Devlet, Görme engelli 'hizmetli' alımına nasıl olur da izin verir?
Kamu kurumlarının çalışmadığını, üstlendikleri sorumlulukları ciddiyetle ele almadıklarını ÖMSS tercih kılavuzuyla bir kez daha görmekteyiz. ÖMSS kılavuzunda özür gruplarına göre ayrım yapılmamıştır. Bu nedenle de hizmetli kadrosuna bir "görme engelli" yerleşebilecektir. Oysaki yönetmeliğin 15. maddesinde özür durumlarına göre de yerleştirme yapılacağı yazmaktaydı.
Hizmetli personelin yaptığı iş özel sektöre yaptırılacak mı yoksa yaptırılmayacak mı?
Literatürü takip edenler memur tanımın yeterli olmadığı ve bu tanımın yeniden gözden geçirilmesi gerektiği eleştirilerini görmüşlerdir. Hizmetli personelin yaptığı işler memur tanımı içerisine girmez. Bu işlerin hizmet alımı yöntemiyle temizlik firmalarına yaptırıldığı da bilinen bir gerçektir. Ancak, hizmetli personel de on hizmet sınıfı içerisinde yer almaktadır.
Kamunun buna karar vermesi gerekmektedir. Uygulamaya baktığınızda birçok kamu kurumunun hiçbir şekilde yardımcı hizmetler sınıfına personel almadığını ve bu kurumların bu işleri hizmet alımı yöntemiyle daha nitelikli bir şekilde özel sektöre yaptırdığını göreceksiniz. Bazı kurumlar ise hem hizmet alımı yöntemini seçmekte hem de yardımcı hizmetler sınıfına personel almaktadır. Bu durum ise işleri çıkmaza sokmaktadır.
Bu konuda Devlet Personel Başkanlığı üzerine düşeni yapmalıdır
Uygulama birliğini sağlamakla görevli Devlet Personel Başkanlığı hakemlik görevini yeterince yapamıyor ve uygulama birliğini sağlayamıyor. Halbuki personel alım sürecinin başından sonuna kadar içerisinde olan bir kurumun misafir gibi kenarda beklemesi doğru değildir. Bu alanda yapacağı bir personel strateji çalışmasıyla norm ve standart birliğini sağlayabilir. Yani kamu ne kadar ortaöğretim mezunu personel alacak ne kadar ön lisans ve ne kadar lisans mezunu alacaktır bunun önceden planlanması ve stratejisinin oluşturulması gerekmektedir.
Bir taraftan özel güvenlik diğer taraftan kadrolu güvenlik alımı
Bazen uygulamada o kadar çelişkili durumlarla karşılaşılmaktadır ki akla ziyan durumlar ortaya çıkmaktadır. Bir taraftan kamu güvenlik işlerini özelleştirmekte diğer yandan ise bazı kurumlar kadrolu güvenlik elamanı almaya çalışmaktadır. Halbuki bir otoritenin bu işe el atması ve uygulama birliğini sağlaması gerekmektedir. Personel alımında tek otorite ise Devlet Personel Başkanlığı olmasına rağmen gerekli hassasiyet gösterilmediği için uygulamada ciddi sapmalar olmaktadır.
Özürlü hizmetli alımı tam bir faciadır
Özürlü hizmetli alımı tam bir faciadır ve kimsenin bunu izah etmesi mümkün değildir. Görme özürlü bir personelin bu hizmeti nasıl yapacağı veya bu personele hizmetin nasıl yaptırılacağının iyi hesap edilmesi gerekmektedir. Özür grupları dikkate alınmadan yapılan yerleştirmenin nasıl bir sonuç doğuracağının birileri tarafından hesap edilmediği anlaşılmaktadır. İstihdamla kamu yararı ve hizmet kalitesi nasıl eşleşecek doğrusu merak ediyoruz. Kervan yolda düzülür mantığı ise 21. Yüzyılda revaç görmeyen bir yöntemdir.
Özürlü personel alımında kura ile sınav sonucu yerleştirmenin aynı anda yapılması yanlıştır
Kura sonucuna göre yerleştirmesi yapılanlar için sınav söz konusu olmadığı için bu kapsamdaki personelin sınav sonucu yerleştirileceklerle aynı anda ilana çıkılması son derece yanlıştır. Uzun süre insanlar özürlü Memur Sınavını beklemişler ve akabinde de yerleştirme için müracaat etmişlerdir. Halbuki kura sonucuna göre ataması yapılacak özürlüler için sınav söz konusu olmadığı için bu personelin uzun süre bekletilmesi doğru değildir. Sadece rakam fazlalığını öne çıkarmak için böyle bir süreç takip edilmişse bu durum daha acı vericidir.
İşte bunların altında yatan temel sebep ise personel alanında yapılma gereği dahi duyulmayan personel stratejisidir. Bu durum o kadar acıdır ki şuana kadar böyle bir çalışmanın yapılmaması dahi tam bir faciadır. Bütçe kanunlarına konulan hükümlerle personel politikası belirlenemez. Ayrılan personel sayısının oranlarına göre kamuya personel almaya kalkışırsanız ortaya böyle anormal manzaralar çıkar.
Kamu kesiminin; alınacak personelin sayısı, niteliği, hangi kuruma nasıl bir dağıtım yapılacağı, alınan personelin eğitimi, çalıştırma şartları gibi bir çok konuda maalesef bir strateji olmadığı için ilgili kurumların inisiyatifine bırakılmıştır. Bu konularda bilimsel çalışmalarınız yoksa işlerin el yordamıyla yapılmasından başka çareniz yok demektir. Uygulamalar da bakandan bakana veya bürokrattan bürokrata değişecek demektir. Eğer bizler kamunun verdiği hizmet kalitesinden şikayetçi isek sıkıntının kaynağında, olmayan personel stratejisi yatmaktadır.
Konuları uzatmak mümkündür. Ancak, ne anlatmak istediğimizi erbabı olanlar yeterince anlamıştır. Önemli olan konunun sahiplenilmesidir. Siz istediğiniz kadar çözüm önerisi üretin, önerileriniz sahiplenilmediği sürece hiçbir anlamı yoktur. Eğer bu yazımız ilgililerde farkındalık oluşturursa bu dahi bizim için yeterli olacaktır. Çünkü, sitemizde yer alan bir çok ciddi önerinin yıllar sonra dahi hayata geçirilmesi bizleri mutlu etmeye yetmektedir.
Personel stratejisi akademisyenler ve uygulayıcılarla birlikte hazırlanmalıdır
Amacımız vatandaş memnuniyeti ise bunun yolu iyi eğitilmiş personel profilinden geçmektedir. Öncelikle uygulamanın içerinde olanlarla akademisyenlerin hazırlayacakları personel stratejisi bu işin ilk adımıdır. Özel sektör uygulamaların araştırılması yapılmadan hazırlanacak personel stratejisi ise bir ayağı aksak bir düzenleme olacaktır. Çünkü, özel sektör personel uygulamaları, kamuya ciddi bir yol göstericilik sağlayacaktır. Personel yerine insan kaynakları kavramının kullanılması işi çözecek ve sadra şifa olacak bir durum değildir. Olsa olsa kısa süreliğine avunmadır.
Hazırlanacak strateji akabinde ise yıllar önce hazırlanmış ve hala yürürlükte olan mevzuatın biran önce değiştirilmesidir. Zaten esaslı bir strateji hazırlığından sonra mevcut mevzuatın ne kadar yetersiz olduğu görülecektir. Ümidimiz bu anlattıklarımızı dikkate alan birilerinin çıkmasıdır.