahil Güvenlik Komutanlığı kadrolarında bulunan subay ve astsubaylar ise "Sahil Güvenlik Hizmetleri Sınıfı "nda yer almaktadır.

11. 3201 sayılı Kanun'un 1., 2803 sayılı Kanun'un 4. ve 2692 sayılı Kanun'un 2. maddelerine göre emniyet teşkilatı ile jandarma ve sahil güvenlik teşkilatı İçişleri Bakanlığına bağlı iken emniyet teşkilatı bir genel müdürlük, jandarma ve sahil güvenlik teşkilatı ise komutanlık şeklinde örgütlenmiştir. 2803 sayılı Kanun'un 8. maddesine göre jandarma birlikleri seferberlik ve savaş hallerinde belirlenecek bölümleriyle Kuvvet Komutanlıkları, 2692 sayılı Kanun'un 2. maddesi uyarınca da sahil güvenlik birliklerinin belirlenecek bölümleri Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrine girer.

12. Polis, jandarma ve sahil güvenlik personelinin görev alanları da birbirinden farklıdır. 2803 sayılı Kanun'un 10. maddesine göre "Jandarmanın genel olarak görev ve sorumluluk alanı; Polis görev sahası dışı olup, bu alanlar il ve ilçe belediye hudutları haricinde kalan veya polis teşkilatı bulunmayan yerlerdir. Ancak, belediye sınırları içinde olmakla birlikte hizmet gerekleri bakımından uygun görülen yerler, jandarmanın görev ve sorumluluk alanı olarak tespit edilebilir. İçişleri Bakanının kararıyla bir il veya ilçenin tamamı polis ya da jandarma görev ve sorumluluk alanı olarak belirlenebilir. " Bu hüküm çerçevesinde kural olarak il ve ilçe belediye hudutları içinde polis, bunların dışında kalan yerlerde ise jandarma görevlidir. Bununla birlikte polis teşkilatı kurulmamış her yer jandarmanın görev sahası içindedir. 2692 sayılı Kanun'un 4. maddesine göre Sahil Güvenlik Komutanlığı ise Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün sahillerinde, iç suları olan Marmara Denizi, İstanbul ve Çanakkale Boğazlarında, liman ve körfezlerinde, kara sularında, münhasır ekonomik bölgesi ile ulusal ve uluslararası hukuk kuralları uyarınca egemenlik ve denetimi altında bulunan deniz alanlarında görevlidir.

13. Öte yandan polis, jandarma ve sahil güvenlik personelinin idari kolluk faaliyetleri çerçevesinde emniyet ve asayiş ile kamu düzenini sağlama, suç işlenmesini önleme görevlerinin yanı sıra adli kolluk faaliyetleri çerçevesinde, işlenmiş suçlarla ilgili olarak kanunlarda belirtilen işlemleri yapma ve bunlara ilişkin adli hizmetleri yerine getirme görevleri bulunmakla birlikte jandarma ve sahil güvenlik personelinin ayrıca askeri görevleri bulunmaktadır. Bu kapsamda jandarma, kanunlarla verilen askeri görevleri; Sahil Güvenlik Komutanlığı ise belirlenen bölümleri itibarıyla, seferberlik ve savaş hallerinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından verilen görevleri de yerine getirmekle yükümlüdür. Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca planlanan eğitim ve tatbikatlara İçişleri Bakanının izniyle katılma görevi de Sahil Güvenlik Komutanlığının bu kapsamdaki görevlerindendir.

14. Polis, jandarma ve sahil güvenlik personelinin özlük haklarına ilişkin düzenlemeler de farklı kanunlarda yer almaktadır. Emniyet Hizmetleri Sınıfı personelinin özlük hakları 3201 sayılı Kanun'da, Jandarma Hizmetleri Sınıfı personelinin özlük hakları 2803 sayılı Kanun'da, Sahil Güvenlik Hizmetleri Sınıfı personelinin özlük hakları ise 2692 sayılı Kanun'da düzenlenmekte ve bu kanunlarda hüküm bulunmayan hallerde her üç kolluk personeli bakımından 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uygulanmaktadır. Bunun yanı sıra Jandarma Hizmetleri Sınıfı personeli ile Sahil Güvenlik Hizmetleri personelinin nasıp ve terfi, aylık ve diğer mali ve sosyal hakları bakımından statü ve rütbelerine göre 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na, 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu'na, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu'na veya 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu'na tabi personel hakkındaki hükümler geçerli olmaktadır.

15. Polis ve astsubayların mesleğe giriş usulleri ve bu bağlamda başarıyla bitirilmesi gereken eğitim de farklılık göstermektedir. Astsubaylık için Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi bünyesinde bulunan astsubay meslek yüksek okullarından mezun olunması, Milli Savunma Bakanlığı nam ve hesabına eğitim görülmesi ya da Milli Savunma Bakanlığı tarafından tespit edilecek fakülte, yüksekokul veya meslek yüksekokullarının kendi nam ve hesabına bitirilip uygulanacak sınavlar ile temel askerlik eğitiminde başarılı olunması gerekli iken polis olabilmek için polis meslek yüksek okulunun veya polis meslek eğitim merkezinin bitirilmesi gerekmektedir.

16. Polis, jandarma ve sahil güvenlik personeli; statülerinde, görev alanlarında, görevlerinin kapsamında, tabi oldukları hukuki rejim ve sorumluluklarında, çalışma koşullarında, teşkilatlanma şekillerinde, mesleğe alınma yöntemlerinde farklılıklar bulunması nedeniyle farklı hukuki konumdadır. Farklı hukuki konumda bulunmaları nedeniyle emniyet teşkilatı mensupları hakkında uygulanacak ek gösterge ile jandarma ve sahil güvenlik personeli için öngörülen ek göstergenin eşit olma zorunluluğundan söz edilemez.

17. Diğer yandan emniyet teşkilatı mensuplarının kamu görevlisi olduğu şüphesizdir. Kamu görevlileri ile kamu yönetimleri arasındaki ilişkiler kural tasarruflarla düzenlenmektedir. Kamu personeli, belirli bir statüde ve nesnel kurallara göre hizmet yürütmekte; o statünün sağladığı ücret, atanma, yükselme gibi kimi haklara sahip olmaktadır. Kamu hizmetine giriş, hizmet içinde yükselme ve bulunulan statünün sağladığı haklar statü hukukunun gereği olarak kanunlarla belirlenmektedir. Kanun koyucu; statü hukuku çerçevesinde yürütülen memuriyet hizmetine girmeye, memuriyette yükselmeye, özlük haklarına ve bunun gibi diğer hususlara ilişkin koşulları anayasal ilkelere uygun olarak belirleme yetkisine sahiptir. Statü hukukunun gereği olarak, kamu görevine başlayan emniyet teşkilatı mensubu, statüsünden ve kanundan kaynaklanan görev ve durumunu bilerek kamu görevine başlamaktadır.

18. Anılan takdir yetkisi kapsamında yerine getirdikleri hizmetin niteliğinin gözetilerek farklı statüler için farklı ücret rejimleri öngörülmesinin ve bu kapsamda emniyet teşkilatı mensupları için jandarma ve sahil güvenlik personelinkinden farklı ek gösterge rakamlarının belirlenmesinin, sosyal hukuk devleti ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmadığı ve emeğin karşılıksız bırakılmamasını amaçlayan Anayasa'nın 55. maddesiyle devlete verilen, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri için gerekli tedbirleri alma yükümlülüğüne aykırılık taşıdığı söylenemez. Nitekim Anayasa'nın 55. maddesine göre "emeğin karşılığı " olan ücretin kıdem, liyakat, kariyer gibi unsurların yanı sıra görev, yetki ve sorumluluklara, bir başka deyişle statülere bağlı olarak farklılık göstermesi mümkündür.

19. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2., 10. ve 55. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.

20. Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ ile Celal Mümtaz AKINCI bu görüşe katılmamışlardır.

KARARA MUHALİF KALAN 4 ÜYENİN ŞERHİ

1. 29.1.2016 tarihli ve 6663 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 9. maddesiyle değiştiren 14.7.1965 tarihli Devlet memurları Kanunu'nun eki (1) sayılı Ek Gösterge Cetveli'nin "VII. EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI" bölümünün (e) bendinin (aa) alt bendinin Anayasa'nın 2. ve 55. maddelerine aykırılığı iddia edilerek iptali istenmiş; Anayasa Mahkemesince bahse konu kural, Anayasa'nın 10. maddesi yönünden de incelenmiştir.

2. Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin "... toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti... " olduğu belirtilmiştir.

3. Anayasa'nın "Ücrette adalet sağlanması" kenar başlıklı 55. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:

"Ücret emeğin karşılığıdır.
Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır "

4. 2010 yılında, Anayasa değişikliğine ilişkin 5986 sayılı Kanun'un 6. maddesiyle, Anayasa'nın "Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı" kenar başlıklı 53. maddesine eklenen Ek fıkra ile "Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler" hükmü getirilmiştir. Yine 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğine ilişkin 5982 sayılı Kanun'un 12. maddesiyle, Anayasa'nın 128. maddesinin, memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin, atanmalarının, görev ve yetkilerinin, hakları ve yükümlülüklerinin, aylık ve ödeneklerinin ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceğini öngören ikinci fıkrasının sonuna "Ancak, mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır" cümlesi eklenmiştir.

5. Anayasa hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, çalışma hayatına ilişkin uluslararası sözleşmelerdeki yükümlülükler ve gelişen evrensel anlayış karşısında Anayasa koyucu tali kurucu iradenin de memurlar ve diğer kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarının salt statü hukuk çerçevesinde yasa koyucu tarafından kendi takdirine göre belirlenmesi anlayışını terk ederek, çalışma hayatına ilişkin genel ilkelerin de uygulanabileceği, hakkaniyete daha uygun ve emeği esas alan bir sisteme yöneldiği anlaşılmaktadır.

6. Kuralın iptali istemi, aynı veya çok benzer görevleri yapan emniyet mensupları ile askeri personel arasında, çalışılan teşkilat ve görev yerleri dışında bir fark bulunmadığı, emniyet teşkilatı personeline daha düşük ek gösterge rakamı öngörülmesinin hakkaniyete ve yapılan işe uygun, adil ücret ilkesine aykırı olduğu gerekçesine dayanmaktadır. Polis ile jandarma ve sahil güvenlik personeli arasında yapılan işin, farklı yan ödemeyi haklı kılacak özellikleri olup olmadığı değerlendirilmeksizin ve farkı haklı kılacak somut nedenler ortaya konmaksızın, iptal isteminin salt statü hukuku yönünden değerlendirilip reddedilmesinin, Anayasa tarafından koruma altına alman, ücretin emeğe göre belirlenmesi ve ücrette adalet ilkeleri karşısında, hakkaniyete uygun düşmediği, bu nedenlerle kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanaatindeyiz.

7. Kanun'un Anayasa'nın 10. maddesi çerçevesinde yapılan değerlendirmede de aynı sonuca varılması gerektiğinde kuşku yoktur. Bunun somut olguları şunlardır:

a) 668 sayılı KHK ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı İçişleri Bakanlığına bağlanmıştır. Nitekim 2803 sayılı Kanun'un 4. ncü, 2692 sayılı Kanun'un 2 nci maddelerinde bu husus açıkça ifade edilmektedir.

b) Aynı KHK ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36 ncı maddesinde düzenlenen "hizmet sınıflarına" 8 nci madde olarak "Jandarma Hizmetleri Sınıfı: Bu sınıf Jandarma Genel Komutanlığı kadrolarında bulunan subay, astsubay ve uzman jandarmaları" kapsar." ve 9 uncu madde olarak "Sahil Güvenlik Hizmetleri Sınıfı: Bu sınıf Sahil Güvenlik Komutanlığı kadrolarında bulunan subay ve astsubayları kapsar." şeklinde ekleme yapılmıştır. Böylelikle, Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığı mensubu subay ve astsubaylar, statü hukuku bakımından 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi tutulmuştur.

c) 682 sayılı KHK ile Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personeline ilişkin disiplin mevzuatı birleştirilmiştir.

d) 680 sayılı KHK ile evvelce Emniyet Genel Müdürlüğü personeli yönünden geçerli olan ödüllendirme sistemi, Jandarma Genel Komutanlığı personeli yönünden de geçerli hale getirilmiştir.

e) 668 sayılı KHK ile İçişleri Bakanına, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının her kademedeki personeli yönünden geçici görevlendirme yetkisi verilmiştir.

f) İşaret edilen bu yasal düzenlemelerle birlikte her üç teşkilat personeli arasında görev ve hizmet yönünden bir birliktelik sağlanmış ve sadece sorumluluk alanları, rütbe isimleri ve farklı teşkilat yapıları dışında bir fark kalmamıştır.

g) Barış şartlarında artık askeri bir görev üstlenmesi mümkün olmayan Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığına mensup subay ve astsubayların aylık ve özlük haklarının "rütbe" esasına göre ödenmeye devam edilmesi, buna karşın Emniyet Genel Müdürlüğü mensubu "Emniyet Hizmetleri Sımfı"na dahil personele, kendi aralarındaki hiyerarşi dahi dikkate alınmaksızın farklı (çok daha düşük) aylık ve özlük haklarının ödenmesini haklı kılacak hiçbir hukuki neden bulunmamaktadır.

h) 657 Sayılı Kanun'un eki (I) Sayılı Ek Gösterge Cetveli'nin "VII. EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI" bölümünün (e) bendinin "Yüksek öğrenimliler" başlıklı (aa) alt bendinde, çarşı ve mahalle bekçileri, polis memurları, komiser yardımcısı komiser, başkomiser ve emniyet amiri statüsünde bulunanlardan 1 nci dereceye gelmiş ve "yüksek öğrenimli" bulunanların "3000" ek gösterge alacakları hüküm altına alınmıştır.

926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunun EK-VIII, EK-VIII/A ve EK-V11I/B sayılı Ek Gösterge cetvellerinde, I nci dereceye gelmiş astsubaylar için ek göstergenin "3600" olduğu belirtilmektedir. 2803 sayılı Kanun'un 13. Ve 2692 sayılı kanunun 6 ncı maddeleri uyarınca, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı mensubu astsubaylar 1 nci dereceye gelmeleri halinde "3600" ek gösterge almaktadırlar.

ı) Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler öncesinde Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı mensubu astsubayların, evvelce asker kişi olmaktan ve aynı zamanda askeri görev ifa etmelerinden kaynaklanan nedenlerle, emniyet personeline nazaran farklı (daha fazla) ek gösterge almaları haklı ve makul görülebilirse de; anılan düzenlemelerden sonra "ek gösterge" yönünden farklı değerlendirilmelerini haklı kılan hukuki bir neden kalmadığından, iptali istenen kuralın Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen "hukuk devleti" ve 10. maddesinde düzenlenen "eşitlik" ilkeleri ile de bağdaştırılması mümkün görülmemektedir. Farklı örgütler içerisinde olmakla beraber, iç güvenlik hizmeti bakımından aralarında bir fark kalmayan üç güvenlik teşkilatından ikisine nazaran Emniyet Genel Müdürlüğünün sayılan statüdeki personeline daha düşük ek gösterge (3600 yerine 3000) verilmesini öngören kuralın, aynı zamanda bu üç teşkilat mensupları arasında özlük hakları yönünden bir eşitsizlik yarattığı açıktır.

Kararın tam metn için tıklayınız.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber