İDDK: Yasa dışı silahlı örgüt kurmak suçundan memnu hakların iade kararı alınsa bile memuriyete engeldir
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 2015/1 Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı (EKPSS) sonucuna göre, hizmetli olarak yerleştirilen davacının, devlet memurluğuna engel suçtan mahkumiyeti bulunduğundan bahisle atamasının yapılmamasına ilişkin işlemin hukuka uygun olduğuna hükmetti.

İlk derece mahkemesi davayı reddetmiş ama 12. Daire bu kararı bozmuştur.
12. Daire: Memuriyete girmeden önce alındığı için engel olmaz
Memnu hakların iadesi kararı, ilgili kişiye bu karar uyarınca doğrudan memuriyete alınma hakkı vermeyip, memuriyete başvurma hakkı sağlayacağı ve idarenin bu konuda kadro ve ihtiyaç durumunu gözeterek takdir yetkisini kullanacağının da açık olduğu,
Bakılan uyuşmazlıkta, 2015/1 Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı (EKPSS) sonucuna göre, hizmetli olarak yerleştirilen davacı hakkında, adli sicil kayıtlarının tetkiki sonucunda yasa dışı silahlı örgüt kurmak veya katılmak suçundan dolayı mahkumiyetinin bulunduğu ve bu mahkumiyeti nedeniyle 657 sayılı Kanun'un 48/A-(5) maddesinde düzenlenen Devlet memurluğuna alınma şartlarını taşımadığı gerekçesiyle atamasının yapılmaması yolunda dava konu işlem tesis edilmiş ise de, anılan işleme dayanak alınan mahkumiyeti hakkında, Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavından önce hakkında memnu haklarının iadesine karar verildiği,
Bu duruma göre; mahkümiyetine bağlı hak yoksunluğu, memnu hakların iadesi kararı ile ortadan kalkmış olan ve Devlet memuru olarak atanmasında hukuki bir engeli kalmayan davacının atamasının yapılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığını belirtmiştir.
İDDK: Kesinlikle engeldir
Memnu hakların iadesinin, mahkumiyet kararını ortadan kaldıran değil, yalnızca yasaklanmış bazı hakların iadesine yönelik bir karar olduğu, kanun koyucu tarafından, "devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık" gibi suçlardan mahkumiyet halinin, genel af hariç kesinleşmiş bir cezayı kaldıran, cezayı hafifleten veya daha hafif bir cezaya çeviren özel af halinde memuriyete alınma konusunda bir engel olarak belirlenmişken, özel affa göre daha dar kapsamlı olan ve mahkumiyet hükmünü ortadan kaldırmayan memnu hakların iadesi halinin, memuriyete girmeye evleviyetle engel olacağını belirtti.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2023/444
Karar No: 2023/1833
İSTEMİN KONUSU:
Ankara 16. İdare Mahkemesinin 16/12/2022 tarih ve E:2022/2594, K:2022/2738 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava Konusu İstem: 2015/1 Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı (EKPSS) sonucuna göre, . hizmetli olarak yerleştirilen davacının, devlet memurluğuna engel suçtan mahkumiyeti bulunduğundan bahisle atamasının yapılmamasına ilişkin 24/06/2015 tarih ve 28231 sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Ankara 16. İdare Mahkemesinin 10/05/2016 tarih ve E:2015/2007, K:2016/1518 sayılı kararıyla;
Yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre, kişilerin kasten işlemiş oldukları suçlardan ötürü belli hakları kullanmaktan yoksun bırakıldığı, bu yoksunluklar arasında bir kamu görevinin üstlenilmesinin de bulunduğu, Türk Ceza Kanunu'nda, bu yoksunluğun, mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar sürebileceği belirtilmiş olmakla birlikte 657 sayılı Kanun'un 48/A-(5) maddesindeki açık düzenleme dikkate alındığında, maddede sayılan devletin güvenliğine karşı işlenen suçlardan mahkum olanların artık hiç bir şekilde memuriyete atanmasının mümkün olmadığı; uyuşmazlık konusu olayda, yasa dışı silahlı örgüt kurmak veya katılmak suçundan mahkumiyeti bulunan davacı tarafından, memnu haklarının iadesine karar verildiğinden atanma şartlarına sahip olduğu ileri sürülmekte ise de; memnu hakların iadesi kararı alınmasının, 657 sayılı Kanun'un 48/A- (5) maddesinde sayılan suçlar dışında kalan suçlardan mahkumiyeti bulunanlara, ileriye yönelik olarak Devlet memuru olabilme imkanı verdiği, devletin güvenliğine karşı işlenen suçlardan olan yasa dışı silahlı örgüt kurmak veya katılmak suçundan hükümlü olan davacının kamu görevlerine alınmasına yönelik hak yoksunluğunun devam ettiğinin açık olduğu, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Daire Kararının Özeti:
Danıştay Onikinci Dairesinin 24/02/2021 tarih ve E:2017/248, K:2021/967 sayılı kararıyla;
Memnu hakların iadesi müessesesinin, 765 sayılı (mülga) Türk Ceza Kanunu'nun 121-124 maddeleri ile 1412 sayılı (mülga) Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 416-420. maddeleri arasında yer almakta iken, anılan Kanunlar yürürlükten kaldırarak 01/06/2005 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda bu müesseseye yer verilmediği ancak Anayasa'nın 76/2. maddesi ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu gibi bazı özel Kanunlardaki hak yoksunluklarına ilişkin düzenlemeler nedeniyle memnu hakların iadesi müessesesine yeniden ihtiyaç duyulup 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'na eklenen 13/A maddesiyle yasaklanmış hakların geri verilmesi başlığı altında yeniden düzenlendiği,
Memnu hakların iadesinin düzenlendiği 5352 sayılı Kanun'un anılan maddesinde, 5237 sayılı Kanun dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkümiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, mahküm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması, kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması koşuluyla kişilerin hükmü veren mahkemeye veya hükümlünün ikametgahının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemeye yapacakları başvuru üzerine yasaklanmış hakların geri verilmesi kararının verileceğinin belirtildiği,
Bu maddede söz edilen "5237 sayılı Kanun dışındaki kanunlar" ibaresinden, 5237 sayılı Kanun'un "Özel kanunlarla ilişki" başlıklı 5. maddesinde, "Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır." hükmü uyarınca çeşitli suç ve hürriyeti bağlayıcı cezalar ile hak yoksunluklarının düzenlendiği 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu, Kaçakçılık Kanunları gibi özel ceza kanunları değil, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, Seçim Kanunu gibi hak yoksunluklarına yer verilen kanunların anlaşılması gerektiği,
Öte yandan; 5352 sayılı Kanun'un 13/A maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere, cezalandırılmakla güdülen asıl amaç, işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğundan, memnu hakların iadesi müessesesi ile, ceza mahkumiyetinden doğan süresiz yasakların ve ehliyetsizliklerin önüne geçilerek, yasak ve ehliyetsizliklerden kurtulmak isteyen kimseyi düzgün ve hukuk kurallarına uygun bir şekilde yaşamaya teşvik etmenin amaçlandığı,
Bu kapsamda, memnu hakların iadesi kararının, gerek Türk Ceza Kanunundan, gerekse özel bir kanundan kaynaklansın kamu hizmetlerinden yasaklanma, memuriyetten mahrumiyet, seçme ve seçilme hakkından yoksun kılınma gibi temel hak ve özgürlükler alanındaki ehliyetsizlikleri gelecek için ortadan kaldıran ve kişiye kullanılması men edilen hakları kullanma yetkisi sağlayan kararlar olduğu,
Yasaklanmış hakların geri verilmesi müessesesini yeniden düzenleyen 5352 sayılı Kanun'un 13/A maddesinin 2006 yılında yürürlüğe girmesinden sonra, 657 sayılı Kanun'un 48/A-(5) maddesinde 2008 yılında 5728 sayılı Kanun ile değişiklik yapılarak maddeye, "Türk Ceza Kanunu'nun 53'üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile;" ibaresi eklenmiş ise de, memnu hakların iadesi kararı alınsa dahi devlet memuru olunamayacağına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği,
Anılan yasal düzenlemeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 657 sayılı Kanun'un 48/A-(5) maddesinde yer alan "Türk Ceza Kanunu'ndaki süreler geçirilmiş olsa bile" ibaresiyle maddede belirtilen suçlardan dolayı mahküm olan ve bu mahkümiyeti nedeniyle belli hakları kullanmaktan yasaklanan kişilerin Devlet memuru olamayacağı, yasaklanmış hakların iadesi kararı alınması durumunda ise, mahkümiyet ortadan kalkmamakla birlikte bu mahkümiyetten doğan veya mahkümiyetle birlikte hükmedilen ehliyetsizliklerinin ileriye dönük olarak ortadan kalkacağı sonucuna ulaşıldığı,
Bununla birlikte, memnu hakların iadesi kararı, ilgili kişiye bu karar uyarınca doğrudan memuriyete alınma hakkı vermeyip, memuriyete başvurma hakkı sağlayacağı ve idarenin bu konuda kadro ve ihtiyaç durumunu gözeterek takdir yetkisini kullanacağının da açık olduğu,
Bakılan uyuşmazlıkta, 2015/1 Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı (EKPSS) sonucuna göre, Diyanet İşleri Başkanlığı Tunceli ili, Nazımiye İlçe Müftülüğüne hizmetli olarak yerleştirilen davacı hakkında, adli sicil kayıtlarının tetkiki sonucunda yasa dışı silahlı örgüt kurmak veya katılmak suçundan dolayı mahkumiyetinin bulunduğu ve bu mahkumiyeti nedeniyle 657 sayılı Kanun'un 48/A-(5) maddesinde düzenlenen Devlet memurluğuna alınma şartlarını taşımadığı gerekçesiyle atamasının yapılmaması yolunda dava konu işlem tesis edilmiş ise de, anılan işleme dayanak alınan mahkumiyeti hakkında, Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavından önce hakkında memnu haklarının iadesine karar verildiği,
Bu duruma göre; mahkümiyetine bağlı hak yoksunluğu, memnu hakların iadesi kararı ile ortadan kalkmış olan ve Devlet memuru olarak atanmasında hukuki bir engeli kalmayan davacının atamasının yapılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılarak Ankara 16. İdare Mahkemesinin 10/05/2016 tarih ve E:2015/2007, K:2016/1518 sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Israr Kararının Özeti:
Ankara 16. İdare Mahkemesinin 16/12/2022 tarih ve E:2022/2594, K:2022/2738 sayılı kararıyla;
Memnu hakların iadesinin, 765 sayılı (mülga) Türk Ceza Kanunu'nun yürürlükte olduğu dönemde ve halen 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesi uyarınca 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkümiyete bağladığı kısıtlılık hallerinden kaynaklanan süreli veya süresiz hak yoksunluklarının belli şartlarda sona erdirilmesine yönelik olarak getirilmiş bir müessese olduğu,
Anılan Anayasal kural karşısında, hakkında verilmiş bir mahkumiyet kararı sonrasında belli kamu haklarını kullanmaktan yoksun kılınan vatandaşların, memnu haklarının mahkeme kararı ile iadesi sonrasında kamu hizmetine alınmada başvuru yapma ve sınavlara katılma hususunda diğer vatandaşlardan farksız oldukları konusunda bir duraksama bulunmadığı,
Öte yandan kanun koyucunun, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinde Devlet memurluğuna başvuru koşulları bulunan vatandaşların belli şartları taşıması halinde memuriyete alınması konusundaki iradeyle bu maddenin (A) bendinde tüm memuriyetler için aranacak genel şartları belirlediği, (B) bendinde ise yapılacak hizmetin niteliği gereği olan ve ayrıca idarelerin mevzuatında belirtilen özel şartların başvuran kişide bulunması gerektiğinin belirtildiği,
Anılan maddenin (A) bendinde memuriyete girişte, kamu haklarını kullanma konusunda hiçbir engeli bulunmayan Türk vatandaşları için yaş, öğrenim, kamu haklarından yoksun bulunmama, kasten işlenen bir suçtan bir yıl veya affa uğramış olsa bile belli suçlardan mahkum olmama, askerlikle ilgisi bulunmama, görevini devamlı yapmasına engel olabilecek bir akıl hastalığı bulunmama gibi şartlar getirilmiş, kanun koyucu tarafından memuriyete girişte kamu hizmetinin etkin, güvenli ve verimli şekilde yürütülmesinin sağlanmaya çalışıldığı,
Dolayısıyla memuriyete girişte kamu haklarını kullanma konusunda herhangi bir engeli bulunmayan tüm vatandaşlar için bu şartların aranması, Anayasa'nın 70. maddesine aykırı olmadığı gibi, memnu hakların iadesi kararıyla verilen kamu haklarını kullanma yetkisinin sonuçsuz kalmasına yönelik bir düzenleme olmadığı, zira belli bir mahkumiyet nedeniyle kamu hakları kısıtlanan bir kişinin, memnu hakların iadesi kararı sonrasında kamu personeli alımı için yapılan bir sınava başvurabileceği, ancak 657 sayılı Kanun'un 48. maddesi ile getirilen genel ve özel şartları taşıması durumunda atanabileceği,
Hukukumuzda genel af ve özel af şeklinde iki müessese öngörüldüğü, genel affın, kamu davasını, hükmolunmuş cezaları ve mahkumiyetin tüm neticelerini ortadan kaldıran bir yasama işlemi olduğu, özel affın ise yalnızca kesinleşmiş bir cezayı kaldıran, cezayı hafifleten veya daha hafif bir cezaya çeviren bir müessese olduğu,
657 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (A) bendinin 5 numaralı alt bendinde değişiklik yapan ve 08/02/2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun'un 317. maddesinin gerekçesinde, "affa uğramış olsa bile" ibaresi için şu açıklama
yapıldığı: "Keza, söz konusu alt bende, 'devletin güvenliğine karşı suçlar' ibaresinden önce gelmek üzere 'affa uğramış olsa bile' ibaresi eklenmiştir. Anayasa'da Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri arasında genel ve özel af çıkarma yetkisi sayılmıştır. Bu iki af türünün hukuki sonuçları arasındaki fark, Türk Ceza Kanunu'nun 65. maddesinde ortaya konmuştur. Bu durum karşısında madde metnine eklenen 'affa uğramış olsa bile' ibaresini özel affa özgülemek gerekir." denildiği, dolayısıyla bu gerekçeden 657 sayılı Kanun'un 48. maddesinde yer alan affa ilişkin ibareden kanun koyucunun özel affı kastetmekte olduğu,
Diğer taraftan, 657 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (A) bendinin 5 numaralı alt bendinin ilk halinde ve devamı değişikliklerinde "...hükümlü bulunmamak" keyfiyeti aranmakta iken, 23/01/2008 tarihinde kabul edilen 5728 sayılı Kanun'un 317. maddesiyle getirilen ve halen yürürlükte bulunan düzenleme ile bu keyfiyetin, "...mahkum olmamak" şeklinde değiştirildiği,
Memnu hakların iadesinin, mahkumiyet kararını ortadan kaldıran değil, yalnızca yasaklanmış bazı hakların iadesine yönelik bir karar olduğu,
Hal böyle iken kanun koyucu tarafından, "devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık" gibi suçlardan mahkumiyet hali, genel af hariç kesinleşmiş bir cezayı kaldıran, cezayı hafifleten veya daha hafif bir cezaya çeviren özel af halinde memuriyete alınma konusunda bir engel olarak belirlenmişken, özel affa göre daha dar kapsamlı olan ve mahkumiyet hükmünü ortadan kaldırmayan memnu hakların iadesi halinin, memuriyete girmeye evleviyetle engel olacağı,
Bu durumda, yasa dışı silahlı örgüt kurmak veya katılmak suçundan hakkında mahkumiyet hükmü verilen davacının kamu görevine alınmasına yönelik hak yoksunluğunun devam ettiği açık olduğundan, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı,
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 27/06/2022 tarih ve 2022/1141, 2022/2318 sayılı kararının da bu yönde olduğu gerekçesiyle davanın reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafından, Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesine göre cezanın infazı tamamlandıktan sonra mahrum kalınan hakların kullanılmaya devam edilebileceği, hukukumuzda sürekli hak yoksunluğu ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmediği; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48/A-5 maddesinin de sürekli bir hak mahrumiyeti yaratmadığı; mahkemelerce memnu hakların iadesi kararını aldıktan sonra diğer koşulların varlığı halinde kişilerin kamu görevine atanabileceği, kendisinin engelli olduğu dikkate alındığında toplum ve kamu düzeni için tehlike arz edecek bir durumun söz konusu olmadığı, engelli bir kişinin kamuda dahi istihdam edilmek istenmemesinin sosyal devlet ilkesi ile bağdaşmadığı, ülkemiz taraf olduğu ILO sözleşmelerine göre devletin engellilere pozitif ayrımcılık yapmayı taahhüt ettiği, bu nedenle dava konusu işlemin iptali gerektiği ve ilk derece mahkemesi ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davalı idare tarafından, Ankara 16. İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ MUHAMMED AKTAŞ'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile Ankara 16. İdare Mahkemesi ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b)Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Ankara 16. İdare Mahkemesinin temyize konu 16/12/2022 tarih ve E:2022/2594, K:2022/2738 sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3.Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/10/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Ankara 16. İdare Mahkemesinin 16/12/2022 tarih ve E:2022/2594, K:2022/2738 sayılı ısrar kararının Danıştay Onikinci
Dairesinin 24/02/2021 tarih ve E:2017/248, K:2021/967 sayılı kararında yer alan gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
KARŞI OY
XX- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (5) numaralı alt bendinde; "Türk Ceza Kanunu'nun 53'üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmamak" Devlet memurluğuna alınacaklarda aranan genel şartlar arasında sayılmıştır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma" başlıklı 53. maddesinde; ''(1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkümiyetin kanuni sonucu olarak;
a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,
(...) yoksun bırakılır.
(2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahküm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz " hükmü yer almaktadır.
5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'na 06/12/2006 tarih ve 5560 sayılı Kanun ile eklenen "Yasaklanmış hakların geri verilmesi" başlıklı 13/A
maddesinde ise; "(1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkümiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,
a)Mahküm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,
b)Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması gerekir." hükmüne yer verilmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile kişinin kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetinin sonucu olarak belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılması, mahkum olduğu hapis cezasının infazı süresince geçerli olduğundan 5237 saylı Kanun'da "yasaklanmış hakların iadesi" müessesesine yer verilmediği, ancak özel kanun hükümleri ile belli suçlardan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyet halinde öngörülen hak yoksunlukları ve ehliyetsizlikler bakımından, kişilerin bu kanunlardan doğan süresiz hak yoksunluklarını ortadan kaldırıcı mahiyette olmak üzere Adli Sicil Kanunu'na 13/A maddesi eklenerek "yasaklanmış hakların geri verilmesi" müessesesinin getirildiği görülmektedir.
Memnu hakların iadesi kurumu önceden, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 121 ila 124 ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 416 ila 420. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda memnu hakların iadesi kurumuna yer verilmemiş, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinde güvenlik tedbiri olarak düzenlenmekle beraber, bu yoksunluklarının cezanın infazının tamamlanmasıyla birlikte sona ereceği kabul edilmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinin birinci fıkrasında yer alan hak yoksunlukları, aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca hapis cezasının infazının tamamlanmakla sona ereceği hüküm altına alınarak, süreli bir hak yoksunluğu öngörülmüştür. Bu sebeple 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda memnu hakların iadesi veya yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumuna yer verilmemiştir.
Türk hukukunda bütün hak yoksunlukları, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer almamaktadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışında, dava konusu işlemin dayanağı olan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun da içinde yer aldığı aşağıda belirtilen 24 Kanunda hak mahrumiyetleri düzenlenmiştir:
1.1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun 28'inci ve 45 inci maddelerinde,
2.5682 sayılı Pasaport Kanunu'nun 14'üncü maddesinde,
3.6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun'un 4'üncü maddesinde,
4.6343 sayılı Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanun'un 6'ncı maddesinde,
5.213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 87'nci maddesinde,
6.657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48'inci maddesinde,
7.1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 5'inci maddesinde,
8.1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununun 8'inci maddesinde,
9.2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu'nun 15'inci maddesinde,
10.2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 11'inci maddesinde,
11.2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu'nun 18'inci maddesinde,
12.3224 sayılı Türk Diş Hekimleri Birliği Kanunu'nun 33'üncü maddesinde,
13.4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi
Kanunu'nun 8'inci maddesinde,
14.4904 sayılı Türkiye İş Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler
Hakkında Kanun'un 17'nci maddesinde,
15.5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler
Hakkında Kanun'un 30'uncu maddesinde,
16.5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve
Borsalar Kanunu'nun 74'üncü ve 83'üncü maddelerinde,
17.5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun 10'uncu maddesinde,
18.5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu'nun 7'nci maddesinde,
19.5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu'nun 50'nci maddesinde,
20.5368 sayılı Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanun'un 2'nci maddesinde,
21.5910 sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 21'inci maddesinde,
22.6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 20'nci maddesinde,
23.Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 6'ncı maddesinde, 24. 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 44'üncü maddesinde.
Ayrıca, anılan kanunlarda öngörülen hak yoksunluğunun 5237 sayılı Kanun'un 53/2 maddesinde olduğu gibi cezanın infaz edilmesiyle sona ereceği yönünde bir hüküm de bulunmamaktadır.
Böylece hukukumuzda bazı hak yoksunluklarının süreli olmasına rağmen, bazı hak yoksunlukları süresiz olarak devam edeceği gibi bir durum ortaya çıkmıştır. Kanun koyucu 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'na bir hüküm eklemek suretiyle ortaya çıkan bu sorunu gidermiştir. Bu husus anılan Kanun'un 13/A maddesinin gerekçesinde:
"5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki süresiz hak yoksunluğu doğuran bu hükümlere rağmen, yasaklanmış hakların geri verilmesi yolunun kapalı tutulması, uygulamada ciddi sorunlara yol açacaktır. Bu sorunların çözümüne yönelik olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin süresiz olarak kullanmaktan yasaklandıkları hakları tekrar kullanabilmelerine imkan tanıyan bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur" şeklinde ifade etmek suretiyle ortaya koymuş, Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinde, "5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkümiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir." şeklinde belirtilmiştir.
Bu itibarla, memnu hakların iadesi kararı mahiyet itibariyle, mahkumiyet kararına bağlı olarak kaybedilen bütün ehliyetsizlikleri yeniden kazandıran bir karardır.
Bu kapsamda, yasaklanmış hakların geri verilmesi, ceza mahkumiyetinden doğan yasakların ve ehliyetsizliklerin ortadan kaldırılmasını sağlayan bir müessese olup, sadece mülga 765 sayılı veya 5237 sayılı Kanun'larda öngörülen hak yoksunlukları ve ehliyetsizlikleri değil, bu kanunların dışındaki kanunların belli suçlardan dolayı veya belli bir ceza mahkumiyetine bağladığı hak yoksunluklarını da ortadan kaldırmaktadır.
Uyuşmazlıkta, ilk derece mahkemesince, 657 sayılı Kanun'un 48'inci maddesinde ifade edilen katalog suçlardan mahkumiyeti bulunan davacının, memnu hakları iade edilmiş olsa dahi hak mahrumiyetinin devam etmekte olduğu, bu nedenle kamu görevine alınamayacağına yer verilmiş ise de; bu durumun memnu hakların iadesi kurumunu düzenleyen kanun hükmünün açık lafzı ve düzenleniş amacıyla bağdaşmadığı, 5352 sayılı Kanun'un 13/A maddesinde belli suçlar bakımından bir sınırlama olmadığı gibi, yukarıda bahsedilen iki şartın dışında da bir şart öngörülmediği açıktır.
Kaldı ki yukarıda listelenen kanunların ilgili maddelerinde de 657 sayılı Kanun'un 48'inci maddesinde yer alan hükme aynen yer verilmiş, anılan kanunlarda da memnu hakların iadesine yönelik istisnalara yer verilmemiş olup, memnu hakların iadesi kararının alınmasının süresiz hak mahrumiyetini engellemeyeceğinin kabulü halinde, kasten işlenen 1 yıldan fazla hapis cezası mahkumiyeti ya da katalog suçlardan mahkumiyeti bulunan bir kişi ömrünün sonuna kadar hiçbir mesleği yürütemez hale gelecektir.
Bu durumda, Ceza mahkümiyetine bağlı hak yoksunluğu, memnu hakların iadesi kararı ile ortadan kalkmış olan ve Devlet memuru olarak atanmasında hukuki bir engeli kalmayan davacının atamasının yapılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi ısrar kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği oyuyla, çoğunluk görüşüne katılmıyorum.