İdare Mahkemesinden mülakat sınavına durdurma
Ankara 6. İdare Mahkemesi, Sağlık Bakanlığı Müfettiş Yardımcılığı mülakat sınavının ve mülakat sonucu yapılan atama işlemlerinin yürütmesini durdurdu. Mahkeme, kurumların yapacağı mülakat sınavlarının sesli ve görüntülü cihazlarla kayıt altına alarak mahkemelere ibraz edebileceğine işaret etti.
Sağlık Bakanlığı Müfettiş Yardımcılığı yazılı sınavında başarılı olan ancak sözlü sınavda elenen Yücel Aygörmez, Mayıs 2007'de yapılan mülakat sınavının ve mülakat sonucu yapılan atama işlemlerinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Ankara 6. İdare Mahkemesi'nde dava açtı.
Ankara 6. İdare Mahkemesi, ?açıkça hukuka aykırı olan ve uygulanması halinde giderilmesi güç veya imkansız zararlara sebebiyet vereceği anlaşılan? dava konusu işlemin yürütmesini oy çokluğuyla durdurdu.
Mahkemenin kararında, Sağlık Bakanlığı müfettiş yardımcılığı giriş sınavının, Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik hükümlerine göre Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılacağı, bu sınavda başarı gösterenlerin sözlü sınava çağrılacağı hükmünün yer aldığı kaydedildi.
Kararda, yönetmeliğe göre, sözlü sınavda, adayların genel olarak hukuki, iktisadi, mali ve kamu yönetimi bilgileri ile zeka, muhakeme ve algılama yeteneği, ifade yeteneği, genel kültürü, tavır ve hareket gibi şahsi vasıflarının göz önünde bulundurulacağı ifade edildi.
Davacının, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca 14-15 Nisan 2007 tarihlerinde yapılan Müfettiş Yardımcılığı giriş sınavının yazılı aşamasında 90.74, yabancı dil aşamasında ise 90.00 puan alarak 2. sırada başarılı olduğu ve sözlü sınava girmeye hak kazandığı belirtilen kararda, 14-18 Mayıs 2007 tarihleri arasında yapılan sözlü sınavda ise 59.00 puan alarak 47. sırada başarısız sayıldığı kaydedildi.
Kararda, davacının 14 Mayıs 2007'de girdiği sözlü sınavda, Sınav Kurulunun, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Tüzüğü ve Teftiş Kurulu Yönetmeliğinde düzenlenmiş olan kurallara uygun olarak oluşturulduğu, sözlü sınavda adayların fizik yapısı, giyim ve görünüşü, nezaket ve uyum (tavır ve hareket) yeteneği, mesleğe karşı tutum ve ilgisi, mizaç yapısı, kavrama (zeka ve algılama) yeteneği, nevratik durumu, genel kültürü, konuşma yeteneği gibi unsurlar ile mesleki bilgisiyle ilgili sorular sorulduğu belirtildi.
?İDARE HUKUKA UYGUN DAVRANMAK ZORUNDA?
İdari makamların şahıslarla girdikleri hukuki ilişkilerde sahip oldukları kamu gücü aracılığı ile yetkilerini devlet adına kullanırken, tek yanlı irade ile tesis ettikleri kesin ve icrai işlemlerinde hukuka uygun davranmak zorunda oldukları vurgulanan kararda, bu uygunluğun ?hukuk devleti? ilkesi gereğince yargı yerince denetleneceğine işaret edildi.
Kararda, hukuk devleti kavramının, en geniş anlamıyla kamu gücünün her türlü tasarrufunda hukuka bağlı ve adil olarak kullanılması zorunluluğu şeklinde ifade edildiği, uygulamada ise devletin yargısal denetim fonksiyonlarının hukuka aykırı uygulamaları ortadan kaldırabilecek etkinlikte olmasıyla işlerlik kazandığı vurgulandı. Kararda, şu tespitler yapıldı:
?İdari yargıda görülen davalarda özel hukuk uyuşmazlıklarından farklı olarak tarafların eşitliği söz konusu olmadığından, uyuşmazlığa konu olan idari işlemi kamu gücü ile tek yanlı olarak tesis eden idarenin, karar alma sürecindeki egemenliğinin kişileri pasif özne haline getirmesi tehlikesi mevcuttur.
Bu nedenle tek yanlılık kriterlerini, idarenin işlemin hukukiliğini ispatla yükümlü olmadığı şeklinde değil, işlemin tesisinde ilgilinin rızasının alınmaması olarak algılamak gerekir.
Aksi düşünce hukuk devleti ilkesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bakış açısıyla, en geniş anlamıyla hak arama özgürlüğünü kapsayan 'adil yargılama hakkı'nın göz ardı edilmesi sonucunu doğurur.?
Kararda, bu bakımdan yargı yerince, idari işlemlerin sadece yürürlükteki kanun, tüzük, yönetmelik gibi düzenleyici işlemlere uygunluğundan öte, insan haklarına dayalı çağdaş ve evrensel anlamda genel hukuk prensiplerine uygunluk bakımından yapılacak ?etkin yargılama? ile denetlenmesi zorunluluğunun gündeme geldiği vurgulandı.
Bunun ise idare karşısında bireylerin hukuki güvenliğini sağlayacak yeni ve etkili bazı hukuki denetim kaynakları oluşturmak ve bunları uygulamak suretiyle mümkün olabileceği belirtilen kararda, ?Zira hukuk yaşayan ve gelişen bir bilim dalıdır. Bu sebeple zaman içerisinde gerçekleşen bilimsel ve teknolojik gelişmelerle birlikte evrensel hukuk anlayışı, demokratik değerler, kamu yönetimi ve denetimi kavramları da değişmektedir? denildi.
CEZA YARGILAMASINDA YENİ AÇILIM
4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu'nda, film, fotoğraf, teyp ve video kaseti, elektronik ortamda kaydedilen her türlü bilgi, haber ve veri taşıyıcıları?nın, ?belge? olarak tanımlandığı belirtilen kararda, yine 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu ile ?elektronik veri?nin, ?elektronik, optik ve benzeri yollarla üretilen tanınan veya saklanan kayıtlar? şeklinde tanımlandığı ifade edildi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 52. maddesiyle, görüntü ve seslerin kayda alınması suretiyle tanık dinlenmesinin mümkün olduğu, hatta maddi gerçeğin ortaya çıkarılması bakımından bazı kişilerin tanıklığında zorunlu olduğu kaydedilen kararda, yine 180. maddesinin 5. fıkrasında; tanık veya bilir kişinin aynı anda ?görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenebilmeleri olanağının varlığı halinde bu yöntem uygulanarak ifade alınması? gerekeceği hükme bağlanmak suretiyle ceza yargılamasında yeni ve çağdaş bir açılım sağlandığına işaret edildi.
UYUŞMAZLIKTAKİ KİLİT NOKTA...
Türkiye genelinde kamu kurumlarında bilgisayar teknolojisinin kullanılmasının benimsendiği belirtilen kararda, davalı idarenin de uyuşmazlığa konu sınav sonuçlarının değerlendirilmesinde ve yayımlanmasında bilgisayar ve internet teknolojisinden yararlandığını belirttiği kaydedildi.
UYAP uygulamaları ile de yargıda bilgisayar kullanımına geçildiği, idari işlemlerin yargısal denetiminde video ve CD kayıtlarından yararlanıldığı ifade edilen kararda, bu bakımdan idarenin tesis ettiği işlemlerin hukuka uygunluğunun kanıtlanması amacıyla oluşturacağı ses ve görüntü kayıtlarının yargı yerince değerlendirmeye esas alınacağında kuşku bulunmadığı vurgulandı.
Kararda, ?Uyuşmazlığa konu olayda davalı idarece müfettiş yardımcılığı alımı için yapılan mülakat sınavında değerlendirme formlarında adaylar için takdir edilen puanların objektif ve somut dayanaklarının sınavın aynen tekrarının mümkün olamaması sebebiyle mahkemeye ibraz edilememesinin uyuşmazlığın çözümündeki kilit noktayı oluşturduğu açıktır? denildi.
?MÜLAKAT ÖNCESİ DİNİ SORULAR İDDİASI?
Davacının, müfettiş yardımcılığı adayları ile mülakat öncesinde uzun bir ?öngörüşme? yapıldığı ve bu görüşmede, ?dini, ideolojik ve siyasi düşüncelerini öğrenmeyi hedefleyen sorulara maruz kaldığı? daha sonra girdiği mülakat sınavında ise müfettiş yardımcılığı göreviyle hiç ilgisi olmayan bazı soruların sorularak hemen dışarı çıkarıldığını öne sürdüğü aktarıldı.
İdarenin ise ?davacının kurumu yıpratma çabası içerisinde olduğu mülakat sınavında meslekle ilgili sorular sorularak adayın genel kültür, dış görünüş, tutum ve davranış yönünden göreve engel bir halinin bulunup bulunmadığı değerlendirilerek puan verildiği? yönünde savunma yaptığı belirtilen kararda, iddialar ve savunmanın nesnel ve tarafsız belgelerle kanıtlanamadığına, konuyla ilgili etkin bir yargısal denetim gerçekleştirilemediğine işaret edildi.
?SINAVDA AMAÇ KAMUSAL YARAR?
Kararda, kamu görevlilerinin göreve alınmasında sınava tabi tutulmaları ve başarı sırasına göre atanmaları yolundaki yasal düzenleme ile o görevin gerektirdiği nitelikleri ve liyakatı en üstün kişilerin göreve atanması suretiyle kamusal yarar sağlanmasının amaçlandığı kaydedildi. Mahkemenin kararında, şöyle devam edildi:
?Bilgi ve liyakatın ağırlıklı olarak ölçüldüğü sınavların yazılı sınavlar olduğu, mülakat ve sözlü sınavların, bilgi düzeyinden çok zeka, muhakeme, algılama, ifade yeteneği, tavır ve hareket gibi şahsi vasıfların tespiti için yapıldığı ve gerekli olduğunda kuşku yoktur.
Her ne kadar daha önce idari yargı yerlerinde açılan benzer davalarda mülakat sınavlarının tekrarı mümkün olmaması sebebiyle yargı yerince denetlenemediği yolunda verilmiş kararlar mevcut ise de gerek Anayasa'nın idarenin her türlü işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu yolundaki amir hükmü gerekse zaman içerisinde oluşan teknik gelişmeler ile hukuka uygun ve etkin yargısal denetimin gerçekleştirilmesi yönündeki arayış sonucu mevzuatla getirilen yeni düzenlemeler karşısında idarenin bu tarz sınavlarla ilgili olarak somut dayanaklarını sesli ve görüntülü kayıt cihazlarıyla sağlayarak mahkemelere ibraz edebileceği sonucuna varılmaktadır.
Böylelikle kamu gücü ile tesis edilen tek yanlı işlemlerin hukuka uygunluğuna duyulan kuşku ve kamu kudreti ayrıcalıklarının şahsi veya siyasi nedenlerle taraflı olarak kullanıldığı yönünde ortaya atılan olumsuz söylentilerin giderilmesi sağlanarak tüm bireylerin eşitlikle değerlendirildiği, objektif, adil, şeffaf idare temin edilebilecektir.
Bu itibarla, haiz olduğu kamu gücü ve yetkisi ile sınav yapan idare karşısında böyle bir donanıma sahip bulunmayan davacının mülakatta başarılı olduğunu veya diğerlerinden başarısız olduğunu ispatla yükümlü kılınması adil değildir.?
?LİYAKATI BÜYÜK ÖLÇÜDE KANITLANMIŞ...?
Olayda, sınavın müfettiş ataması için yapılması ve müfettişlerin görevinin önemi ve içeriği de dikkate alındığında, sınav sonuçlarının objektifliği ile sağlanması amaçlanan kamu yararının ayrıca önem kazandığı vurgulanan kararda, görevin niteliğinin, idarenin devamlılığı ve idareye güven ilkelerinin gerçekleştirilmesinde etkin olduğu belirtildi.
Davacı hakkında mülakat değerlendirme ölçeğinde yer alan ?Genel Kültür? seçeneğinin, 5 tam puan üzerinden, üç kurul üyesi tarafından O, bir üye tarafından ise 1, ?Nezaket ve Uyum (Tavır ve Hareket) Yeteneği? seçeneğinin, bir üye tarafından 1, iki üye tarafından 2, ?Kavrama (Zeka ve Algılama) Yeteneği? seçeneğinin dört üye tarafından 2, bir üye tarafından 3, ?Mesleki Bilgi? seçeneğinin ise, 55 tam puan üzerinden, iki üye tarafından 35, diğer üyeler tarafından ise 30, 31 ve 33 puan ile değerlendirildiği kaydedildi.
Kararda, şöyle denildi:
?İlgilinin yazılı sınavda almış olduğu 90.74 puanla 2. olması suretiyle liyakatını büyük ölçüde kanıtlamasına rağmen, atanacak müfettiş sayısının 3 katı kadar kişinin sözlü sınava çağrılması ve gerek davacının sözlü sınavdaki başarısızlığını, gerekse diğer adayların başarılı olmalarını somutlaştıracak hiçbir bilgi ve belgenin idarece dosyaya ibraz edilememesi, ayrıca mülakat değerlendirme ölçeğinde yer alan ve adayların değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulan kriterlerin subjektif değerlendirmeye imkan verebilecek nitelikte bulundukları hususları da dikkate alındığında, davalı idarece somut delillerle kanıtlanamayan mülakat sınavında ve bu sınav sonucundaki başarı durumuna göre müfettiş yardımcılığına yapılan atamalarda hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, açıkça hukuka aykırı olan ve uygulanması halinde giderilmesi güç veya imkansız zararlara sebebiyet vereceği anlaşılan dava konusu işlemin yürütülmesinin durdurulmasına oy çokluğu ile karar verildi.?
Sağlık Bakanlığı, karara itiraz ederse dosya Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne gidecek.