KİT personelinin kınama cezasına dava açabileceğine ilişkin danıştay kararı

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 08 Aralık 2007 00:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Mahkeme kararlarınızı bize gönderin, yayınlayalım

T.C.
DANIŞTAY
ONİKİNCİ DAİRE

Esas No : 2007/1500
Karar No : 2007/3405

Temyiz isteminde Bulunan ( Davacı ) : Hasan Gencay.
Çay işletmeleri Genel Müdürlüğü,Teftiş Kurulu Başkanlığı ? RiZE

Karşı Taraf : Çay işletmeleri Genel Müdürlüğü ? RiZE

Vekili : Av. Hızır Yılmaz, aynı yerde

İsteğin Özeti : Trabzon İdare Mahkemesinin 11.01.2007 günlü, E:2006/2604, K:2007/80 sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır

Danıştay Tetkik Hakimi ; Songül Babayiğit

Düşüncesi : Davacının, 233 sayılı KHK'de Kamu İktisadi Kuruluşu olarak sayılan Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü personeli olduğu ve 233 sayılı KHK ve daha sonra yürürlüğe giren 399 sayılı KHK'de uyarma ve kınama cezalarına karşı idari yargı yolunu kapatan bir hüküm bulunmadığı açık olup, buna göre uyarma ve kınama cezalarına karşı dava yoluna başvurulamayacağından bahisle davanın ince lenmeksizin reddi yolunda verilen idare mahkemesi Kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı : E. Nuri Necef

Düşüncesi : Uyuşmazlık; Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulunda Başmüfettiş olarak görev yapan davanın 657 sayılı Yasa uyarınca kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemle ilgilidir.

2709 sayılı T.C Anayasasının Temel Hak ve Ödevler Kısmının Kişinin Hakları ve Ödevler Bölümünde yer alan; "Hak Arama Hürriyeti" başlıklı 36'ncı maddesinin 1 inci fıkrasında; "Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mencileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adli yargılanma hakkına sahiptir" kuralına yer verilmiş, 129 uncu maddesinde de, uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararlarının yargı denetimi dışında bırakılamayacağı belirtilmiştir.

Anayasanın 129 uncu maddesindeki hüküm uyarınca kınama cezalarının yargı denetimi dışında bırakılabileceği açık ise de, yukarıda anılan hak arama hürriyetine ilişkin 36'ncı maddeye özel bir sınırlama getirilmiştir. Ancak bu sınırlamanın yalnızca yasama organı tarafından getirilebileceği de Anayasanın 13 üncü maddesi gereğidir.

233 sayılı KHK'de İktisadi Kuruluşu olarak belirlenen Çay işletmeleri Genel Müdürlüğü personeli olan davacı hakkında uygulanması gereken 233 sayılı KHK'de ve daha sonra yürürlüğe giren. Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejimini düzenleyen 399 sayılı KHK'de uyarma ve kınama cezalarına karşı idari yargı yolunun kapalı olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmadığından İdare Mahkemesince dava konusu disiplin cezasının incelenmesi ve davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken incelenmeksizin red kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Belirtilen nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle aksi yöndeki mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADİNA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmesine gerek işin gereği düşünüldü:

Dava, Çay işletmeleri Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulunda Başmüfettiş olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Yasa uyarınca Kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 26.10.2006 gün ve 3252 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır,

Trabzon idare Mahkemesinin 11.01.2007 günlü, E:2006/2604, K.2007/80 sayılı kararıyla; Anayasanın 129. ve 657 sayılı Kanunun 135. ve 135.maddelerinde yer alan hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, 657 sayılı Kanun hükümleri uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı dava açılamayacağı, sadece üst disiplin amirine, yoksa disiplin kuruluna itiraz edilebileceği anlaşıldığından davacıya 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125.maddesinin B fıkrasının (c) bendi uyarınca verilen kınama cezasının iptali işlemiyle açılan davanın esasının incelenmesi olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.

Davacı, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

2709 sayılı T.C Anayasanın Temel Hak ve Ödevler kısmının Kişinin Haklan ve Ödevleri Bölümünde yer alan; "Hak Arama Hürriyeti" başlıklı 36 maddesinin 1. fıkrasında; "Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." kuralına yer verilmiş.129. maddesinde de uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararlarının yargı denetimi dışında bırakılamayacağı belirtilmiştir.

Anayasanın 129. maddesindeki hüküm uyarınca kınama cezalarının yargı denetimi dışında bırakılabileceği açık ise de, yukarıda anılan hak arama hürriyetine ilişkin 36. maddeye özel bir sınırlama getirilmiştir. Ayrıca bu sınırlamanın yalnızca yasama organı tarafından getirilebileceği de Anayasanın 13.maddesi gereğidir.

İdare Mahkemesince uyarma ve kınama cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulamayacağı sonucuna ulaşılmış ise de 233 sayılı KHK'de kuruluşu olarak belirlenen Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü personeli olan davacı hakkında uygulanması gereken 233 sayılı KHK'de ve daha sonra yürürlüğe giren Kamu iktisadi Teşebbüsleri Personel Rejimini düzenleyen 399 sayılı KHK'de uyarma ve kınama cezalarına karşı idari yargı yolunun kapalı olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmadığından idare Mahkemesince dava konusu disiplin cezasına incelenmesi ve davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulüyle, Trabzon idare Mahkemesinin 11.01.2007 günlü, E:2006/2604, K:2007/60 sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49.maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı yasa ile değişik 3.fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 4.07.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Yücel

Ü ye

Kenan ATASOY

Üye

Efser KOÇAKOĞLU


T.C.

TRABZON

İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO : 2007/320

KARAR NO : 2007/1714

DAVACI : Recep Gülay

Bedri Rahmi Eyüboğlu İlköğretim Okulu - TRABZON

DAVALILAR : Trabzon Valiliği - TRABZON

DAVANIN ÖZETİ : Trabzon Bedri Rahmi Eyüpoğlu İlköğretim Okulu'nda görev yapan

davacı tarafından, maaşının ödendiği İş Bankası Mumhane Şubesi'nden görev yaptığı okula verilen promosyon ücretinin kanuni ölçüler doğrultusunda tarafına ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 28.12.2006 günlü ve 49269 sayılı davalı idare işleminin; T.C. Milli Eğitim Bakanlığı İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığının 12.12.2006 tarih ve 03910 sayılı genelgesine göre "Uygulama birliğinin sağlanabilmesi amacıyla Bakanlığımıza bağlı il ve ilçe müdürlükleri ile okul ve kurumlarımızda görevli personelin aylık ve diğer özlük haklarının ödenmesi için yapılan maaş protokolleri gereğince sağlanan ek mali imkanlarının %30'unun okul ve kurumlarımızın ihtiyaçlarının karşılanmasında geri kalan %70'inin ise çalışan personele dağıtılması" demek suretiyle promosyon paralarının çalışanlara ödenmesi talimatının verildiği, bu talimat doğrultusunda banka promosyonların dağıtılması gerektiği, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ile promosyon ücretinin yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesi istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Savunma dilekçesi verilmemiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Trabzon İdare Mahkemesi'nce dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:

Dava, Trabzon Bedri Rahmi Eyüpoğlu İlköğretim Okulu'nda görev yapan davacı tarafından, maaşının ödendiği İş Bankası Mumhane Şubesi'nden görev yaptığı okula verilen promosyon ücretinin kanuni ölçüler doğrultusunda tarafına ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 28.12.2006 günlü ve 49269 sayılı davalı idare işleminin iptali ile promosyon ücretinin yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesi istemiyle açılmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 164. maddesinin 3. fıkrasında; aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu hükümlerine göre almakta bulunan Devlet memurları ve diğer kamu görevlileri (sözleşmeli statüdeki personel dahil) ile kamu ve özel kesimde iş kanunlarına göre istihdam edilen işçilere çeşitli adlar altında yapılan nakdi ve ayni nitelikteki tüm ödemelerin hesaplanma kolaylığını ve basitliğini sağlamak amacıyla, bordro düzenlemesine, tahakkuk ve ödeme işlem ve sürelerine ilişkin esas ve usulleri tesbit etmeye, aydan daha kısa ya da daha uzun sürelerde yapılan ödemelerin aylık dönemler itibariyle tahakkuk ettirilmesi ve ödenmesine karar vermeye Maliye ve Gümrük Bakanlığı yetkili olduğu belirtilmiş, son fıkrasında ise "Üçüncü fıkra kapsamına giren personelin her türlü özlük haklarının ve tahakkuk işlemlerinin belli merkezlerden yapılabilmesi ve ödemelerin bankacılık sistemi aracılığı ile gerçekleştirilmesi için gerekli düzenlemeleri yapmaya ve gerekli tedbirleri almaya Maliye Bakanlığı yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir.

Bu kanun hükmü kapsamında kamu görevlilerinin aylık ve diğer özlük hakları bankalar ile ilgili kamu görevlisinin çalıştığı kurum arasında yapılan sözleşme ve protokoller çerçevesinde bankalar aracılığı ile ödenmektedir. Söz konusu paraların ilgili bankada belli bir süre kalması nedeniyle bankalar bu paralardan bir kısım gelirler elde etmektedirler. Bu bağlamda bankalar tarafından bu gelirlerin elde edilmesi karşılığında ilgili kurumlara "promosyon" adı altında bir miktar mali imkan sunulmaktadır. Bu mali imkanların hangi oranda ve ne şekilde ödeneceği veya kurumlar tarafından ne şekilde kullanılması gerektiği yönünde mevzuatta herhangi bir hükmün bulunmaması nedeniyle uygulamada farklı miktar ve ödeme şekillerinin cari olduğu bilinmektedir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının görev yaptığı Trabzon Bedri Rahmi Eyüpoğlu İlköğretim Okulu ile İs Bankası Mumhane Şubesi arasında 08.12.2006 tarihinde 3 yıl süreli protokol imzalandığı, bunun gereği olarak öğretmenlerin maaş ve diğer özlük haklarının ödenmesi için bankadan belli miktar maddi destek alındığı, davacı tarafından promosyon ücreti olarak verilen paradan %30'u okul ihtiyacı için harcanması kalan %70'inin ise personele dağıtılması gerektiği ve payına düsen miktarın verilmesi istemiyle yapılan 04.01.2007 tarihli başvurunun, okul adına sağlanan desteğin okulun hizmetleri ve ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanıldığı belirtilerek reddedilmesi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda da belirtildiği gibi kamu görevlilerinin aylık ve diğer özlük haklarının bankalar aracılığı ile ödenmesi nedeniyle bankalar bu paraların belli bir süre uhdesinde kalmasından ve banka şubesinden maaş alan memurların bu nedenle yaptıkları bireysel bankacılık işlemlerinden (kredi kartı kullanım, tüketici kredisi kullanımı, havale otomatik ödeme talimatı vs) dolayı bir kısım gelirler elde etmekte ve bunun karşılığında da kurumlara bir miktar mali imkan sunabilmektedir.

Kamu kurum ve kuruluşlarının bankalarla olan anlaşmalarında pazarlık güçlerini kurumda çalıdan personel sayısından aldıkları da bilinmektedir.

Bankalarda belli bir süre kalan ve bu süre içerisinde bankaların bir kısım gelirleri elde ettiği paralar sonuç itibariyle kamu görevlilerine ait olan paralardır. Bu paraların belli bir süre uhdesinde kalması ve banka şubesinden maaş alan memurların bu nedenle yaptıkları bireysel bankacılık işlemlerinden (kredi kartı kullanım, tüketici kredisi kullanımı, havale otomatik ödeme talimatı vs) yapılması karşılığında bankalarca ödenmesi öngörülen mali imkanlardan da ilgili kamu görevlilerinin faydalandırılması hakkaniyet ilkelerine daha uygun olacaktır.

Bu durumda, söz konusu mali imkanların ne şekilde değerlendirileceği yönünde mevzuatta her hangi bir hüküm olmaması nedeniyle uyuşmazlığın hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiğinden, Trabzon Bedri Rahmi Eyüpoğlu İlköğretim Okulu personelinin maaşlarını aldığı bankanın kuruma verdiği promosyon ücretinin hakkaniyet ilkesi doğrultusunda personele ödenmesi gerekmekte olup aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hakkaniyete ve hukuka uyarlık görülmemiştir.

Öte yandan Anayasanın 125. maddesinin son fıkrası uyarınca idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü tutulduğundan, dava konusu işlemin hukuka aykırı bulunması sebebiyle, Trabzon Bedri Rahmi Eyüpoğlu İlköğretim Okuluna, İs Bankası tarafından verilen promosyon ücretinden davacıya düsen miktarın davalı idarece, hakkaniyet ölçüleri doğrultusunda hesaplanarak ödenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin iptaline, hakkaniyet ölçüleri doğrultusunda hesaplanacak promosyon ücretinden davacıya düsen kısmın ödenmesine, davacının payına düsen promosyon ücretinin davalı idareye başvuru tarihinden itibaren isleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, aşağıda dökümü yapılan 46,50 YTL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan 29,70 YTL posta ücretinin isteği halinde davacıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere 18/10/2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

YARGILAMA GİDERLERİ

Başvurma harcı Karar harcı Posta gideri 13, 10 YTL 13, 10 YTL 20,30 YTL

Toplam 46,50 YTL

Mahkeme kararlarınızı bize gönderin, yayınlayalım

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber