Koronalı günlerde eğitim-öğretim-1

Maksut Balmuk bugünkü yazısında, 13 Mart'tan bu yana yaşanan süreci özetledi ve bazı önerilerde bulundu.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 06 Nisan 2020 16:37, Son Güncelleme : 06 Nisan 2020 16:40
Koronalı günlerde eğitim-öğretim-1

Giriş

Covit-19 bugüne dek bu çağda akla gelebilecek bir konu değildi. Yani insanlık hazır değildi böyle bir tehlikeye.

Tabi ki bilinmeyen bir şeye hazırlık yapmak da olmaz. Bu nedenle her alanda bir bocalama yaşanması gayet normal.

Tabii ki eğitim gibi devasa bir alanda eksikliklerin olması da normal. 13 Mart 2020'de başlayan eğitime ara verme sürecinde bir hafta toparlanma için ara tatil ilan edilmesi ardından EBA ve EBATV kanalları ile içeriklerin hazırlanıp yayına alınması da kriz yönetimi açısından önemli adımlar idi.

Burada herkesin kaderine bırakılıp hiçbir şey yapılmaması beklenemezdi. Krizleri yönetmek etkin, yetkin ve ehliyetli kadrolarla mümkün olduğundan krizin en can alıcı noktası burası oldu.

EBATV ilk yayınları başladığında siyasal ve pedagojik tartışmalar oldu. Bu tartışmaların sorumluluğunu da bakan üzerine aldı.

Bakanlık merkez teşkilatında yaşanan hazırlıklı olmama durumu tabii ki taşra yöneticileri ve öğretmenlerde de yaşandı.

Yalnız bürokrasinin son dönem iki önemli hastalığı;

- kraldan çok kralcı kesilip bakanın ya da en yetkili ağızların bile aksine yorum yapıp davranmak ve

- göze girebilmek için akla hayale gelmeyen sonucu düşünülmeyen projeler üretmek.

Ortak akılla yönetim

Öncelikle belirtelim Covit-19'un en büyük dostu çökmüş bağışıklık sistemi ve bağışıklık sistemini çökerten en önemli konu da stres yani psikolojik savaş. Bu bilim adamlarının ortak fikri. Öyle ise bu süreci yönetirken birlikte yönetmemiz gerekir. Yani birlik içinde eşgüdüm içinde yönetmek şart. O zaman her tür ince hesabı, eski kavgaları, ayrışmaları bir kenara bırakarak tüm eğitim camiası birlikte yönetmeli süreci. Bunun için de bir birimizi anlamalı, ceza, yaptırım, makamın verdiği güç gibi argümanları değil akla en uygun olanı ortak akılla bularak yol belirlemeyi seçmemiz gerekiyor. Bir de genele/hukuka aykırı olmamak üzere kişiye yararlı olanı seçmeliyiz. Aksi halde çatışmayı da stresi da arttırmış oluruz. Geçen üç haftalık dilimde öyle konularla karşı karşıya kalındı ki gerçekten şaşırmamak mümkün değildi.

Kraldan daha kralcı bürokrasi

Oturduğumuz koltuğu alt kademelere hizmet için kullanırsak sorun kolay çözülür ama bunu yaparken de örneğin öğrenci için çalışıyorum fikri ile öğretmen üzerinde baskı kurmak doğru değil. Bu makamlara gelirken bir çoğu kara tahta başından geldi ve o günleri unutmamaları gerekir. Geçmişte amirleri baskıcı olabilir ama bu onların da aynısını yapmasını gerektirmez. Ele geçen kozları kullanmak/kullanmaya çalışmak yerine ele geçen bu kriz ortamını değerlendirerek geçmişteki hatalarımızdan arınmaya, örgütsel tavrı geliştirip güçlendirmeye ve iş barışını sağlamaya yönelik çalışmak daha iyi olmaz mı?

Elbet ki güzel örneklerle de karşılaşıldı süreç içerisinde ama tekrarı olmasın diye yanlışları ortaya koymakta fayda var gibi. İyi takdir edilmese de iyi iyidir ve her zaman gönüllerdedir. Fakat kötüyü olduğu gibi bırakırsak kötülük büyüyerek devam edecektir. İyinin büyümesinde zaten zarar yok. Ya kötü büyürse?

Bazı yöneticiler öğretmeni ek ders üzerinden baskılamaya kalktılar. Oysa ki bu sıkıntılı süreçlerde sorun ek ders değildir. Zaten cüzi olan ek ders ücreti olsa da olur olmasa da. Ama konu hak konusu olunca kıymet büyür. Hele hele bu hak, iş bilmeyen kişilerce gasp edilmeye çalışılırsa daha da çok büyüyor sorun ve çatışma ortamı ortaya çıkıyor.

İlk İdari İzin Yazısı (13-27 Mart)

Bakanlık 16-20 Mart tarihleri arasını Nisan ayındaki ara tatili öne aldığını ilan etti ve tüm öğretmenlere 15 saat ek ders ücreti ödeneceğini yazdı genelgede.

İkinci hafta dediğimiz 23-27 Mart tarihlerinde ise uzaktan eğitim yapılacağını söyledi ve bu dönemde mevzuat ve toplu sözleşmeden kaynaklı ödemelerin yapılmasını yazdı genelgede.

İlk haftada bir sorun yaşanmadı ama ikinci haftaya gelince kimisi ben DYK, İYEP ödemem dedi, kimisi evde eğitime, destek odasına taktı kafayı. Bu bahsettiğimiz kişiler okul müdürü düzeyinde değildi. İlçe hatta İl Milli Eğitim düzeyinde idi. Olmayan dersin ücreti mi olur diyerek bir de öğretmenlik mesleği üzerinde algılar başladı. Oysa ki bu öğretmenin ilaveten istediği bir durum değildi. Mevzuatın ve toplu sözleşmenin gereği idi. Toplu sözleşmeye sadece sendika değil hükümet de imza atıyor işte bu unutuldu.

Bunu yanlış yorumlayan yani vermem diyen İl Müdürü bir de ilçe müdürlerini fırçaladı okuduğunu anlamıyor musun diye? Oysa ki kendisi anlamıyordu okuduğundan. Bir çok örnek verebilirim ama amacımız kişileri deşifre etmek değil yanlış işleyişe işaret etmek. Kaldı ki varsa tereddüt ararsın bakanlığı ya da yazarsın yazıyı alırsın cevabı. Ülke genelinde de birlik olur böylece. Bunu yaparken de devleti koruduklarını söylediler üstüne üstlük. Yani devleti kendi koyduğu kural karşısında koruyan amirlerle karşılaştı öğretmenler. Unutulmasın yanlıştan dönmek erdemdir. Sizi küçültmez.

Bakanlığın talimatında öğretmenler il dışına çıkamaz yazmıyordu ama müdürler(il/ilçe Okul) talimat yağdırdı çıkanlar geri dönsün diye. Sağlık bakanlığı, bilim kurulu evden çıkma diyor ama müdürler bırakın evi ilden ilçeden çık geri dön diyordu.

Yine bakanlığın yazısında öğretmen ve yöneticiler izinli dediği halde müdürler müdür yardımcılarını da okullara çağırdılar. Belki çağırmasalar en azından iki hafta dinlenme olanağı bulacakken idareciler bu hakları ellerinden alındı ve ikinci haftadan sonra bakanlık her gün bir kişi dönüşümlü dedi.

Buraya kadar kraldan daha kralcı amirlerin yarattığı durumların bazı örneklerini verdik şimdi de gelişmelerin devamına bakalım.

İkinci İdari İzin Yazısı ( 30 Mart-30 Nisan)

Bakanlık 27 Mart'ta bitecek ara verme yaklaşırken bir genelge daha yayımladı.

Burada da ek ders ücretlerinin bir önceki hafta olduğu gibi ödenmesi düzenlenmişti. Tabii ki ücret farklılıkları tartışma yaratmaktaydı. Fakat mevzuat ve toplu sözleşme hükümleri böyle olduğu için çalışma dönemindeki esaslar geçerli olacaktı.

Üçüncü yazı (bazı eğitim faaliyetlerinin iptal edilmesine ilişkin yazı)

Bakanlık bu kez üçüncü bir yazıyı yayımladı.

Yazı ile 1 Eylül 2020 tarihine kadar bazı eğitimler iptal ediliyordu. Bunlar;

- Destekleme ve yetiştirme kursları,
- ilkokullarda yetiştirme programları,
- evde eğitim hizmetleri,
- destek eğitim odası uygulamaları,
- öğrenci sosyal ve kişilik hizmetleri,
- planlama ve bakım-onarım görevi,
- işletmelerde meslek eğitimi,
- belleticilik görevi,
- ders dışı eğitim çalışmaları,
- hizmet içi eğitim,
- kurul ve komisyon üyeliği ve benzeri eğitim faaliyetleri
- ile tam gün tam yıl eğitim, ikili öğretim uygulamaları

Bu yazıdan sonra, eğitim öğretime 30 Nisan'a kadar ara verilmişken bu faaliyetlerin 1 Eylül'e kadar sonlandırılması nasıl oluyor? Sorusu akıllara geldi ve bu dönem acaba kapandı mı sorusu arkasını izledi.

Tabii ki okulları açarsanız pansiyonda belleticilik olacak, evde eğitim de olacak, öğrenci sosyal ve kişilik hizmetleri olacak ... yani iptal edilen faaliyetlerin neredeyse tamamı okullar açık olduğunda olmazsa olmaz. Tabii ki umarız her şey yolunda gider ve okullar en kısa zamanda açılır. Bu durumda tabii ki yeni bir yazı ile bu faaliyetler aktif hale getirilecektir.

Bu yazıda yani bu faaliyetlerin iptal edilmesinde amacın ek ders ücretleri üzerinden tasarrufa gitmek olduğu anlaşılıyordu. Hükümet toplu sözleşmeye imza atarken tabii ki hesaplayamazdı Covit-19 diye bir sorun yaşanıp belki de aylarca sürecek bir idari izni.

Dördüncü yazı (Meslek Liseleri düzenlemesi)

Bakanlık bir yazı daha yayımladı ve işletmede meslek eğitimi ile planlama ve bakım onarım görevleri de ücret alınacaklar kapsamı içerisine aldı.

Meslek Lisesinin ayrılmaz parçası olan işletme eğitiminin (staj) müfredat dışı görülerek kapsam dışı tutulması tartışmanın en can alıcı noktası olmuştur. Çünkü bugün meslek dersi öğretmenlerinin maaş karşılığı dersleri 20 saat ve büyük bir çoğunluğu bunu dolduramamaktadırlar. Sonradan vaz geçilmemiş olsa idi tüm meslek dersi öğretmenleri ek ders alamayacaklardı desek yeridir.

Öğretmenler eşitlik istiyor

Tabii ki başka alanlarda da bazı sorunlar var ve zamanla gündeme gelecektir fakat öğretmenlerin asıl beklentisi tüm öğretmenlerin eşit ücret alacağı bir düzenlemenin yapılması. Bunun için de Cumhurbaşkanlığınca ders ücretlerine ilişkin esaslarda bir düzenleme yapılabilir.

Ücretli Öğretmen, Usta Öğretici Sorunu

Bu süreçte cumhurbaşkanlığı tarafından Ders Ücretlerine ilişkin esaslarda düzenleme yapılarak ücretli öğretmenler ve usta öğreticiler de çalıştıkları döneme ait ücretlerinin ödenmeye devam edileceği kararlaştırıldı.

Ücretli Öğretmen Düzenlemesinin Kadrolu Öğretmenlere Yönelik Yanlış Yorum

Ücretli öğretmenlerle ilgili düzenlemede yer alan "... tatil edilen günlere ilişkin kendilerine telafi eğitimi ve uzaktan eğitim faaliyetlerine ilişkin görev verilmesi halinde, bu görevleri ayrıca ek ders ücreti ödenmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülükleri yerine getiremeyenlerden birinci fıkra kapsamında yapılan ödemeler geri tahsil edilir." hükmü gündeme düştü. Burada açık ve net olarak ücretli öğretmen ve usta öğreticilerden bahsedildiği halde kadrolu öğretmenlerin de ücreti kesilecek şeklinde yorumlar yapıldı. Bunu kullanmak isteyen işgüzarlıklar da oldu.

Oysa ki idari izinle ilgili ikinci yazıda; "Resmi eğitim kurumlarında görev yapan yönetici ve öğretmenler, bu süreçte uzaktan eğitim ve diğer eğitim öğretim faaliyetleri kapsamında kendilerine verilecek görevleri esnek çalışma esasları çerçevesinde yürütmek kaydıyla idari izinli sayılacaktır." denilerek öğretmene idari izinli olduğu dönemde uzaktan eğitim ve eğitim öğretimle ilgili görevler verilebileceğini düzenlenmiştir. Yani bu şart altında idari izinlisiniz diyor. Ama bu görevleri yerine getirmeme durumunda ücrete ilişkin bir açıklama yok.

İzindeki öğretmenin göreve çağrılması

Yine ikinci yazıda geçen "esnek çalışma esasları çerçevesinde" cümlesinin alt yapısı incelendiğinde esnek çalışmaya göre görev yeri/ ikametgah dışına çıkışı izne bağladığı görülecektir. Fakat bu durum, gelişen durumlar da değerlendirildiğinde görev ili/ilçesi dışına çıkan öğretmenlerin görev yerine dönmesini gerektirmediğini düşünüyoruz. Bilim kurulu ve sağlık bakanlığının evde kal açıklamaları ve bazı illerin araç trafiğine kapatıldığı bu süreçte bunun mümkün olmadığı da açıktır.

Fakat şunu hatırlatmakta fayda vardır. Bakanlık idari izinli saydığı öğretmenlerin idari izinlerini iptal yetkisine de sahiptir. Yani yarın her şey normale dönse öğretmenler okullarına diyebilir.

Öğretmenlere bu dönemde verilecek görevler ve göze girmeye yönelik projeler.

Bakanlık talimatı uzaktan eğitim ile eğitim öğretimle ilgili görevlerin verilebileceğini düzenliyor. Fakat bu görevlerin de gelişi güzel olmaması gerekir.

Bakanlık talimatlarına ve uygulamalarına uygun görevler olması gerekir. Öğretmenlerimizin bu süreçte öğrenciler ile irtibat halinde olmaları elbet ki çok kıymetli. En azından yol göstermeleri, sağlığa ilişkin durumları, bu sürecin geçici olduğu, kaygı duymamaları . bu dönemde yapabilecekleri konularda ve etkinliklerde yol göstermeleri çok çok önemli. Hatta EBA ile ilgili sorun yaşayıp yaşamadıkları, televizyon, internet hizmeti alabilip alamadıkları da önemli. Mesleğin gereği olarak bunlar yapılıyordur diye düşünüyoruz ama bunları dayatmaya çeviren okul müdürü ve diğer yöneticilerin tarzlarını değiştirmelerinde yarar olacaktır amaca sağlıklı ulaşım için.

Göze girme projeleri

İllerde projeler havada uçuşmaktadır. Herkes kafasına göre plan, program yapmakta ve dayatmaya çalışmaktadır. Burada da amaç öğrencilerden çok reklam, üstün gözüne girebilme gibi görünmektedir.

Son zamanlarda öğretmenlerin Skype, zoom gibi bazı programlarda sınıf oluşturmaları buradan ders anlatmaları gibi projeler üretildiğine şahit oluyoruz. Hatta bunu zorunlu kılan il/ilçe milli eğitim müdürlükleri valilik ve kaymakamlıklar var. Bu dönemde maksimum çaba önemli, maksimum öğrenciye ulaşım da önemli ama bu tür yazılımların onayını bakanlık vermeli.

Kaldı ki valiliklerce yapılan programlar ile bakanlık programları çakışabilmekte öğretmen de öğrenci de ikilem içinde kalmaktadır.

Ayrıca her öğretmen/öğrenci/veli teknolojiye bu denli hakim değildir. EBA ile ilgili sorunlar da yaşamaktadırlar. Bunu da bir tarafa bırakalım her öğrenci ya da öğretmenin evinde bu sistemlere uygun bilgisayar ya da internet var mıdır? İşte bu sorular da göz önüne alınmalıdır.

Öğretmenlere Eğitim-Öğretim Dışı Görevler

Bakanlık idari izin gerekçe ve şartlarını belirlemiştir. (uzaktan eğitim ve diğer eğitim öğretim faaliyetleri kapsamında kendilerine verilecek görevler) hal böyle iken öğretmenlere görev tanımında olmayan görevlerin gönüllülük esasına göre verilmesi gerekir. Tabii ki bu zor dönemde insanlar işin ucundan tutmak isterler. Fakat insanların ev ortamı (çocuk, yaşlı, hasta durumu), kendi sağlık durumu, sağlık yönünden duyacağı kaygılar, ulaşım, yapılacak işe yönelik donanım gibi etkenler de göz önüne alınmalıdır. Bu kararı insanlara bırakmak gerekir. Bu tür ortamlarda gönüllülük dışı görevler kişi için de aile için de riskli olabilecektir. Görev tanımı dışı zorunlu görev vermek 222 sayılı yasanın 44. Maddesindeki "Madde 44 - Öğretmenler kanunlarla veya Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle kendilerine verilen işlerden başka, meslek dışı her hangi bir görevle yükümlü tutulamazlar." Hükmüne de aykırı olacaktır.

MEB'e Genel Öneri

- MEB kontrolünde ve MEB tarafından kayıt altına alınamayan hiçbir görev eğitim öğretimle ilgili olsa dahi öğretmenlere verilmemelidir.

- Öğretmenlerin kanuna uygun olmayan görevler verilmesinin önüne geçilmelidir.

- Her kademe yöneticileri bu zor süreçlerin birlikte atlatılabileceği, işbirliğinin önemi noktasında uyarılırken yöneticilerin empati kurmaları ve çalışanları motive edebilmeleri için tedbirler alınmalıdır.

- EBA dahil olmak üzere, teknik ya da ekonomik sebeplerle kullanamayan/yararlanamayan öğretmen ve öğrenciler düşünülmelidir.

- Yöneticilerin bu tür uygulamalara girmemesi verilen görevlerin yapılmaması durumunda ders ücreti kesilir, soruşturma olur gibi söylemlerden kaçınmaları zaten zorda olan öğretmenlerin stresine sebebiyet vermemiş olacak hem de öğretmenlik mesleğinin ek ders gibi basit konular üzerinden aşındırılmasının önüne geçilmiş olacaktır.

- Bazı eğitim faaliyetlerinin iptal edilmesi yazısında olduğu gibi bu tür uygulamalar öncesinde bakan tarafından açıklama yapılmalı, ön bilgi sonrası genelge hazırlanmalıdır. Bu tür uygulamalarda hak kayıpları da göz önüne alınarak eşitlik ilkesinin maksimum sağlanması hedeflenmelidir.

- Bu tür uygulamalarda hukuki değerlendirmeler sağlam yapılmalı hukuka uygun düzenleme yolu seçilmelidir. Çünkü bu süreç geçicidir ve sürecin mağdurlarının başvuracağı yol hukuk olacaktır.

- Bu süreç geçicidir ve süreç geçene kadar çocuklarımıza maksimum dokunmak önemlidir. Bunun sadece EBA üzerinden yapılabileceği algısı doğru değildir. Her türlü iletişim araçları kullanılırken, sadece TV ya da dijital ortam değil kitap okuma, resim, ev ortamında yapılabilecek çalışmalar/etkinlikler belirlenmeli ve bu çalışmalar da desteklenerek her öğretmen ya da öğrencinin kendi imkanlarına göre çalışma yapması sağlanmalıdır.

- Her şeyden önemlisi öğretmenler ne zaman ne yapacakları konusunda bilgi sahibi değillerdir ve illere/ilçelere hatta okullara göre değişen talimatlarla karşılaşmaktadırlar. Kontrolsüz güç güç değildir misali tüm kontrolün bakanlıkta olduğu bir yaklaşım sergilenerek planlı, programlı bir yaklaşımla sürekli bilgilendirme yapılmalı, her alanda ülke genelinde uygulama birliği sağlanmalıdır.

Öğretmeni ile bürokratı ile yöneticisi ile yardımcı personel ile öğrencisi ile velisi ile birlikte yürütülecek bir süreç ile karşı karşıyayız. Ortak akılla ortaklaşılan kararların bir elden (bakanlıktan) sunulduğu, zor sürecin zorlukları ile insanların sorun ve kaygılarının da birlikte değerlendirildiği, makamın, mevkinin, cezanın, yaptırımın değil öğrenci, ülke ve insan menfaat ve sağlığı ile empatinin ön planda tutulduğu bir süreç yönetimi bizi amaca maksimum ulaştıracak, kaybımızı minimize edecektir. Teknolojik imkanımız var, insan gücümüz de var yeter ki aklı ve bilimi ön plana çıkarmayı başarabilelim.

Maksut BALMUK

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber