Taksirli suçtan hüküm giyen ve denetimli serbestlik ile cezası infaz olunan memurun durumu nedir?
Denetimli serbestlik uygulaması kapsamındaki bir memurun statüsü nasıldır?
Soru: Devlet memuruyken taksirli suçtan hüküm giyen ve daha sonra denetimli serbestlikle serbest bırakılan memurun memuriyet durumu nedir?
Cevap: Hürriyeti bağlayıcı bir ceza ile mahkum olma durumunda uygulanan değişik infaz yöntemleri vardır. Kapalı ceza infaz kurumu, açık cezaevi, denetimli serbestlik, şartlı tahliye bu infaz yöntemlerindendir. Mahkumiyet hükmü bu yöntemler ile infaz edilmiş sayılmaktadır.
Denetimli serbestlik yöntemi 3275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 105/A maddesinde düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre, hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla, açık ceza infaz kurumunda veya çocuk eğitimevinde bulunan ve koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi halli hükümlülerin talebi halinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak, hükmün infazına ilişkin işlemleri yapan Cumhuriyet başsavcılığının bulunduğu yer infaz hakimi tarafından karar verilebilmektedir. Koşullu salıvermeye kalması gereken bir yıllık süre sıfır-altı yaş grubunda çocuğu olan kadın mahkumlar için iki yıl, ağır hastalık, kocama veya engellilik sebebiyle hayatlarını yalnız idame ettiremeyen mahkumlar için üç yıl olarak uygulanmaktadır. Denetimli serbestlikten yararlanan bir hükümlünün mahkumiyeti devam etmekte, sadece infaz şekli değişmektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Devlet memurluğuna atanma şartlarını düzenleyen 48. maddesinin (A) fıkrasının 5 numaralı bendinde, "Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahküm olmamak." hükmü yer almaktadır.
Burada üç husus önemlidir. İlki suçun kasıtla işlenen bir suç olması, ikincisi kesinleşmiş mahkumiyet süresinin bir yıl ve daha üzeri olması, üçüncüsü ise madde hükmünde sayılan nitelikli suçlar bakımından sürenin bir öneminin olmamasıdır. Buna göre taksirle işlenen suçlardan alınan mahkumiyetler süresi ne kadar olursa olsun memur olmaya engel değildir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmış olması durumunda ise ortada açıklanmış bir mahkumiyet olmadığından memuriyete atanmak mümkündür. Yasaklanmış hakların iadesi kararı alınması halinde de -madde hükmünde sayılan nitelikli suçlar hariç- memuriyete atama yapılabilecektir.
Memurken taksirli bir suçtan hüküm giyen kişinin durumuna ise Danıştay açıklık getirmiştir. Danıştay 1. Dairesi 13.4.2004 tarihli ve E.2003/170, K.2004/3 sayılı Kararında, "Devlet memuru olup da memuriyetine son verilmesini gerektirmeyen bir hürriyeti bağlıyıcı ceza ile mahkum olan bir kişinin, söz konusu cezanın infazı süresince memuriyet haklarını koruma ve kullanma ehliyetinin devam ettiğinin kabulü mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda olan Devlet memurunun hizmet ilişkisinin infaz süresince askıda olduğunun kabuliyle hükümlülük süresinin sona ermesinden sonra göreve iade suretiyle memuriyet statüsünü yeniden kazanması gerekmektedir ki bu da, memur hukukunun sonucu olan memur güvenliği ilkesinin bir gereğidir... Devlet memurlarının hükümlü bulundukları Devlet memurluğuna engel nitelik taşımayan hapis cezalarının infazı süresinde göreve devamsızlıkları nedeniyle memuriyetlerine son verilemeyeceği, bu kişilerin sözü edilen cezaların infazı süresince hastalık ve yıllık izin kullanabilmelerine ve buna bağlı olarak maaş alabilmelerine hukuken olanak bulunmadığı..." belirtilmiştir.
Sonuç olarak taksirli bir suçtan hüküm giyen bir memurun hizmet ilişkisi infaz süresince askıda olup, kadrosunun saklı tutulması ve infaz tamamlandığında göreve iade edilmesi gerekmektedir. Denetimli serbestlik süresi de infaz kapsamında olduğundan bu süreçte göreve iade mümkün olmayacak, ilgili memuriyete ilişkin haklardan yararlanamayacaktır.