Adalet çalışanları sahipsiz...
ADALET ÇALIŞANLARI SAHİPSİZ KALMIŞ?
Devlet kurumlarında çalışan memurların hepsinin mutlaka bir sıkıntısı vardır. Fakat emin olun içlerinde adalet çalışanları kadar mağdur olanı yoktur. Adli ve idari yargıdaki mahkemelerde, Cumhuriyet başsavcılıklarında yada ceza infaz kurumlarında çalışan bu memurlar gün boyu vatandaşın sorunlarıyla yüz yüze gelirler. Ömürleri, davalarla, suçla, suçluyla iç içe geçer. Toplumda en pis işi yaptığı için lanetlenen insanlara bile devlet görevlisi vasfıyla sükunet içinde, eşit muamele yapmak zorundadırlar. Annesine tecavüz edip öldüren, bir bilezik için komşusunun kolunu keserek vahşice katleden, kapkaç yaparken masum insanların ölümüne sebep olan, devleti dolandıran, türlü türlü kötü işler çevirenler adliyelere gelirler?
Yani her gün yüzlerce suçlu insan, haklısı haksızı yüzlerce sima adalet çalışanlarının karşısından geçer. Adliyeye gitmişseniz o koşuşturmayı, insanı bunaltan o ortamı biliyorsunuzdur. İşte Adliye çalışanları emekliliklerine kadar ne yazık ki her gün bu stresli mesai ortamını yaşamak durumunda kalırlar. İş yoğunluğu o kadar fazladır ki bir çoğunun cumartesi, pazarı bile yoktur. Bununla kalsa ne mutlu... Gecenin bir yarısı telefonları çalar, otopsi olduğunu öğrenirler. Sıcak yataklarından kalkıp belki çürümüş bir cesedin başında sabahlarlar. Bayram günleri herkes gülüp eğlenirken onlara bayram haramdır. Zira, suçüstü durumundan nöbetçi oldukları için görevlerinin başında günlük mesailerine devam etmek zorunda kalırlar.
Elbette toplumun sosyolojik yapısı gereği bu işleri de birileri yapacak. Ama emeklerinin, alın terlerinin karşılığını alamayınca şu anda olduğu gibi bir mağduriyet tablosu çıkıyor karşımıza. Bu insanlar hayatlarını devlet için feda ediyorlar adeta. Ama, içerisinde bulundukları adalet sisteminde, maalesef kendileri için bir adalet sağlayamıyorlar. Ortalama 680 YTL maaş ile görevlerine başlayan adalet çalışanları, amirleri tarafından lütfedilirse aylık 50 saatlik fazla çalışmalarına karşılık 127 YTL kadar fazla çalışma ücreti alırlar. Hemen bütün kurumların faydalandığı meşhur denge tazminatından tam anlamıyla faydalanamazlar. Çünkü aldıkları üç kuruş keşif parası herkesin gözüne batmaktadır. Kış aylarında iklim şartları nedeniyle genellikle keşif yapılamadığı için bu ücretleri bahar ve yaz aylarında alırlar. Yılın 8 ayı ortalama 50-100 YTL arasında değişen keşif-havuz ücreti alabilirler. Yıllık olarak değerlendirildiğinde aşağı yukarı aylık 50 YTL olur yani. Bu şekilde bakıldığında bir ayda en fazla ellerine geçen ücret 850 - 900 YTL civarındadır. Yani bu zavallı adalet çalışanları karşısındaki suçlunun takım elbisesi, ayakkabısı değerinde bile maaş alamaz. Bu zavallı adalet çalışanları bırakınız kendisine yada eşine yeni bir elbise almayı, bırakınız evine bir beyaz eşya almayı, yeni doğan çocuğuna süt alamaz, bez alamaz !..
Ama adalet çalışanları bu ücreti alırken onlarla birlikte çalışan amiri pozisyonundaki hakim ve savcılar ortalama 3500 YTL ücret almaktadırlar. Yani 4 personelin maaşı kadar. Maaşlarına bakıp adliye ve idari yargı personelinin vasıfsız bir memur olduğunu sanmayın. Onlar olmazsa adli ve idari yargının birkaç saat dahi işlemesi mümkün değildir. Zabıt katipleri olmazsa hemen hiçbir tutanak yazılamaz. Mübaşirler olmazsa duruşmalar sağlıklı bir şekilde yapılamaz, arşivlerden dosyalar kısa sürede bulunamaz. Yazı işleri müdürleri olmazsa dosyalardaki işlemler usule uygun tamamlanıp kararlar kesinleşemez. İcra dairesi personeli olmazsa borçlar tahsil edilemez. Seçim bürosu personeli olmazsa, seçime dair hiçbir iş yürümez. İnfaz ve koruma memurları olmazsa ceza infaz kurumlarının iç güvenliği, hapis suçlarının infazı da olmaz. Yani yokluklarında adalet ile ilgili tüm işler durur. Hakim yada savcı karar mercii olsa bile onların eli, kolu, kulağı, gözü adalet çalışanlarıdır.
Ama gelin görün ki, adalet çalışanları sefalet içerisinde yıllar boyunca maddi zorluklar içerisinde hayatlarını devam ettirmeye çalışırlar. Maaşlarının ne kadar olduğuna kimse aldırmaz. Gayretli çalışmalarına karşı diğer tüm kurumlarda olan takdirname ile ödüllendirme, maaş ikramiyesi vb. ödüllendirmelerin hiçbiri bu personel için uygulanmaz. Tayinleri personel yetersizliğinden çoğu zaman yapılamaz. Başka kurumlara geçişlerine çoğu zaman muvafakat verilmez. Kanunen verilmesi zorunlu olan haklarını bile genellikle alamazlar. Başlarındaki amirlerinin psikolojik baskısı altında çıtlarını bile çıkarmaları mümkün değildir. Günlerini fırça yiyerek, azar işiterek, amirlerinin psikolojik durumuna göre hal ve davranışlarını ayarlayarak geçirirler. Önleri sürekli ilikli gezerler. Adeta bir öğrenci gibidirler. Zira, bir disiplin cezası aldıklarında her an bağlı oldukları Adalet Komisyonları tarafından mülhakat bir ilçeye sürgün olarak gönderilebilirler. Çalıştıkları adliyede bir anda sanık durumunda dahi olabilmektedirler. Gerçekten hemen tüm kurumlarda çalışan personel için yargılama izne tabi iken, adalet çalışanları için böyle bir şey de söz konusu değildir. Her konuda olduğu gibi yargılanmalarında bile bu gariban memurlar ezilirler, hakları hiçe sayılır. Tuttukları nöbet karşılığında ne kanuni izinleri verilir, ne de bir ücret alabilirler. Ömürleri maddi zorluklar içinde geçtiğinden yüzleri bir türlü gülmez. Bildiğiniz gibi eskiden saraylarda köleler varmış Günümüzde Adliye Saraylarında da modern çağın köleleri olarak kullanılır olmuş adalet çalışanları. Son olarak almakta oldukları 110 ile 220 YTL arasında değişen nöbet ücretleri, hakim ve savcılara maaş zammı yapılırken 15.07.2006 tarihinden geçerli bir yasal düzenleme ile tamamen ortadan kaldırılmıştır. Bununla maddi olarak adeta bir afete uğramıştırlar. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç olmayan, hiçbir hukuk mantığına da uymayan bir kanun çıkartılmıştır. Memurların bir maddi hakkı gasp edilerek onların amiri pozisyonundaki insanlara maaş zammı yapılmıştır. Hem de sendikaların tüm uyarılarına, adalet çalışanlarının tüm feryatlarına rağmen yapılmıştır. Personelin maddi bir hakkı gasp edilmiş, cüzdanına girecek parası bir yasal düzenlemeyle amirlerine paylaştırılmıştır. Adalet çalışanlarının maddi durumlarını iyileştirmek adına çalışmalar yapılmıyor mu? Ne demek, tabiiii ki yapılıyor (!)
Bakınız Adalet Bakanlığı Kanunlar ve Genel Müdürlüğünün web sayfasında (http://www.kgm.adalet.gov.tr/calismasidevameden.html) ?2- adalet çalışanlarına Ek Tazminat Ödenmesine Dair Kanun Tasarısı? başlığı altında bir çalışmanın olduğunu görebilirsiniz. İstedikleri kanunu 5 dakikada çıkarma kudretinde olan hükümet ve Adalet Bakanlığı, maddi açıdan son derece mağdur durumda olan adalet çalışanları ile ilgili birkaç maddeden ibaret bu yasal çalışmayı ne hikmetse tam 4 yıldır tamamlayamamıştır.
Görevlerini eksiksiz yapma gayreti içerisinde olan, sağlıklarını ülkeleri için feda eden adliye, ceza infaz kurumları ve idari yargı personelinin her biri madalya takılacak kadar dürüst, namuslu ve haysiyetli insanlardır. Fakat verilen maaşları ile geçinemeyince ne yazık ki bu özelliklerini kaybetmekle karşı karşıya kalırlar. Yine de her kurumda görülebilecek birkaç istisna dışında onurlarından, gururlarından taviz verip maddi çıkarlar uğruna mesleğini ayaklar altında çiğneten adalet çalışanı yoktur. Öyleyse adaletin haysiyetinin korunması için personele verilen maaşların da taşıdıkları bu ağır yüke karşılık gelebilecek nitelikte olmazı zaruridir. Her ne sebeple olursa olsun yıllardır ezilen, hakları gasp edilen, diğer memurlar yanında isimleri bile zikredilmeyen gariban durumdaki adalet çalışanları ülkelerini yine sevip görevlerini yine layıkıyla yapmaya devam edeceklerdir. Çünkü onlar bu ülkenin sevgili sahipleri, çünkü onlar gerçek vatanseverdir. Çünkü ?vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır, onun için en çok çalışandır? mantığıyla hareket edip tüm maddi imkansızlıklara ve kronikleşen sorunlarına rağmen halen gururlu, mülayim ve ağırbaşlı insanlardır adalet çalışanları?
Yukarıdaki yorum [email protected]'a gönderilmiş ve aynen yayımlanmıştır.