Isparta'da kırmızı bir göl
Furkan Kumkaya memurlar.net için yazdı
Isparta ilinin Keçiborlu ilçesi, dünyada maden halinde bulunan iki kükürt kaynağından birine sahip. Uzun yıllar boyunca işletilen bu madenler 1994 yılında kapatıldı. Madenler kapatıldıktan sonra maden alanları ise tamamen terk edilmiş bölgelere döndü. Neredeyse kimsenin uğramadığı ve yerli halk dışında varlığının dahi kimse tarafından bilinmediği bu göl bizim dikkatimizi çekti.
Bölge hala kükürt ağırlıklı bir alan. Toprağın ve dağın birçok noktasında hala parçalı halde kükürt parçaları bulunuyor. Bu alanda nefes dahi alırken kükürtü fark edebilirsiniz. Çevrede bulunan bitki örtüsü göle yaklaştıkça kuruyor ve sarı-beyaz renklere dönüşüyor. Toprak ise genel olarak kuru vaziyette.
Çevresinde bulunan yaşamsal bütün faaliyetlerin sona erdiği bu göl doğal olarak suyun altından kaynamakta. İçinde bulunan kükürt sebebiyle rengi kırmızıya dönüyor. Ayrıca birçok bitki göle yaklaştığında dönemsel olarak yükselip alçalan gölün etkisiyle çürüyor ve dökülüyor. Göl çevresindeki gezimizde bir çok ağaç kökünün göle yaklaşan kısımlarının kireçlenerek kuruduğu gözümüze çarptı.
Isparta'nın Keçiborlu ilçesinde bulunan bu gölün dünya üzerinde eşi benzeri bulunmuyor. Kayaç yapısı sebebiyle pembeleşen göller bulunsa da böylesi kırmızı bir renkte olan bir göl dünya üzerinde bulunmuyor. Yürüyerek çevresi yaklaşık 15 dakikada gezilebilecek kadar küçük olan bu gölün kaynağı ise yer altında bulunuyor. Doğal yollarla yenilenmeye devam eden gölün üzerinde yeraltından gelen kaynamalar gözle görülebiliyor.
Gölün bulunduğu alandaki toprak yapısı sebebiyle eşsiz bir görüntü oluşturuyor. Göl çevresinde nefes almak kimsayallar sebebiyle epey zor. Kükürtün açığa çıkardığı gaz sebebiyle de kötü bir koku hakim. Ayrıca sebebini bilemediğimiz toplu canlı ölümleri de gözümüze çarptı. Böyle bir şeyin daha önce herhangi bir gölde görülmemiş olduğunu düşünüyoruz. Birden fazla türdeki küçük canlıların bu bölgede toplu bir biçimde zehirlenip ölmüş olduğunu tahmin ediyoruz. Bunların büyük çoğunluğunu ise "Kırkayak" grubu oluşturuyor.
Keçirborlu'da bulunan Kırmızı Göl'ün özel bir ismi bulunmamakta. Yerel halk dahi bu gölün varlığını dahi unutmuş durumda. 1994 yılında kapatılan madenden sonra neredeyse buraya hiç kimse uğramamış. Maden işletilmeye devam ederken ise bu gölün suyu çalışmalar esnasında soğutma amaçlı olarak bölgeye kanallarla gelen diğer sularla birlikte kullanılmış. Şimdi ise bölge tamamen kendi doğal akışına bırakılmış durumda.
Göl kıyısında bulunan toprak, yükselme ve çekilmeler sebebiyle yumuşak bir halde olduğu için basma sırasında çökebilmekte. Kükürt ve diğer birçok kimyasal sebebiyle bu bölgedeki ziyaretin belirli süreden fazla sürmesini de kesinlikle tavsiye etmiyoruz. Ayrıca yöre halkından aldığımız bilgiye göre de ülkemizde bulunan en tehlikeli yılan türlerinden biri olan "boynuzlu engerek" yaygın olarak bu bölgede görülebilmekte.
1935 yılında Atatürk'ün direktifleriyle Etibank'a bağlı olarak kurulan fabrikalardan biri olan Keçiborlu Kükürt Fabrikası, uzun yıllar boyunca bölgede önemli bir istihdam sağlamış ve ülkemizi kükürt konusunda söz sahibi ülkeler arasında sokmuş. Ülkemizin kıymetli değerlerinden biri olan kükürt madenimizden günümüze ise bu eşsiz özellikte olan Kırmızı Göl kalmış durumda.