Vaka başı uygulama yanlıştır
Türkiye, 1967 yılındaki 30.Hükümet' ten beri Genel Sağlık Sigortası' na (GSS)
geçmek için hazırlık yapıyor. 59.Hükümet' in büyük ölçüde hazırlığı varsa da
henüz GSS' na geçilemedi.
1 Temmuz 2006 tarihinde yürürlüğe giren ?Sağlıkta Vaka Başı Paket? uygulaması
Danıştay' ın verdiği kararla iptal edilmişti. O kararda da ?Hasta yok, hastalık
var? düşüncesiyle iptal çıkmıştı. "Vaka Başı Paket? uygulaması 15 Haziran'da
tekrar başlayacak.Tartışmalar ve eleştiriler başladı çünkü hazırlıklar sadece
kamuda yapıldı ve de yayımlanana dek sır gibi saklandı. Halbuki, Türkiye'nin
çok önemli olan bu sağlık politikaları; kamu, özel, üniversiteler, sivil toplum
kuruluşlarıyla bu kararların alınması esnasında toplantılar yapılıp, tartışılabilseydi
daha doğru netice alınabilirdi.Hatta bu tür konulara çözüm aranırken, TBMM dışındaki
partilerin sağlık komisyonlarından da görüş istenebilirdi.Doğru fikir nereden
gelirse gelsin yararlanmak gerekir.
15 Haziran'daki uygulamanın başarılı olabilmesi için konuyla ilgili sağlık kuruluşlarından ve derneklerden acilen görüş alınmalıdır.
Bu bütçe uygulama talimatındaki aksaklıklardan bazılarını sıralamak istiyorum:
1.Paket uygulamasıyla hastaya teşhis koymak mümkün değildir.Buna örnek olarak: Başı ağrıyan bir kişi herhangi bir sağlık kuruluşuna müracaat etse, burada sadece muayene yapılsa ve reçete verilse de 25 YTL ödenecek, pek çok tetkik istense de aynı ücret ödenecek.
Mesela, baş ağrısının pek çok sebebi vardır.Göz, kulak burun boğaz, nöroloji, beyin cerrahisi, fizik tedavi, genel dahiliye baş ağrısı yakınması olan aynı hasta için müracaat edilmesi gereken uzmanlık dalları olabiliyor.Bazen bunların da yetersiz kaldığı durumlarda diğer uzmanlardan ve psikiyatriden yardım alınabiliyor.Bütün bu muayenelere pek çok tahlil ve filmi de eklersek, 25 YTL' ye bu iş nasıl yapılır diye bir kez daha düşünmek gerekir. Onun içindir ki, ?Ayaktan gelen kişiye tanı koymak için ne yaparsan yap, 25 YTL veririm? mantığı doğru değildir.Çünkü tanı koymak zordur.
2.2004 yılından beri her türlü malzeme, kira, personel giderleri, teknolojiye ödenenler artarken, sağlık kuruluşlarına uygulanan fiyatlar, düşürülmektedir.Bu yaklaşımla kaliteli hizmet ve devamlılık nasıl sağlanacak?
3.Yeşil kart sahiplerinin 15 Haziran'daki uygulamada özel sağlık kuruluşlarından hizmet alıp almayacaklarına ait bir açıklık yok.Hep eleştirdiğimiz özel-kamu ayrımı devem mı ettirilmek isteniyor?
4.Aile hekimliğini destekleyen politikalarda özel polikliniklerden yararlanmak mümkün iken, Türkiye'deki 3 bin 500 özel poliklinik, can çekişmektedir. Halbuki, bunların pek çoğu aile hekimliği merkezi yapılabilirdi. Sevksiz muayenenin doğru olduğunu savunmamıza rağmen, yeni başlayan aile hekimliği ile çelişki teşkil etmektedir.Bu pakette özel poliklinikler devre dışı bırakılmıştır, 3 bin 500 poliklinik ne olacak?
5.Özel sağlık kuruluşlarından her fatura kesiminde ?SSK borcu yoktur? belgesi istenmektedir.Halbuki, pek çok özel sağlık kuruluşu, kurumlardaki paralarını alamadıklarını ifade etmektedir. Geri ödemelerin zamanında yapılması veya ilgili kurumla mahsuplaşmalarıyla sorun giderilebilir.
6.Özel sağlık kuruluşlarına part time veya full time hekim çalıştırma dayatmasından vazgeçilmelidir.Çünkü kamu hastanelerinde part time çalışanlara geri ödeme kurumlarınca ödeme yapılmaktadır.
Kısaca,15 Haziran'da yayımlanan paketteki aksaklıklar için öncelikle konulara
hakim derneklerden ve sağlık kuruluşlarının temsilcileri ve diğer ilgili kuruluşlardan
görüş istenmelidir.
Mesela Türkiye Sağlık İşletmeleri Derneği bünyesinde; sağlık alanında daire
başkanlığı, genel müdürlük, müsteşarlık yapmış, deneyimli, bu işlerde gönüllü
çalışabilecek değerli kişiler mevcuttur.
Sabah Gazetesi Ankara Eki
Op.Dr.Ramazan Aydın
Tüsider Yönetim Kurulu Başkan