Aldığı telefonun parasını ödemediğini sonradan hatırlayan imamın atılmasına İDDK'dan red
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, aldığı telefonun parasını yanlışlıkla ödemeden mağazadan çıkan imamın bu eyleminden dolayı 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 56. maddesi uyarınca adaylık süreci içerisinde görevine son verilmesine ilişkin işlemi hukuka aykırı bulan ilk derece mahkemesi kararını onadı.
Olay
Davacının olay günü dalgın olduğunu, eşine almak için telefon baktığını daha sonra kasada parasını ödemek için telefonu elindeki poşetlerden birine koyduğunu, marketten çıkarken poşetlere koyduğu diğer ürünlere ödeme yaptıklarını ancak başka bir poşete koyduğu telefona ödeme yapmayı unuttuklarını, ticari taksi ilçe merkezinde bulunan eczane ve hastaneye uğradıktan sonra akşam Ahurcuk Köyündeki evlerine geldiklerini, eve geldikten sonra bir süre uyuduğunu, uyanıp kalktığında eşinin bir telefonla uğraştığını gördüğünü bunun üzerine telefonu poşete koyup getirdiğini ancak parasını ödemediğini farkettiğini, evinin yakınında bulunan tanık .'a giderek durumu anlattığını, tanığın kendisine bir sorun olmayacağını, saatin geç ve ilçe merkezinin uzak olduğunu, yarın sabah ilçe merkezine giderek durumu düzeltebileceğini söylemesi üzerine evine döndüğü, bu arada ertesi gün telefonun parasını ödeyip telefonu satın alacağını düşündüğü için hattını takıp telefonu kullandığını, kamera kayıtlarının incelenmesi ile durumu fark eden market yetkililerinin polise bildirmesi üzerine, aynı akşam polislerin evine geldiğini.
Danışta Daire Kararı: Olay sabittir, atılmalıdır
Davacı hakkında ceza mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, eyleminin ''hırsızlık''
olmadığı, ''hata sonucunda ele geçirilmiş eşya üzerinde tasarrufta bulunmak''
olarak nitelendirildiği görülmüşse de, sübut bulduğu kabul edilen bu eylemi
nedeniyle hakkında ''beraat'' kararı değil, şikayet yokluğu nedeniyle ''düşme''
kararı verildiğinin görüldüğü;
Ceza Mahkemesi kararında da kabul edildiği üzere, davacının, ilçe merkezinde
bulunan bir marketten alışveriş yaptığı sırada burada satışa sunulan bir adet
cep telefonunu elindeki poşetin içerisine koyduktan sonra parasını ödemeyerek
evine gittiği, kendisine ve eşine ait sim kartları bu telefona takarak kullandığı,
Cumhuriyet Savcısının talimatı doğrultusunda kolluk görevlilerinin evine gelmesine
kadar da konu hakkında yetkili yerlere bir bildirim yapmadığının sabit olduğu;
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2023/1935
Karar No: 2024/157
İSTEMİN KONUSU:
. İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
Giresun ili, Şebinkarahisar ilçesi, . Köyü Camiinde aday imam-hatip olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 56. maddesi uyarınca adaylık süreci içerisinde görevine son verilmesine ilişkin . tarih ve . sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:
. İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararıyla; 30/01/2015 tarihli
disiplin soruşturma dosyası ve ekleri ile dosyada yer alan diğer bilgi ve belgeler
birlikte değerlendirildiğinde, davacıya isnat edilen "hırsızlık suçu"
iddiası ile ilgili . Asliye Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığının görüldüğü,
açılan kamu davası sonucunda . Asliye Ceza Mahkemesinin . tarih ve E:., K:.
sayılı kararıyla; "...davacının olay günü dalgın olduğunu, eşine almak
için telefon baktığını daha sonra kasada parasını ödemek için telefonu elindeki
poşetlerden birine koyduğunu, marketten çıkarken poşetlere koyduğu diğer ürünlere
ödeme yaptıklarını ancak başka bir poşete koyduğu telefona ödeme yapmayı unuttuklarını,
ticari taksi ilçe merkezinde bulunan eczane ve hastaneye uğradıktan sonra akşam
Ahurcuk Köyündeki evlerine geldiklerini, eve geldikten sonra bir süre uyuduğunu,
uyanıp kalktığında eşinin bir telefonla uğraştığını gördüğünü bunun üzerine
telefonu poşete koyup getirdiğini ancak parasını ödemediğini farkettiğini, evinin
yakınında bulunan tanık .'a giderek durumu anlattığını, tanığın kendisine bir
sorun olmayacağını, saatin geç ve ilçe merkezinin uzak olduğunu, yarın sabah
ilçe merkezine giderek durumu düzeltebileceğini söylemesi üzerine evine döndüğü,
bu arada ertesi gün telefonun parasını ödeyip telefonu satın alacağını düşündüğü
için hattını takıp telefonu kullandığını, kamera kayıtlarının incelenmesi ile
durumu fark eden market yetkililerinin polise bildirmesi üzerine, aynı akşam
polislerin evine geldiğini, olayların bu aşamaya gelebileceğini hiç aklına getirmediğini,
yaptığı dalgınlığının farkına varması üzerine hemen ertesi gün gidip durumu
düzelteceğini düşündüğünü ancak buna fırsat kalmadan söz konusu olayların yaşandığı
belirttiği, olayla ilgili tanıkların ifadeleri, marketteki kamere kayıtları
ve davacının ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde davacının somut olayda
hırsızlık suçu işlediği konusunda kanaat oluşmadığı, davacının eyleminin hata
sonucu ele geçen eşya üzerinde tasarrufta bulunma suçuna karşılık geldiği ancak
söz konusu suç ile ilgili şikayetçi olunulmaması üzerine belirtilen suçtan dolayı
davacı hakkında açılan davanın TCK'nın 73/4 e CMK'nın 223/8 maddeleri uyarınca
düşürülmesine'' karar verildiğinin görüldüğü,
Ceza Mahkemesi kararı ile davacının üzerine atılı hırsızlık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı saptandığından, davacının hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumların tespit edildiğinden bahsedilemeyeceği sonucuna varıldığı, davacının üzerine atılı fiilin sübuta ermediği, 657 sayılı Kanun'un 56. maddesi uyarınca adaylık süresi içerisinde görevi ile ilişiğinin kesilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Daire kararının özeti:
Danıştay Onikinci Dairesinin 10/04/2019 tarih ve E:2016/3447, K:2019/2646 sayılı
kararıyla; davacı hakkında ceza mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, eyleminin
''hırsızlık'' olmadığı, ''hata sonucunda ele geçirilmiş eşya üzerinde tasarrufta
bulunmak'' olarak nitelendirildiği görülmüşse de, sübut bulduğu kabul edilen
bu eylemi nedeniyle hakkında ''beraat'' kararı değil, şikayet yokluğu nedeniyle
''düşme'' kararı verildiğinin görüldüğü;
Ceza Mahkemesi kararında da kabul edildiği üzere, davacının, ilçe merkezinde
bulunan bir marketten alışveriş yaptığı sırada burada satışa sunulan bir adet
cep telefonunu elindeki poşetin içerisine koyduktan sonra parasını ödemeyerek
evine gittiği, kendisine ve eşine ait sim kartları bu telefona takarak kullandığı,
Cumhuriyet Savcısının talimatı doğrultusunda kolluk görevlilerinin evine gelmesine
kadar da konu hakkında yetkili yerlere bir bildirim yapmadığının sabit olduğu;
Bu durumda, soruşturma raporu, alınan ifadeler, olayın oluş şekli ve ceza mahkemesi kararı birlikte değerlendirildiğinde, davacının görevine son verilmesine sebep olan olaydaki hal ve hareketlerinin memuriyetle bağdaşmadığı sonucuna ulaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık, dava konusu işlemin iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle, . İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti:
. İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararıyla; Ceza Mahkemesi kararı
ile davacının üzerine atılı hırsızlık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığının
yargı kararı ile saptandığı, bahse konu eylemin adli yargı yerince, hata sonucu
ele geçen eşya üzerinde tasarrufta bulunma fiili olarak nitelendirildiği, bu
suç nitelemesine karşılık ise şikayet yokluğu nedeniyle davanın düşürülmesine
karar verildiği görüldüğünden, adli yargı yerince nitelemesi ve tespiti yapılan
anılan fiil nedeniyle davacının hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak
durumlar olduğu sonuç ve kanaatine varılamadığı,
Bu durumda, hırsızlık suçunun oluşmadığı gibi davacının üzerine atılı ''hata
sonucu ele geçen eşya üzerinde tasarrufta bulunma'' suçunun oluşmasına sebep
olan hal ve hareketlerin de memuriyetle bağdaşmayacak nitelik ve boyuta ulaşmadığından,
adaylık süresi içerisinde görevi ile ilişiğinin kesilmesine ilişkin dava konusu
işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesi eklenmek suretiyle dava konusu
işlemin iptali yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davalı idare tarafından, davacı hakkında Ceza Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde eyleminin ''hırsızlık'' olmadığı, ''hata sonucunda ele geçirilmiş eşya üzerinde tasarrufta bulunmak'' olarak nitelendirildiği görülmüşse de, davacının gerçekleştirdiği kabul edilen bu eylemi nedeniyle hakkında ''beraat'' kararı değil, şikayet yokluğu nedeniyle ''düşme'' kararı verildiğinin görüldüğü, Ceza Mahkemesi kararında da davacının cep telefonunu elindeki poşete sokarak ve parasını ödemeyerek marketten çıktığı, telefona kartını takarak kullandığı, konu adli makamlara sirayet ederek kolluk görevlilerinin evine gelmesine kadar yetkili birimlere bu durumu bildirmediğinin açık olduğu, dolayısıyla ceza yargılamasındaki nihai karara bakılarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olacağı, zira idari yargılamaya esas olan ilkeler ile ceza yargılamasına esas olan ilkelerin birbirinden farklı olduğu; idari işleme konu olan hususun davacının eylemin suç teşkil edip etmediğinden bağımsız olarak, fiilin faile isnat edilebilir olup olmadığı hususu olduğu; bahsi geçen eylemleri gerçekleştirdiği sabit olan davacının eylemlerinin ceza yargılamasında suç teşkil etmesinin idare nezdinde bir farkının bulunmadığı, görev yaptığı yerdeki bir din görevlisinin girdiği mağazadan bir eşyayı para ödemeden çıkarması ve bu eşyayı kullanarak adli yaptırımla karşılaşmadığı sürece sessiz kalması ve bu durumun mağazada bulunanlar ve çevrede duyulmasının ortak nitelik şartına aykırılık teşkil ettiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davacı tarafından, hata ile kendisi uhdesine geçen telefonu söz konusu markete evinin çok uzak olması nedeniyle ertesi gün iade ettiği, bu hatalı davranışın bir suç teşkil etmediğinin yargı kararıyla saptanıp kesinleştiği, dosyada yer verilen bilgi ve belgeler dikkate alındığında, kendisine atfedilen fiil ve davranışların alenileştiğine, mesleğine ya da sosyal çevresine yansımaları olduğuna ilişkin yeterli bir bulgunun olmadığı, söz konusu fiilleri nedeniyle davacının görevine son verilmesi yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ .'ÜN DÜŞÜNCESİ:
Temyiz isteminin reddi ile Giresun İdare Mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya
eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin . İdare
Mahkemesinin temyize konu . tarih ve E:., K:. sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/02/2024 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY X- . İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararının Danıştay
Onikinci Dairesinin 10/04/2019 tarih ve E:2016/3447, K:2019/2646 sayılı kararında
yer alan gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.