İl Emri İle İlgili Önemli Gelişme
?İl emri mağduru öğretmenler yarın eylem yapacak? başlığıyla 24.08.2009 Pazartesi günü yayımladığımız yazıda İl emri mağdurlarının Anadolu Eğitim Sen Genel Başkanı Cansel GÜVEN'in diğer sendikalara da yaptığı çağrı üzerine 25.08.2009 Salı günü eylem yapacaklarını duyurmuştuk. Eğitim Sen ve Eğitim-İş Sendikalarının da desteğiyle yapılan eylemle ilgili heyeti kabul eden Personel Genel Müdürü Sayın Necmettin YALÇIN çok önemli bir açıklama yaparak; "İl emri atamasının kaldırılmasındaki en önemli sebebin daha önceki tecrübelerde kötü niyetli sahte yollara başvurulması olduğunu fakat konuya hassas olduklarını ve bir ara çözüm olarak norm fazlalığı durumunu düşündüklerini" ifade etmiştir.
25.08.2009 tarihinde açılması beklenen Özür grubu yer değiştirme ek başvuru modülünün açılmamış olması da bu yöndeki çalışmaya bağlanmaktadır.
Nedir norm fazlası ve nasıl işleyecek ya da işlemelidir?
Öncelikle ifade edelim ki özür grubu yer değiştirmelerle ilgili sorun kalıcı olarak çözümlenmelidir. Bu konunun çözümsüz olmadığını daha önce http://www.memurlar.net/haber/139742 linkinde ?Özür grubu yer değiştirme sorunu çözümsüz mü?? başlığıyla ele almıştık.
Tüm görüşmelerimizde samimi bulduğum sayın Personel Genel Müdürü Necmettin YALÇIN'ın konuya yaklaşımını da takdirle karşılıyorum. Konu üzerinde yeni bakanımız sayın Nimet ÇUBUKÇU'nun da etkiliği olduğu tartışılmaz bir gerçekliktir.
Yeni açılacak başvurularda öğretmenlere son seçenek olarak ?yukarıda belirttiğim kurumlara atanamadığım taktirde norm fazlası olarak o ilin kadrolarına atanmayı kabul ediyorum? seçeneğini kabul etmeleri seçenek olarak sunulacaktır.
Bu öğretmenlerimizin tercihlerine atanamamaları durumunda norm kadro fazlası olarak o il'de çalışmayı kabul ettikleri bir uygulama olacaktır.
Bu öğretmenlerimiz süreç içerisinde oluşacak boş kadrolara puan üstünlüğüne göre valiliklerce atanacaklar ve bu fazlalıklar valiliklerce eritilecektir.
Bu öğretmenlerimiz süreç içerisinde kendilerine de uygun olan kurumlarda var olan geçici boşluklarda da görevlendirilebilirler . (doğum, hastalık, geçici görev, askerlik nedeniyle boş geçen dersler ya da sınıflarda)
Yönetici atama yönetmeliği yayımlandığına göre bakanlık ivedi bir şekilde süreci işletmeli ve yönetici atamalarını gerçekleştirmelidir ki bu norm fazlası öğretmenlerimizi buradan boşalacak kadrolarda değerlendirebilsin.
Ayrıca endişe duyulan kötü örneklerin önüne geçmek ya da incelemek devletin asli görevleri arasında olup bu konuda daha titiz davranılması sorunun çözümüne katkı sağlayacaktır.
Burada bakanlığın dikkat edeceği dört husus vardır.
1- Kılavuzda 3.3. maddesi olarak yer alan ve kadrolu öğretmenlerin (zorunluya tabi) sözleşmeli öğretmenlerin yanına gidememeleri sorunu çözümlenmelidir. (en azından zorunlu hizmeti az kalmış olanlara bu hak verilmelidir.) Kişinin eşi özel sektörde ise başvurabilmekte iken eşi sözleşmeli iken başvuramamasını izah etmek mümkün değildir. Sonuçta kişi öğretmen olsa da sözleşmelidir kadrolu değildir. Bu konuyu ucu açık olan sizi de kadroya alacağız açıklaması ile geçiştirmek mümkün değildir.
2- Özür grubunda kadrolu öğretmenlere olduğu gibi sözleşmeli öğretmenlere de tüm kurumlar görünmelidir. Sözleşmelilerde boş pozisyon, kadrolularda boş kadro uygulaması haksız bir uygulama olup bu durum sözleşmelilerin yer değiştirmesindeki en önemli engeldir.
3- Bakanlık öğretmenlerden bu kurumlar dışında o ilde var olan tüm kadrolara atanmayı kabul ediyorum şeklinde bir yaklaşıma gitmemelidir. Bu çok sakıncalı bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin kişinin eşi Mersin Tarsus ilçesinde iken bakanlık bu tercihi yapan öğretmeni Mersin'in Mut ilçesine atadığında ardaki mesafe 200km'nin üstündedir yani aileleri birleştirmek ya da sorunu çözmek mümkün değildir.
4- Bu nedenle illere norm fazlası olarak atanacak öğretmenlerle ilgili valilikleri uyarmalı bu öğretmenlerin kurumlara dağıtımını yaparken öğretmenlerin de isteklerini alarak makul mesafelerdeki kurumlara atamaları sağlanmalıdır.
Ek yerleştirmeden haberdar olmayan öğretmelerin haberdar edilmeleri için kurumlar uyarılmalı mağduriyetler önlenmelidir.
Bu ara çözüm noktasında bazı sorunlar muhtemel olmakla beraber tarafların karşılıklı özverilerinin bu sorunları çözümleyecek boyutta olduğunu düşünüyorum.
Sorunun çözümü eğitimciler için ne kadar önemli ise Türk Eğitim Sistemi için yani geleceğimiz için de o kadar önemlidir. Çoluk çocuğundan ayrı bir eğitimciden verim beklemek ne kadar mantıklı ise bu sorunu çözümsüzlüğe terk etmek o kadar mantıksızdır. Bunu ne hukuk ne de vicdan kabul eder.
Maksut BALMUK
Eğitim Yöneticisi